27- Biriciğim Nerede?😢

76 32 17
                                    

###BİRİCİĞİN ÇOCUKLUĞUNU MAHVEDEN KAZA###

Sabah olmuştu. Küçük çocuk ve kız uyanır uyanmaz balkona çıkmışlardı. Dünden sözleşmişlerdi çünkü. Küçük çocuk bu gün biraz daha geç kalkmıştı. Balkona çıktığında karşı balkonda uyuklayan turuncu saçlı prensesi gördü. Masum, saf ve temizlerdi. Küçük kıza seslendi. "Biricik. Günaydııın!"küçük kız ismini duymasıyla irkildi ve uyandı.

Kendine gelmesi bir kaç saniye sürmüştü sadece. 10 m ilerisindeki küçük evin balkonunda aşık olduğu maviler vardı. Denizi çok severdi küçük kız Caner'in göz rengini de deniz mavisine benzetirdi. Caner pek hoşlanmazdı bu benzetmeden, küçük kız da Caner'i sinirlendirmek istediğinde bu adı kullanırdı; 'Deniz'.

Bu yaşta aşk mı olurmuş demeyin. Onlar adını bilmedikleri bu duygu karmaşasının içinde birbirine bağlı iki kişiydi ve tek kalpleri vardı. Birlikte atıyordu. Aynı anda kendini gösteriyor ve hızlanıyordu. Onlar birbirine kilitliydiler ve sadece birbirlerine aittiler.

Küçük kız el salladı ve içten bir gülümsemeyle karşılık verdi. Küçük çocuğun kalbi hızlanmıştı. Neden olduğunu bilmiyordu ama sadece Biricikleyken oluyordu. Çok seviyordu bu kıpırtıyı. Bilmiyordu ki bu kıpırtı canını çok yakacaktı.

Kahvaltılarını yaptıktan sonra aşağıya indiler. Küçük kız o kadar güzel olmuştu ki  oğlanın görünce nutku tutulmuştu. Küçük kızın ellerini boynuna dolamasıyla kendine geldi ve o da elini onun beline doladı. Bir eli arkasındaydı. Elinde bir demet papatya vardı. Küçük kız ayrıldığında "Çok güzel olmuşsun " dedi ve papatyayı sevdiğine verdi. "Teşekkür ederim" dedi küçük kız naif sesiyle. Bembeyaz dişleriyle gülümsedi. Onu o an kim görse gülmezdi ki?

Küçük kız belli etmese de deniz mavisi gözlerde takılı kalmıştı. Çocuk da o masum gülüşte. Çocuk aklı ya çok uzun sürmeden akıllarına oyun geldi ve koşarak topu ve ipi aldılar. Önce ip atladılar. Küçük kızın uzun elbisesi zıpladıkça dalgalanıyordu. Çok sevimli göründüğünden haberi yoktu ama küçük çocuğun haberi vardı. Küçük kızın gözleri Caner'e takılınca ayağı ipe takıldı. Tam düşecekken küçük çocuk onu belinden yakaladı. Zar zor tartsa da belli etmemeye çalışıyordu.

Biraz da küçük çocuk ip atladıktan sonra top oynamayı teklif etti, Biricik de dünden razı kabul etti.

Topu aldılar ve bahçenin en sevdikleri köşesine gitdiler, burası yola yakındı ama umurlarında değildi. Yolla aralarında sadece tahtadan bir çit vardı.

İlk olarak 'istop' oynadılar. Daha sonra paslaştılar. El, top atmaca, golcülük, topla yakalamaç da oynadıktan sonra biraz dinlendiler ve yemek yemek için eve gittiler geri döndüklerinde oyuna devam etmek için Biricik topu kaptı. "Topu en yükseğe atan kazanır"dedi."Önce ben"diye eklemeyi de unutmadı. Küçük çocuğa sorarcasına baktığında amsum bir kafa sallamayla kabul ettiğini anladı.

Biricik topu yaklaşık 30 cm havaya attı ve ayağıyla tekmeledi. Top havaya gideceğine çitlerden dışarı çıktı ve yola fırladı. Yol çok tehlikeliydi. Hızlı arabalar vızır geçerdi. Sırf çocuklara göz kulak olması için tuttukları bir adam vardı.

Biricik ve Caner koşar adım bahçe kapısına gittiler. Görevli olan Halil sigara almak için arabaya gitmişti. Halil abilerini bulamayınca kendileri geçmeye karar verdiler. Caner yalvarıyordu Biriciğe, içine kurt düşmüştü çünkü. Hissediyordu sevdiğine zarar geleceğini.

Biricik kaşla göz arasında yola çıktı Caner de peşinden onu tutmak için atladı. Tüm aileyi hüzne boğacak o acı fren sesi kulakları doldurdu. Biricik sağa sola bakmayarak atladığı için arabayı farketmemişti. Allahtan ararba onu farketmişti ki yavaşlamıştı.

