Elena_Lily_Potter ❤
HOO-PJO_fangirl ❤
HermioneGranger2365 ❤
turkol123 ❤Bu bölüm size ithaf edilmiştir...
****************************
- Pegasuslar şehrin üzerinde uçuşa geçsinler ! Melezler binanın etrafını korumaya alın ! Satirler nemflerden yardım alarak bölgeye koruma büyüsü yapsınlar ! Geri kalanlar... Hazır olun , o geliyor.
İki gün önce...
Galya ' dan döner dönmez kapıda olan savaş için hazırlıklara başlamıştık. Uranüs şimdiden hiç olmadığı kadar güçlenmişti ve elimizde ona direnmekten başka yapacak birşey yoktu. Tanrılar gezegenin en ücra köşelerine gidip işimize yarayacak güçler ararken melezler dünya üzerindeki kendinden habersiz diğer melezlere bir bir ulaşıyorlardı. Ordumuz yeterince kalabalık olsa da bir savaşta sayı çokluğu biryere kadar işe yarıyordu. Sentorlar genç melezleri eğitirken ben oğlumla birlikte savaş planı yapıyordum. Aslında Ares ' de bizimle plan yapıyordu ancak onun homurdanmalarına dayanamayıp gönderdim onu. Her neyse Ateş ' in son düzen fikri gerçekten etkileyiciydi. Plana göre tanrılar ve melez çocukları Uranüs ' ü oyalarken ben ve o karadelik yaratıp Uranüs ' ü bu karadeliğe atacağız. Athena bize karadelik yaratmanın mümkün olduğunu ancak onu kontrol etmenin imkansız olduğunu söyledi. Bu riski göze almalı mıyım bilmiyorum. Ateş ' e kalsa düşünmeden yapalım diyor. Ancak karadelik kontrolden çıkarsa bu hepimizin sonu olur. Risk çok fazla ancak sanırım bunu yapmamız gerekiyor.
- Baba ?
Ateş ' in seslenmesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.
- Ha ? Efendim ?
Bıkkınlıkla bir of çektiğinde kıkırdamadan edemedim.
- Sen beni dinlemiyor musun ?
Yüzümde yapmacık bir ifadeyle konuştum.
- Kim ? Ben mi ? Asla.
- Peki söyle bakalım ben ne anlatıyordum ?
Elimi çeneme götürüp düşünüyormuş gibi yaptığımda sıkılmış bir şekilde açıkladı.
- Karadelikten bahsediyorum.
- Peki devam et.
Ateş ' le uğraşmak Annabeth ' le uğraşmaktan farksız olduğundan bunu sürekli yapıyordum. Aslında tek amacım önümüzdeki büyük savaştan önce oğlumu rahatlatmaktı. O bunun farkında olmasa da bunu yapmaya devam edeceğim. Ateş tekrar karadelikten bahsetmeye başlayınca dinlemeye koyuldum. Annabeth ' in zekasına fazlasıyla sahipti bu çocuk.
- Bilimsel olarak karadelik yaratmak mümkün değil. Ancak ortada element tanrısı ve ben olunca işler değişiyor.
Duraksadı. Aklında birşeyleri tarttığı belli oluyordu. Sonuca ulaştığını belli edercesine devam etti.
- Bir saniye , senin gücünün temeli ateş , su , hava ve toprak değil mi ?
Başımı sallayıp onu onayladığımda devam etti.
- Peki doğanın bu temel dört elementi birleşirse , ve ortaya çıkan enerji kontrol edilebilirse ne olur ?
- Uranüs ' ün sonu...
- Doğru. Ancak atladığımız birşey var.
- Ne gibi ?
- Ateş , su , hava , toprak... Sen , Poseidon , Zeus ve Hades.
- Yani ?
- Dört element... Dört tanrı. Bunu nasıl düşünemedik ?
- Bana da açıklar mısın oğlum ?
- Karadeliği biz yaratamayız baba. Dört elementin sembolü olan tanrılar bir araya gelirse bunu yapabiliriz. Ateş olarak sen , su olarak Poseidon , hava olarak Zeus ve toprak olarak da Hades.
Elimi omuzuna atıp hafifçe sıktım.
- Seninle gurur duyuyorum. Bundan annene ve Athena ' ya da bahsetmeliyiz.
Gülümseyip başıyla onayladı. Taht odasına birden dalan Annabeth ile yerimizde sıçradık. Annabeth ' in yüzünde korku dolu bir ifade vardı.
- Percy...
Eliyle dışarıyı gösterdiğinde hızlıca dışarıya çıktım. Olimpos ' un gökyüzü gri bulutlara esir olmuştu. Nasıl olduğunu az çok tahmin ettiğimiz gri bulutlar binanın tepesinde toplanıyorlardı. Göz ucuyla Zeus ' u gördüm. Bütün bunları hiçbir tepki vermeden izliyordu. Bu beni şaşırtsa da tepki veremeyecek kadar afallamıştım. Ateş yanıma gelerek kolumu tuttu. Yüzümü ona çevirdiğimde hiç olmadığı kadar korktuğunu gördüm.
- Baba... Bu...
Öksürmeye başladığında ona dönerek kollarını tuttum.
- Ateş. Ateş nefes al !
- Baba !
Öksürüklerinin arasından dizlerinin üstüne çöktü.
- Ateş !
