Gözlerimi açtığımda odada tanımadığım bir kız vardı. Bana tuhaf tuhaf bakıp dışarı çıktı. Birkaç dakika sonra yanında Annabeth ile geri döndüğünde onu görmek istemiyordum. Arkamdan iş çevirdiğine hala inanamazken sevinçle yanıma koştu. Kollarını boynuma doladığında geri çekilip yataktan kalktım. Annabeth şaşkınlıktan olduğu yerde bana bakıyordu.
- Percy...
Ona sinirli bir bakış atıp dışarıya çıktım. Annemi benden almalarına göz yummuştu ve onu benden saklamıştı. Babam demeye dilimin varmadığı adamdan farklı değildi o da. Herşeyden nefret ettim o an. Kendimden , Annabeth ' ten , Poseidon ' dan... Daha fazla burada durmak istemiyordum. Küçükken yaptığım gibi bir köşeye çekilip ağlamak istiyordum. Ama beni durduran tek birşey vardı ki o da içerideki kıza olan aşkımdı. Evet ona kırgındım , kızgındım ama yine de onu çok seviyordum. İçeriye tekrar girip yatağın yanındaki çantamı aldım. Annabeth gözyaşları arasından konuştu.
- Nereye gidiyorsun ?
- Annemin yanına.
Aslında yalan değildi mezarlığa gidecektim. Annemle konuşup eskisi gibi benimle olmasını isteyecektim. Hızla revirden çıkıp etrafa bakındım. Güneş gözlerimi yakıyordu. Aslında gözlerimi yakacak kadar güneş yoktu ancak uzun süredir uyuduğumdan böyle hissediyordum. Önünü kestiğim bir kişiye kampın çıkışını sordum. Tam söyleyecekken arkamdaki kişiye bakıp ağzını kapadı. Arkama döndüğümde uyandığımda yanımda olan kızla karşılaştım.
- Kimsin sen ?
- Bu kampın preatoru Reyna.
- Pekala çok saygıdeğer preator , bana kampın çıkışını gösterir misin acaba ?
- Gidip kızdan özür dile.
İyice öfkelenirken arkamı dönüp yürümeye koyuldum. Reyna kendini ne zannediyordu da bana Annabeth ' ten özür dilememi söylüyordu. İleride duran kapıları görünce çıkışı bulduğumu anladım. Önüme düşen okla birlikte bir anda durdum. Geriye dönüp baktığımda oku Reyna ' nın attığını gördüm. Yüzünde de tuhaf bir sırıtış vardı. Belliki benimle dalga geçmek onu eğlendirmişti. Sinirlerimi kontrol altına almaya çalışırken yer sallanmaya başladı. Reyna ' nın yüzü kızgın bir ifadeye bürünürken eğlenen taraf ben olmuştum. Etrafıma yağan oklarla sallantıyı arttırdım. Kheiron ileriden durmamı söyleyip duruyordu. Ancak buna niyetim yoktu. Önüme düşen şimşekle birkaç adım geriledim. Kafamı kaldırdığımda havada bana bakan Jason ' la karşılaştım.
- Şunu hemen kes yosun beyinli ! Burada insanlarda var !
Öfkemi dizginleyip depremi durdurdum. Jason ' da şimşekleri kesip yere indi. Öfkeyle üstüme yürüdüğünde hiçbir tepki vermedim. Haklı olduğunu biliyordum ve bu beni sinir ediyordu. Aşırı öfkem insanlara zarar verebilirdi. Jason yakama yapışıp bağırmaya başladı. Fazla ileri gidiyordu.
- Senin derdin ne be !? Burada savunmasız çocuklar ve bebekler var !
Jason ' ı tutup yere ittim.
- Yeter ! Haddini aşma !
Biz tartışırken kampın sınırlarında büyük bir gürültü koptu. Devasa birşey ağaçların arasından çıkıp üstümüze doğru koşmaya başladı. Yanılmıyorsam bu bir kikloptu. Ancak diğerlerinin aksine devasa birşeydi. Her adımında kamp sallanırken olabildiğince kampı sabit tutmaya çalıştım. Başarmıştım da. Jason çabucak yanıma gelip beklemediğim birşey söyledi.
- Onu ancak birlikte alt ederiz. Benimle misin ?
- Hadi yapalım şu işi ?
Jason tüm melezlere dönüp herkesi coşturacak birşey söyledi. Melezleri gaza getirmeyi iyi biliyordu.
- Beyler bayanlar parti başlasın !
Melezler savaş nidalarıyla kikloplara doğru koşmaya başladılar. Jason ve bende devasa olanı almıştık. Jason havadan ona şimşekler yağdırırken bende yarattığım sularla etrafını sarmıştım. Sudan halatım birkaç saniye dayanıp bozuldu. Daha sonra çok daha güçlü bir su yaratıp ayaklarına doladım. Kiklobun devasa gövdesi yere düşerken kampı sabitleyip sallantıyı engelledim. Jason tam kalbine şimşek gönderince yaratık kasıldı. Ayağa kalkmaya çabaladığında sadece onun olduğu toprakta bir deprem yarattığımda yer yarıldı. Devasa kiklop yarıktan aşağıya düşmemek için hızla kenara kaydı. Başarmıştı da. Öfkeyle kükreyip üstüme doğru koştuğunda kaçacak vaktim olmamıştı. Elinin tersiyle beni bir sinek gibi geriye uçurdu. Jason havada hızla uçarak beni tutmaya çalışsa da sonuç olarak ikimizde yere çakılmıştık. Acıyla gülerek ona baktım.
- Hani beni anladık da sen nasıl çakıldın ?
Jason gülerek cevap verdi.
- Hiç anlamadım.
Birbirimizden destek alıp ayağa kalktığımızda devasa kikloptan başka düşman kalmamıştı ortada. Jason herkese geri çekilmelerini söyleyip sahneyi ikimize bıraktı.
- Biraz eğlenelim yosun beyinli.
- Bence de şimşek kafa.
El ele verip güçlerimizi birleştirdik. Yoktan var ettiğim sular ve şimşek bir aradayken suyu kiklobun etrafına sardım. Şimşekler doğrudan kikloba iletilirken yaratığın toz olmasıyla birlikte Jason ' la yere çöktük. Başka bir melezle güçlerimi ilk kez birleştiriyordum ve bu inanılmazdı. Ancak fazlasıyla da yorucuydu. Annabeth koşarak yanıma geldiğinde yüzüne bakmıyordum. Ayağa kalkıp Kheiron ' un yanına gittim. Ona da en az Annabeth ' e olduğum gibi kızgındım. Ancak gideceğimi söyleyebileceğim başka kimse yoktu.
- Gidiyorum ben. Annemin yanına.
- Şizofreni tekrar başlarsa ki başlayacağına eminim beni bul. Nerede olacağımı biliyorsun.
- Ben hasta değilim. Ayrıca başımın çaresine de bakabilirim.
Tam dönecekken aklıma birşey daha geldi.
- Ha bu arada , benden annemi aldıklarında hiç vicdanın sızladı mı ?
- Herşeyi iyileşmen için yaptık. Yine olsa yine yapardık. Yapardım.
Birşey demeden yürümeye koyuldum. Az önceki yaptıklarımdan sonra kimse beni durdurmaya cesaret edememişti. Jüpiter kampından çıkar çıkmaz peşime birileri takıldı. Aptallar , farkedilmediklerini falan sanıyorlardı heralde. Dipnot , egomu mazur görün lütfen. Konuya dönecek olursak bir an önce annemin mezarına gitmeliyim. Hatta uzunca bir süre herkesten ve herşeyden uzak durmalıyım. Özellikle de Annabeth ' ten. Ona olan sevgim yaptığını unutturur diye korkuyorum. Diğer yandan kulağımda duyduğum fısıltılar bana önemli birşeyi hatırlatıyorlardı. Annemin katilinden alacağım intikamı... Gabe ' i kendi ellerimde öldürmezsem annem çok üzülür. Sesler bana bunları anlatırken ormandan çıkıp taksi çağırdım. Uzunca bir süre sonra sonunda taksi gelebilmişti. Utana sıkıla taksiye binip annemin mezarının olduğu mezarlığın adresini verdim. Yol fazla uzun sürmemişti ki bu işime geliyordu. Taksiciye ücretini ödeyip mezarlığa girdim. Annem kendi mezarının başında durmuş mezar taşındaki isme bakıyordu.GABE SALTANA
D. : 18.11.1972
Ö. : 06.10.2011Ölüm günü anneminkiyle aynıydı. Bu ne demek oluyordu peki ? Annem yaşıyor muydu ? Ben bunları düşünürken annem ne düşündüğümü anlamış gibi başını evet anlamında sallayıp gülümsedi. Sevinçle koşarak ona sarıldım. Ölen annem değildi , Gabe ' di. Mezar taşına tekrar baktığımda annemin ismini gördüm.