Arkasındaki Caner de ona sarılmıştı ama iş işten geçmişti. Araba her ne kadar yavaş olsa da küçücük bedenlere büyük zarar vermişti. O son anda Caner 'seni seviyorum' diye bağırmıştı sevdiğine.

Araba boyu biraz daha kısa olan Biriciğin kafasına çarpmıştı. Canerinse kafasına isabet etmemişti ancak kolu ezilmişti, belki de kırılmıştı araba ile Biriciğin arasında. Bacağı da araba ile asfalt zemin arasında ezilmişti. Anında morarabilir miydi? Morarmıştı zavallı çocuğun her yeri. Fiziksel  acısı yüzünden değil duygusal acısı yüzünden. Sevdiğinin kollarında bayılması yüzünden.

Küçük çocuğun bedeni de daha fazla dayanamadı ve düştüğü yerden kalkmaya yeltenemedi. Bayılmıştı ve yere kafasını çarpmıştı. Seven iki kalp yan yanaydı. Birlikte canları yanıyordu. Hala sarılıyorlardı birbirlerine, farketmeden...

Kazanın sesini ilk duyan Halildi. Koşarak çocukların yanına gitti. Gözleri dolmuştu. Nasıl onları yalnız bırakmıştı ki? Nasıl? Kendiyle boğuşmalarını kazayı yapan aracın aniden kaçması durdurdu. Ne kadar vicdansızdı böyle.

Yaklaşık 30 saniye sonra ayak sesleri yerini aile fertlerinin görüntüsüne bıraktı. Zeynep hanım hamileydi. Çocukları o halde görünce o da bayıldı. Kocası Ahmet bey ise kafayı yemek üzereydi ancak mantıklı düşünmeye çalışarak ambulansı aradı. Ambulans kısa zamanda geldi ancak diğer aile fertleri için bu süre yıllar gibiydi. Canerin annesi Halime hanımına ağzından ağıtlar dökülüyordu. Onların tek çocukları Caner idi. Hiç çocukları olmamıştı Canere kadar evli olduklar 7 yıl boyunca.

Halil için de zaman geçmek bilmiyordu. Ahmet beyin kendine bağırışlarını dinliyordu. Görevini layığıyla yapmadığı için belki 2 cana mâl olacaktı.

Ambulans geldi, Zeynep hanım ve çocukları götürdü. Ardından polis geldi ve Halili görgü tanığı olarak aldı.

Hastaneye gidene kadar ilk müdahaleler yapıldı. Hastaneye varmışlardı Biricik ve annesi ameliyata alınmıştı. Canerin sol kolu ve sol bacağı kırılmıştı. Yaralarına pansuman yapıldı ve kırıkları alçıya alındı. Bilinci hala kapalıydı.

Yaklaşık 1 saat sonra Zeynep hanım ameliyattan çıktı. Çocuğu düşmüştü ve bu ailede büyük bir yıkıma sebep oldu. Kendisi iyiydi, sadece düşüşü çok sert olmuştu.

3 saat sonra Biricik de ameliyattan çıkmıştı. Doktor bilincinin kapalı ama durumunun iyi olduğunu söyleyip yoğun bakıma aldı.

Caner uyanmıştı, hastaneyi yıkmıştı bağrışıyla. "BİRİCİK!  BİRİCİK!  BİRİCİĞİM NEREDE? BENİM YÜZÜMDEN OLDU. ANNNEEE. ONA NE OLDU ANNE? BİRİCİĞİM NEREDEE!" hemşireler gelip sakinleştirici yaptılar. Canının acısı Caner'in umrunda bile değildi. Öyle ki kolundaki serumu bile çekip atmıştı. Sakinleştiricinin de etkisi ile mayıştı ve bir süre sonra uykuya daldı. Hayallerine ne olacaktı? Biriciksiz yapamazdı. O Biricikle vardı onsuz olamazdı.

Biriciğin de bilinci açılmıştı ancak yaşadığı hiçbir şeyi, olayı, durumu hatırlamıyordu. Doktor kalıcı hafıza kaybı olduğunu söyleyince büyük bir yıkım daha gerçekleşti. Zeynep hanım artık dayanamıyordu. Kocasına sarılmasa düşecekti. Ağlamaktan gözlerinden yaş yerine kan gelecekti yakında. Onun kızı yaşadığı hiçbir şeyi, hiç kimseyi hatırlamayacak mıydı artık. Onca anı ne olacaktı?

Caneri zorlu yıllar bekliyordu. Aşk acısı çekecekti çocuk yaşında, hem de hiç bir suçu olmamasına rağmen. O minik yüreği yıpranacaktı senelerce. Çok üzülecekti çook.



Hayallerimle Yaşıyorum❤Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin