* Gecikme için üzgünüm. *Çok yakınımdalar. Beni görememelerini sağlayacak bir bariyer oluşturdum etrafımda. Ancak bu geçici bir çözüm. Çıkardığım en ufak bir ses beni ele verir. Bir tanesi bana doğru gelirken nefesimi tuttum. Ancak bu daha çok panikleşmemi sağlıyordu. Neden bu kadar korktuğuma anlam veremezken hemen önümde durdu.
- Seni hissediyorum Perceus. Kaçışın yok.
Yaramın kanaması artarken inlememek için zor tutuyordum kendimi. Gigant bakışlarını etrafta gezdirirken ağzımdan acı dolu bir inleme kaçtı. Bariyer bozulunca göz göze geldik. Suratında sinsi bir gülümseme belirince kılıcını çekti. Kendime bir kılıç yaratıp hazırda bekledim. Artık kaçmaktan bıkmıştım. Öleceksemde ölürdüm , artık umrumda değildi. İlk hamle ondan gelince bende karşılık verdim. Biz dövüşürken diğer gigantlar film izler gibi bizi izliyorlardı. Rakibimin yarama attığı tekmeyle çığlık attım. Çığlık attığımı görünce kahkaha atmaya başladı. Bu bana çektiğim acıyı da unutturmuştu. Nerden geldiğini bilmediğim bir güçle gigantı belinden ikiye ayırdım. Diğerleri dehşetle bana bakarken dizlerimin üstüne çöktüm. Yaram çok acıyordu. Gigantlar toparlanıp üstüme doğru koşarken kımıldayacak halim yoktu. Yorgun gözlerle karşımda beliren bedene baktım. Siyahlar içindeki giyiminden anladığım kadarıyla bu Next ' ti. Next güçlü bir rüzgarla gigantları havaya savurup yanıma geldi.
- Bundan sonra annemin dizinin dibinden ayrılmıyorsun.
- Dalga geçme de yardım et.
Sırıtarak beni ayağa kaldırdı. Daha sonra kendimi Olimpos ' ta buldum. Zeus tahtından bana kızgın bakışlar gönderirken bende aynı şekilde bakıyordum. Next ise bir Zeus ' a birde bana bakıyordu. En sonunda Next araya girip konuştu.
- Zeus artık bazı şeyleri çözmemiz gerekiyor.
- Bunları çözecek tek şey kardeşinin ölümü Next.
Bu beni sinirlendirmişti. Nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde tanrısal boyuta geçtim. Zeus ' la aynı boyuta gelmiştim. Next bıkkınlıkla nefes verip benim kadar büyüdü.
- Sakin ol şampiyon.
Önüme geçip konuşmaya başladı.
- Percy ' nin peşine gigant birliğini takarak onu sen kendine düşman ediyorsun. Evet gelecekte o tahtta oturduğunu gördün ancak bunu yanlış bir yolla çözüyorsun. Onu öldürmek kehaneti pekte etkilemeyecek.
- Ne demek istiyorsun ?
- Bunu söyleyemem. Ancak o ölürse emin ol tahta çok daha kötü biri geçecek.
- Kim ?
Zeus ' un korkusu gözlerinden okunuyordu. Ancak onun kadar bende korkuyordum.
- Söyleyemem. Styks nehri üstüne yemin ettim.
- Sana inanmıyorum Next. Ve sana gelince...
Bana bakarak konuşmaya devam etti.
- Sürgün edileceksin.
- Ne !?
- Galya ' ya sürgün edileceksin.
- Asla.
Zeus ' un suratındaki zafer gülümsemesi canımı sıkıyordu. Next üzgün bir ifadeyle bana baktığında yapacak birşeyim kalmadığını anladım.
- Hata yapıyorsun.
Zeus portal gibi birşey oluşturdu ve bana döndü.
- Portala gir. Galya o kadar da kötü biryer değil.