SALLY JACKSON
D. : 02.07.1985
Ö. : 06.10.2011Hayal kırıklığıyla anneme baktım. Onunda üzüldüğünü görebiliyordum. Bir süre sonra annem elimden tutup beni yeni yapılmış isimsiz bir mezara götürdü. Mezar taşının yanına oturup oraya bir isim kazıdı. Gabe Saltana... Benden onu buraya gömmemi istediği açıktı ancak neden şimdi istiyordu ? Neden onu kaybettiğimde bunu istememişti ? Kafam iyice karışırken yanımda bir çocuk belirdi. Beyaz tenine inat herşeyi siyahtı. Saçları , gözleri , kıyafetleri... Soğuk bakışlarıyla bana baktı.
- Hiçkimse on saat boyunca mezarlıkta durmaz. Burada ne yapıyorsun ?
- Annemi yalnız bırakamam.
- Sen bilirsin.
Çocuk yavaşça yanımdan uzaklaşırken seslendim.
- Bekle ! Adın ne ?
- Nico , Nico Di Angelo.
- Bende Percy Jackson.
Yüzündeki ufak tebessümle yanımdan ayrıldı. Uzunca bir süre annemle birlikte mezarlıkta kaldım. Sonunda onu benimle gelmeye ikna edince çok mutlu oldum. Birlikte şehrin sokaklarında dolaşırken annem eliyle bana birini işaret etti.
- Tehlikeli biri mi sence ?
- ...
- Korkma ben hallederim anne.
Hızlı adımlarla adamın üstüne yürüdüm. Yine peşime takılan canavarlardan olmalıydı. Yakasına yapışıp konuştum.
- Gerçek yüzünü göster canavar.
- Ne diyorsun sen ? Hasta mısın ? Bırak beni !
- Yüzünü göster !
- İmdat !
Birkaç kişi beni tutup uzaklaştırırken o adamın canavar olduğuna emindim. Sakinleşince etrafımdaki insanlar dağıldı. Annem tekrar yanıma gelip oturduğunda sıcak gülümsemesi yüzündeydi.
- Sence onları affetmeli miyim ?
- ...
- Annabeth ' i , Poseidon ' u ve Kheiron ' u.
- ...
- Ama seni benden aldılar. Bir annem olduğunu bile bilmiyordum.
- ...
- En iyisi biraz uzak kalmak.
Küçük bir pansiyon bulup iki yataklı bir oda istediğimde kaydımı yapan adam bana tuhaf tuhaf bakıyordu. Ben ne yapayım sen annemi göremiyorsan ? Adama ters ters bakıp odama çıktım. Annem cam kenarındaki yatağı istediği için orayı ona verdim. Daha sonra banyoda üstümü değiştirip yatağıma uzandım. Annem yanıma gelip başımı okşadı , sonrada yatağına uzandı. Deliksiz bir uyku beni bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERCY JACKSON : SAKLANAN ACILAR
CasualeDikkatle tavanda asılı duran bedeni izledim. Belki saatlerdir izliyordum ama bir türlü ayıramıyordum gözlerimi. Her an bir yaşam belirtisi gösterebilecekmişçesine merakla bekliyordum yerimde. Ufacık kalbim hiç yokmuşçasına kaldırmıştı bu acıyı. Kar...