İleriden Annabeth ' in sesini duydum. Koşarak yanıma gelip Ateş ' in yüzünü elleri arasına aldı.
- Bana bak anneciğim. Ateş bana bak !
- Anne...
- Percy çıkar onu Olimpos ' tan !
Elimi uzatarak Ateş ' in kolunu tuttum. Birkaç saniye sonra melez kampındaydık. Ateş birkaç kez daha öksürerek gözlerini açtı. Rahatlayarak derin bir nefes aldım. Hemen sonra birsürü melez Zeus ' un sayesinde melez kampına döndü. Zeus hızlı adımlarla yanıma geldi. Melezlerin hepsi öksürük krizlerinin ardından yavaş yavaş kendilerine gelmeye başlamışlardı. Ateş zorlukla ayağa kalkıp Zeus ' a baktı. Zeus yüzündeki kızgın ifadeyle melezlere bakıyordu.
- Olimpos ' ta neler oluyor Zeus ?
Zeus derin bir nefes verip konuşmaya başladı.
- Uranüs Olimpos ' u zehirledi. Tanrılar etkilenmezler ancak melezler yarı insan olduklarından zehirlenebilirler. Ve Percy , bu daha başlangıç.
- Bizi neler bekliyor ?
- Zehir Olimpos ' u sardıktan sonra dünyaya ulaşacak. Bildiğimiz yaşam yavaş yavaş ve acı içinde yokolacak. Artık yapabileceğimiz hiçbirşey kalmadı.
Zeus ' un sesindeki ve yüzündeki yenilmişlik beni de etkiliyordu. Ateş beklenmeyen bir kararlılıkla araya girdi.
- Zehir sadece yapacağımız şeyi daha da zorlaştıracak. Ancak bizi durdurmaya yetmez.
Zeus ona gülümseyerek baktı.
- Bana birini hatırlatıyorsun evlat.
Gülüşü silindiğinde hoşumuza gitmeyecek birşey söyleyeceğini anlamıştım.
- Karadeliğin nelere mal olabileceğini bilmiyorsunuz. Eğer kontrolden çıkarsa sadece biz değil dünya da yokolacak. İyi düşün Percy.
Ortadan kaybolduğunda Ateş ' e döndüm.
- Melezler buradan dışarıya çıkmayacaklar. Sen de dahil. Benden haber bekleyin. Zehri ortadan kaldırmaya çalışacağım.
- Ama...
- İtiraz istemiyorum Ateş , dediğimi yap.
İstemeyerekte olsa başını sallayıp onayladığında Olimpos ' a döndüm. Havadaki karanlık gittikçe artmaya devam ediyordu. Tanrılar taht odasında toplanmış çözüm ararlarken gözüm kenarda duran Annabeth ' e ilişti. Onu ölümsüz yaptığım için zehirden etkilenmiyordu. Bana soran gözlerle baktığında Ateş ' i merak ettiğini anlamıştım. Yanına giderek elini tuttum.
- Ateş gayet iyi canım endişelenme.
Rahatladığını belli edercesine tuttuğu nefesini verdi.
- Birşey düşündün mü ?
- Henüz bir çözüm bulamadım.
- Anladım.
Annabeth biraz daha durduktan sonra taht odasından çıktı. Bende ortaya geçerek bütün seslerin kesilmesini sağladım. Bütün tanrıların dikkatinin üstümde olduğundan emin olduktan sonra konuşmaya başladım.
- Bunun bizi melez çocuklarımızdan ayırmak için yapılan bir plan olduğu gayet aşikar. Evet , sizi dinliyorum bir fikriniz var mı ?
Athena diğerlerine fırsat vermeden söze girdi.
- Bu işin içinde başka birşey var. Amaç çocuklarımızı bizden ayırmak değil.
Kısa süreli sessizliğin ardından taht odasında güçlü bir ses yankılandı.
- Çok haklısın bilge tanrıça ! Amacım kesinlikle bu değildi.
Ufak çaplı bir kahkahanın ardından Uranüs konuşmaya devam etti.
- Düşünün bakalım. Zaman daralıyor. Tik tak. Tik tak.
Kötücül bir kahkahadan sonra sesin varlığı tamamen gitti. Başımı çevirdiğimde Poseidon ' la göz göze geldik. Sanki cevap birbirimizdeymiş gibi bakıyorduk birbirimize. Bir süre sonra ikimizinde gözleri korkuyla açıldı. Aklıma gelen düşünce babamında aklına gelmiş olmalıydı ki yerinde tedirginlikle kıpırdandı. Bunu nasıl farkedemedik ki ? Uranüs başından beri çocuklarımızın peşindeydi. Onların gücümüze güç kattığını en iyi o biliyordu. Ve eğer geç kalırsak bu savaş başlamadan biterdi.Geciken bölüm için çok özür dilerim. İşe başladığım için bu kadar geç yayınlıyorum. Okuyanlara teşekkürler.
![](https://img.wattpad.com/cover/189354042-288-k285809.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERCY JACKSON : SAKLANAN ACILAR
RastgeleDikkatle tavanda asılı duran bedeni izledim. Belki saatlerdir izliyordum ama bir türlü ayıramıyordum gözlerimi. Her an bir yaşam belirtisi gösterebilecekmişçesine merakla bekliyordum yerimde. Ufacık kalbim hiç yokmuşçasına kaldırmıştı bu acıyı. Kar...