Cevap vermedim. Eninde sonunda böyle birşey olabileceği belliydi zaten. Portala girdiğimde yemyeşil ağaçlar ve rengarenk hayvanların olduğu bir adaya geldim. Sürgünde olmasam burası benim için harika bir yer olabilirdi. Hem belki Annabeth ile de gelirdim. Ancak şuan öyle bir şansım yoktu. Burası benim hapishanemdi ve çıkış yolu imkansızdı.****************************
- Oradan kendi başına çıkabileceğini biliyorsun değilmi ?
- O bunu bilmiyor ama.
- Doğru ama farkedecek.
Next Zeus birşey demeden ortadan kayboldu. Abilik içgüdüleri içini yiyip bitirirken annesinin yanına geldi. Ona nasıl söyleyeceğini bilmiyordu. Percy ' yi ne kadar sevdiğini çok kez görmüştü. Elyana ifadesizce karşısında duran oğluna baktı.
- Percy nerede ?
- Zeus onu Galya ' ya sürgün etti.
- Ve sende hiçbirşey yapmadın. Öyle mi ?
- Tanrıların kralına karşı ne yapabilirim ?
Elyana acıyarak baktı oğluna. O tüm yaşamın gücünü elinde tutuyordu. Zeus ' u kolayca alt edebilecek güçteydi. Tabi bunu yapacağı zaman aşık oldu. Onu büyüleyen deniz yeşili gözleri olan tanrıya , Poseidon ' a aşık oldu. Aşk onu öyle bir etkisi altına almıştı ki Olimpos ' u ele geçirmekten vazgeçip içinde filizlenen kıymetli varlığına sahip çıktı. O Elyana ' ya sevdiği adamın bir armağanıydı. Ancak Poseidon bir zamandan sonra Elyana ' nın içindeki varlığın potansiyelini farketmiş ve onu kullanmak için plan yapıyordu. Elyana başta bunu farketmemişti taki bebeği ellerinden alınana kadar. Oğlunun güçlerinin farkına vardığında ise çok geçti. Çünkü babası onun için kurduğu planları çoktan hayata geçirmişti. Kendi oğlunu korktuğu düşmanı yoketmek için kullanacaktı. Tabi Elyana ' da kendince birşeyler düşünmüştü ve işler tamda planladığı gibi gidiyordu. Sırada tek yapacağı şey beklemekti. Oğlunun güçlerini keşfedip geri dönmesini bekleyecekti. Ve bunun fazla uzun sürmeyeceğini hissedebiliyordu. Hala acıyarak baktığı büyük oğlu Next ' e daha fazla açıklama yapmadan Olimpos ' a gitti. Zeus şüpheli ve çekingen bakışlarla onu süzerken konuştu.
- Değerli kıçına söyle de o tahtla vedalaşsın. Seni şuan yokedebileceğimi biliyorsun değil mi ? Ancak bunu ben değil oğlum yapacak. Ondan korkuyorsun Zeus , hemde çok korkuyorsun. Tahta çıkmasına engel olamayacaksın.
Elyana Zeus ' un konuşmasına fırsat vermeden ortadan kayboldu. Tabi peşinde kızgın bir Zeus bırakmıştı. Zeus ' un öfkesini hissedecek tek kişi şuan Percy ' di. Percy ise herşeyden habersiz Galya ' da dinlenmeye ve güçlerini geliştirmeye çalışıyordu.****************************
Burada zaman pek geçmediğinden güçlerimi geliştirmeye uğraşıyordum. On tane ağacı inceden kalına doğru sıraladım. Gigantı ikiye böldüğüm gibi ağaçları da sırayla ikiye bölecektim. İnce ağacı zorlanarak böldüğümde sırada biraz daha kalını vardı. Güçlükle onu da böldüm ikiye. Son ağaca gelene kadar yorgunluktan zor ayakta duruyordum. Son ağaç gerçekten çok kalındı ve birtürlü bölememiştim ikiye. Biranda gökten gelen devasa şimşek ağacı küle çevirdi. Şimşeğin çarpma etkisiyle geriye düştüm. Öfkeyle ayağa kalkıp bağırmaya başladım.
- Zeus ! Soğumadı mı için daha !?
Gök şiddetle gürlerken bir adım geriye bile gitmedim.
- Bana gelmene gerek yok ! Ben çok yakında geleceğim !
Üstüme yağan şimşekler heryerimi yakarken kendime sağlam bir kubbe yarattım. Şimşekler kubbeden sekerken kahkaha attım. En sonunda güçlü bir gök gürlemesiyle şimşekler kayboldu. Kubbeyi ortadan kaldırıp yere uzandım.
- Percy 1 , Zeus 0 !
Kahkaha atarken Zeus ' a koyduğum posta çok hoşuma gitmişti. Daha fazla uzatmadan ayağa kalkıp inşasına başladığım evime doğru ilerledim. Aslında kolayca bir ev yaratabilirdim ancak başka türlü zaman geçiremezdim. Duvarları örerken yavaştan hava kararıyordu. Gökyüzü yıldızlarla aydınlanırken yarattığım uyku tulumuna uzanıp yıldızları seyrettim.
- Çok güzeller değil mi ?
Kafamı sesin geldiği yöne çevirdim. Baştan aşağıya siyah giyimli , mavi gözlü bir kızdı bu. Yerimde doğrulup ona döndüm.
- Sende kimsin ?
Gülümseyerek yanıma oturdu. Uzun ve dalgalı siyah saçları ay ışığında parlıyordu.
- Adım Gece. Aksanımdan anlamışsındır , türküm ben.
Dinlediğimi belirtir gibi başımı salladım ancak çok dalgındım.
- Rahatsız olduysan gidebilirim.
Bunu demesiyle kafamı toparlayıp ona baktım.
- Hayır şey , sadece biraz dalgınım. Buraya nasıl geldin ?
- Babam yunanlı bir bilim insanıydı annemse türk. Babam sis diye bahsettiği şeyin ardını görebildiğini söyleyip dururdu. Bunu o kadar çok takıntı yaptı ki en sonunda tanrıların varlığını göstermek için delice şeyler denedi. Zeus onu cezalandırdı ve benide buraya hapsetti.
- Anladığım kadarıyla senin bir suçun yok.
- Kendimce babamı korumaya çalışmıştım. Ya sen ?
- Ben bir tanrıyım. Zeus Olimpos ' u ele geçireceğimden korkup beni buraya hapsetti.
- Kimin çocuğusun ?
- Denizler tanrısı Poseidon ve yaşam tanrıçası Elyana.
Bir süre sessizce gökyüzünü izledik. Sessizliği o bozdu.
- Kaldığım yer adanın diğer ucunda. İstediğin zaman ziyarete gelebilirsin.
Ayağa kalkıp gidecekken birşey hatırladığını belli ederi gibi bir anda durdu.
- Ne kadar aptalım. Adını sormadım.
- Percy.
- İyi geceler Percy.
Gülümseyip yürümeye koyuldu. Gözden kaybolduğunda yerdeki eski pozisyonuma dönüp yıldızları izlemeye devam ettim. Düşünceler aklımı işgal ederken Gece ' yi düşünüyordum. Bu kızla ilgili bazı şüphelerim vardı. Düşüncelerimin yerini sakinlik alırken huzurun tadını çıkarmaya devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERCY JACKSON : SAKLANAN ACILAR
RastgeleDikkatle tavanda asılı duran bedeni izledim. Belki saatlerdir izliyordum ama bir türlü ayıramıyordum gözlerimi. Her an bir yaşam belirtisi gösterebilecekmişçesine merakla bekliyordum yerimde. Ufacık kalbim hiç yokmuşçasına kaldırmıştı bu acıyı. Kar...