•Gidenler ve Kalanlar•

1.3K 96 253
                                    


"Pek iyi değilim Varenka. Duygularım ölmüş gibi."

Merhaba, öncelikle size önemli bir şey demem gerekiyor. Bu yıl üniversite sınavına gireceğim için üç ay ortalarda olamayacağım. Çünkü bunca ay pek üstünde duramadım çalışmalarımın. Her neyse, arada girebilirsem yeni bölüm atmaya çalışırım fakat sık sık atamam gibi duruyordu. Umarım anlayış gösterirsiniz. Onun dışında şunu da söylemek istiyorum gelince ilk işim bir sürü bölüm atmak olacak ve VELİAHT dışında yazdığım diğer 7 kitabın ilk bölümlerini atacağım. Her neyse,,, seviliyorsunuz🖤

HA BU ARADA SİZE BİR ŞEY SORMAM GEREK. ⬇️🔽
KİTABIN ADINI SİZCE 'BİN DÜŞMANLI PRENS' OLARAK DEĞİŞTİRMELİ MİYİM?

Cevaplarınızı veya bunun dışındaki önerilerinizi bekliyorum. ✔️

-

Avucumun içi yanmaya ve acımaya başladığında yüzümü ekşittim. Cidden neden bu kadar acıyordu anlamıyorum. "Elini böyle yaralamayı nasıl becerebildin?" diye sordu Birsen, beyaz sargı beziyle avucumu sararken. İlk gördüğünde baya kızmıştı fakat şimdi daha yumuşamış gibi gözüküyordu. Onu böyle görmek garipti, her zaman sert bakardı çünkü.

Ayaz, masaya yaslanmış dikkatle bizi izlerken arada telefonun bakıyordu, ben de o telefonuna bakarken ona bakıyordum. Yüzünü, göz altlarını ve ellerini falan inceliyordum. Garip bir durum var mı yok mu diye yoklamaya çalışmaktan başka bir amacım yoktu, yani onu dikizlemiyordum. "İnanıyorum ki bunu yaparken çok zorlanmamıştır." dedi alayla sırıtırken. Kafamı ona çevirdim ve yapmacık olduğu belli olan bir gülümsemeyle baktım. O da bana aynı şekilde baktı.

"Bitti." dedi Birsen, en son sargı bezini birbirine tutturarak. Renkli gözlerini bir an bana dikti. "Daha dikkatli ol." diye eklediğimde kafamı salladım. "Ee sorunlu ikili, ne var ne yok? Birlikte mi geldiniz?" diye sordu Birsen ayağa kalkıp koltuğuna otururken.

"Nope!" dedi Ayaz telefonunu kilitleyip cebine atarken. Karşımdaki koltuğa oturmak için salına salına yürüdü ve bana göz kırptı. Hala ukalanın tekiydi! "Burada karşılaştık, Kamer'in bir an beni özlediğini sandım." dedi dudak büzerek.

"Hı aynen." dedim geçiştirerek. Derin bir nefes verdim. "O kadar çok özledim ki, anlatamam." diye ekledim yapmacık bir şekilde.

"Kırıldım." dedi Ayaz duygusuz bir sesle. "Ama neyse ki daha önceden karşılaşmıştık." diyerek lafını böldüğümde, bu Birsen Doktor'un dikkatini çekmiş olacak ki bir ona bir bana baktı.

"Nerede?" diye sordu merakla.

Yapmacık bir şekilde gülümsediğimde -ki Ayaz'ın bu yapmacık gülüşlerimi sevmediğini biliyordum- suratı kasıldı. Ben, "Barda." derken, Ayaz ise, "Üniversite kampüsünde." demişti. Kaşlarımı çatıp suratına baktığımda sinirle bir nefes aldı. "Yalan söyleme, üniversitene falan gelmedim." diye direttiğimde sinirle suratıma baktı.

"Ayaz?" diye sordu Birsen, tüm dikkatini bana sinirle bakan çocuğa verirken. "Barda bulunmanın nedeni ne acaba?" dediğinde Ayaz, her an üstüme atlayıp beni öldürecek gibi bakıyordu. Sanırım ağzımdan çıkmaması gereken bir şey çıkmıştı.

"Barda bir insan niye bulunur?" diye sordum huysuzca. Cidden Ayaz'ın iyileştiğini düşünüyor olamazdı değil mi? Eskisinden daha beter bile olabilirdi.

Yutkundu ve sinirli bakışlarını suratımdan çekip Birsen'e çevirdi. "Sadece bir arkadaşa uğramıştım." dediğinde bu sefer şaşırma ve kaşlarını çatma sırası bendeydi. Ne saçma bir bahaneydi bu böyle!

"Hayır, hiç de öyle durmuyordu." dedim hemen. "Kesecek misin?" diye sordu bu sefer o da sinirle. "Hayır, niye keseyim ki?" dediğimde derin bir nefes aldı ve yine aynı hızla geri dışarıya verdi. Bakışlarımı Birsen'e çevirdim, devam etmek istiyordum. "Kendisi artık manyak bir psikopattan, azılı bir suçluya dönüşmek istiyor sanırım." dedim Ayaz'ı iğnelercesine."Birilerini tehdit etmeye bile başlamış." diye ekledim ona dönerken.

BİN DÜŞMANLI PRENSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin