•
"Seni Abidijan'da otel odanda gördüğün rüyalardan uyandırdığım için pişman değilim. Ama bil ki, zihin cehennemdir. Sonsuza kadar yaşayacak, senin gibi öldüğünde ise sen orada olmayacaksın."
•"Geçen gün Efkan'la aranızda ne oldu?" diye sordu Sembol. Sesi meraklı ve ciddiydi.
Boş bakışlarımı kantinin kırmızı beyaz duvarlarından çekmeden, derin bir nefes alıp verdim. Benden nefret ettiğini söyledi ben de dinledim onun dışındaki Dağhan diye bir adam geldi, kavga ettiler falan filan desem ne olurdu?
"Sarhoş oldu benim ise eve gitmem gerekiyordu, bu yüzden Atlas'ı aramalarını söyledim ve eve geldim. Bu kadar." dedim sakince. Gözlerini bana inanmamışçasına dikti.
"Sadece bu kadar olmadığını biliyorum. Orada çalışan barmen bana kavga ettiğinizi söyledi." Kollarını birbirne geçirdi ve arkaya doğru yaslandı.
"Kavga etmedik." Yani en azından ben etmedim. O benimle etti. "Sadece birisine sinirliydi."
Bana inanmamışçasına bakmaya devam etti. "Kamer dört gündür ondan kaçıyorsun. Hafta sonunu saymıyorum bile. Neyse kurcalamayacağım."
Cidden o kadar zamandır birbirimizden kaçıyorduk. Kulağa çok saçma geldiğini biliyordum ama öyleydi. Belli ki cidden sevgi görmemişti ve ben ona bu şekilde küçük de olsa bir şeyler aşılıyordum. Bence bundan rahatsızdı o yüzden öyle şeyler söylemişti. Üstelik benden nefret ettiği de belliydi. Geçip karşısında öylece duramazdım. Ve sürekli bir şey der diye kaçıyordum. Daha doğrusu ben ne diyeceğimi bilmediğim için o geldiğinde hemen bulunduğumuz mekanı terk ediyordum.
"Efkan'ın çift kişilikli gibi davrandığını söylemiş miydim?" diye sordu. Sesi birini inandırmak için çıkmaktan daha öte zaten olan şeyin altını çiziyor gibiydi. Alayla güler gibi oldum ardından bakışlarımı Sembol'e çevirdim.
"Söylemene gerek bile yok kendisi bunu yeterince belli ediyor." dediğimde bu sefer o güldü. Daha çok 'haklısın' der gibiydi bu gülüş.
"Sana bunun nedeninin burcu akrep, yükseleni ikizler, ay burcu da ikizler demek isterdim." dediğinde gülecek gibi oldum. "Ama değil." dedi dudak büzerek. Sembol'ün suratını sğzdüm. Biraz durgunlaştı. O an güler gibi olan bakışlarımın yerini meraklı surat ifadem aldı. Bu şekilde Sembol'e bakmaya devam ettiğimde gözlerini ellerine dikti. Sanırım tırnaklarıyla oynuyordu. "Ailesi yüzünden." dedi hala bakışları yerdeyken.
"Ailesiyle arası çok mu kötü?" diye sordum. Gerçi dün dediği şeyden her anlam çıkarılırdı.
"Kötü? Kötü kelime bile değil. Kötünün kötüsü. Berbat adeta. Baksan üven annesi değil, üvey babası da değil ama bir garipler Efkan'a karşı. Hayır Efkan üvey falan da değil ben anlamış değilim bunu neden yaptıklarının ama öyleler. Cehennem gibi ikisi de."
"Hiç görmedim bilmiyorum ne diyeceğimi." dedim dürüstçe. Hakkında bilgi sahibi olmadığım bir şeyle ilgili yorum yapamazdım.
"Umarım görmezsin. Yani diyeceğim o ki Efkan sana böyle davranırsa onu yadırgama." Kaşlarımı çattım.
"Sembol ama öyle bir U dönüşü yapıyor ki be-"
"Biliyorum. Daha kötü zamanlarını bile gördüm." dedi sakince. İç çektim. Efkan gittikçe karmaşık bir hal alıyordu. "Bu arada Efkan bir şeyi öğrenmek istese hemen öğrenir." Çatık kaşlarım bunu demesiyle daha da çatıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİN DÜŞMANLI PRENS
Mystery / ThrillerRüyamda, farklı zamanlarda ölen yedi insan görmüştüm fakat ben tek birini kurtarabilmiştim. Efkan Çağlayan. • Geceleri gördüğümüz rüyalara benzer, Tutuştuğumuz lades. Uzak bir yere taşındım. Mezarlığa yakın. Ölüm, Sen beni aldatmazsın. Aklımda. •...