~ KARIŞIK DURUMLAR ~

537 24 4
                                    

Depoya girdiğimde heryer karanlıktı. O kadar telaşlanmıştım ki ışık yaratmak bile aklıma gelmemişti.
- Annabeth !? Nerdesin ? Ses ver birtanem !
Çığlıklarımı inilti sesleri böldü. Sese doğru ilerlerken üstüme birşey düştü. Yere düştüğümde sarmaşığa benzer birşey etrafımı sardı. Tekrar ayağa kalkıp yürüyecektim ancak sarmaşıklar bacağıma dolanınca yere düştüm. Sarmaşıklar parlamaya başladı , bende bu sırada sanki kilometrelerce yol koşmuşum gibi nefes nefeseydim. Sarmaşıkların gücümü çektiğini anlamak için Athena çocuğu olmaya gerek yoktu. Etraf hala karanlıkken kafesin önünde bir gölge belirdi. Konuşmaya başladığında onun Annabeth ' i kaçıran adam olduğunu anlamıştım.
- Nasılsın Perceus ?
- Sen... Senin derini yüzüp Tartarus ' a gömeceğim !
- Yavaş gel. Tamam sevgilinin katiline sevgi sözcükleri söylemeni beklemiyorum ama...
- Ne yaptın ona !?
- Ne mi yaptım ? Kendisi şuan Elysıum ' da olmalı. Hani şu kahramanların ölünce gittiği yer zırvalığı.
- Yalan söylüyorsun.
İçimden yalan söylemesi için dua ediyordum resmen. Adam gülmeye başladı. Bu beni sinirlendirmekten başka bir işe yaramıyordu.
- Ben yalan söylemem , özelliklede sana kardeşim.
- Ne ?
Bu adam bana kardeşim mi demişti şimdi ?
- Annem Elyana ' nın seni doğurduğu gün öldüm ben. Annem seni kıskandığımı söyleyip durdu ve beni babamın yanına sürgün etti , Hades ' in yanına... Ben yaşamla ölümün vücut bulmuş haliyim ! Sen nesin ha !? Kibirli Poseidon ' un oyuncağısın !
- Doğru konuş !
Bağırmamla birlikte sesi kesildi. Bana karşı olan korkusunu şuan farketmiştim.
- Korkuyorsun... Çünkü güçlerimin sende farkındasın. Beni kendi başına yenemeyeceğini bildiğin için yapıyorsun bunu. Sevdiklerimi elimden alınca güçsüzleşirim sanıyorsun. Aksine... Canımı yakarsan , ben seninkini çok daha fazla yakarım.
Sesimin sakinliği beni bile ürkütmüştü. Bazen bu psikopat tarafım ortaya çıkıyordu ve bu halim karşımdaki kişiyi korkutmaya fazlasıyla yetiyordu. Adam konuştuğunda sesindeki hafif titreklik beni gülümsetiyordu.
- Sevdiklerini bir bir öldüreceğim. İşler öyle bir hal alacak ki bir kişiyi daha toprağa vermekten korkar olacaksın. Bu olduğu zamanda en kötüsü başına gelecek. Herkes ölmüşken sen yaşayacaksın. Tüm o vicdan azabıyla yaşayacaksın.
Gölge uzaklaşınca gittiğini anladım. Burada tıkılıp kalmıştım ve yardım isteyebileceğim kimse yoktu.

****************************

Annabeth ' in Ağzından...

Gözlerimi açtığımda bilmediğim bir yerdeydim. Başımda derin bir ağrı vardı ve birşey hatırlayamıyordum. Ayağa kalkıp pencereye gittim. Dışarıdaki karanlığı aydınlatan tek şey ayın parlak ışığıydı. Bu sakinleştirici havanın etkisiyle düşünmeye koyuldum. Tek hatırlayabildiğim ismimdi , Annabeth Chase... Peki ya kimdim ? Burada ne işim vardı ? Ailem , arkadaşlarım , sevgilim... Bunlara sahipmiydim ? Kapının açılmasıyla etraf aydınlandı. Sade ve şık bir odadaydım. İçeriye giren adama baktığımda o da bana baktı. Siyah saçları ve mavi gözleri , giydiği siyah kıyafetle çok yakışmıştı. Siyah deri ceketini çıkarıp yatağa bıraktı.
- Nasılsın Annabeth ?
- Ben... Hiçbirşey hatırlayamıyorum. Sen kimsin ?
Eliyle gözlerini ovalayıp yanıma geldi. O gökyüzüne bakarken bende ona bakıyordum. Ayın ışığı kusursuz beyaz tenine vuruyordu. Adam gerçekten çok yakışıklıydı ancak ona karşı birşey hissetmiyordum. Gözlerini gökyüzünden ayırmadan konuşmaya başladı.
- Ben... Ben senin nişanlınım. Yüzüğünü farketmedin mi ?
Parmağıma baktığımda tek taşlı bir yüzük gördüm. Tamda benim isteyebileceğim türden bir yüzüktü bu. Onun parmağındaysa sade gümüş bir yüzük vardı.
- Beni çok korkuttun canım. Seni kaybedeceğim sandım.
Bana sarıldığında şaşkınlıktan hiçbir tepki veremedim. Ayrıldığımızda başıma ufak bir öpücük kondurup odadan çıktı. Öpücüğü bana hiçbirşey hissettirmemişti. Hissettirmesi gerekmez miydi oysa ? Gökyüzüne bakmaya devam ettim. Kalbimdeki boşluğu bir türlü atamıyordum içimden. Özlem dolu bir boşluktu bu. Deniz gibi hırçın bir boşluk...

PERCY JACKSON : SAKLANAN ACILARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin