•Hatırla•

1.4K 94 213
                                    


"Uyumadığım bu günlerde, terk ettiğim anı geri alıyorum sabaha kadar ayakta kalarak. Ve yazı düşünüyorum, tüm o güzel zamanları. Yolcu koltuğunda gülüşünü izledim,
sana sonbaharda aşık olduğumu fark ettim.
Sonra ayaz geldi, karanlık günler...
Korku aklıma usulca sokulduğunda sürekli Aralık'a geri dönüyorum."

Yarım bölümdür, devamı gelecek.

2 Yıl Önce

Genç adam yaslandığı adliye binasının önünden doğruldu. Yeşil gözlerinin altı, tüm gece ayakta kaldığından kıpkırmızı olmuştu. Uzun zamandır uyku problemi çektiğini kendisi çok iyi biliyordu dakat inatla bünyesinin buna alışık olduğuna inandırmaya çalışıyordu. Herhangi bir ilaç kullanmak istemediğine çok emindi çünkü uyuyamadığında spor yapıyordu ve bu onun işine de geliyordu fakat yine de şu sıralar bunu düşünmüyor değildi. Aslında geçen gece mucizevi bir şekilde uykusu gelmişti, bunu hatırlıyordu. Gözünü diktiği tavanla uzun süre bakıştıktan sonra göz kapakları ağırlaşmıştı fakat gözleri kapattıktan birkaç saniye sonra küçük bir köpek yavrusu sesi duyduğuna emindi.

Evdeki ilk akşamıydı. Abisinin gençken kaldığı evi ona vermesi, bazıları için garip bir durumdu. Akrabaları daha reşit olmayan bir çocuğun evde kalması gerektiğini düşünmüyordu. Yine de ailesi bunu çok umursamadı. Babası, genç adama iki tane kredi kartı vermişti. Düzenli parayla doldurulan bu kartların, onun işini göreceğine emindi. Tabi bu izni vermelerinde genç adamın abisinin oldukça katkısı vardı, bunu biliyordu. Ve ona minnettardı.

Normalde de zaten evde kalamıyordu. Hele son zamanlarda kendisi de istemiyordu zaten o evde kalmak. Fakat yine de babasının onu amcalarında kalmasını istemesi son yıllarda katlanamadığı şeydi. Birkaç hafta amcalarımda kalması ona cehennemi yaşatmıştı. Annesinin, babasının ve hatta abisinin arkasından söylenen onca şeyi duymamış gibi yapmak zordu fakat yine de başarıyordu. Buna emindi. Fakat amcalarımdan ayrılmasının temel nedeni bu değildi. Yengesinin mutfakta, babasının biriyle görüştüğüyle ilgili şeyler söylediğini işitmişti. Buna öfkelenmemişti veya kırılmamıştı. Normalde de zaten olacak şey buydu.

Derin bir nefes verdi ve kolundaki siyah saatine baktı. Birileri onu uzaktan izlerken sıkılmış olacağını düşünüyor olabilirlerdi fakat o halinden gayet memnundu. Saatin öğlen üç olduğunu gördü, birazdan abisi çıkacaktı. Ellerini yine siyah ceketinin ceplerine attı ve parmakları sigara paketini buldu. Adliye önünde sigara içmek olur muydu? Bjndan emin olamadı. Üstelik abisi şimdi çıksa ve onu sigara içerken yakalasa sorun olur gibi duruyordu. Parmaklarının kavradığı sigara paketini serbest bıraktı ve düşüncelerine geri döndü.

Yaklaşık birkaç hafta önce babasıyla ciddi bir kavga etmişti. Başta annesi ile başlayan konu sonralarda babasının avukatlık işine kadar gelmişti. Normalde bakıldığında her zamanli kavgaları gibi duruyor olabilirdi fakat babasının başka şeylere de sinirli olduğu belliydi. Üstelik bu kavga bir aile toplantısında olmuştu. Zaten herkes onun istenmeyen olduğunu biliyordu ve bu kavgayla tamamen emin olmuşlardı. Normalde kavgaları asla aile önünde yapmazlardı fakat bu ilkti. Sonra bir anda Dağhan'ın babası halkıp yiğeninin birkaç gün kendi evlerinde kalmasını söylemesiyle babasının bunu kabul etmesi bir olmuştu. Fakat kimse şunu bilmiyordu: Efkan, kimseden korktuğu kadar akrabalarından korkmuyordu. Onlara bakışı bile tiksinir ve iğrenir gibiydi. Babasının temellerini attığı bu işin hepsi başına geçmek istiyordu. Bunu çoğu zaman Doğu bizzat gelip kendisi onun yüzüne demişti.

Aniden çalan telefon düşüncelerinden sıyrılmasına neden oldu. Cebine sıkıştırdığı siyah telefonu çıkardı. Ekrandaki 'Meriç' yazısını gördü ve yana kaydırıp açtı.

BİN DÜŞMANLI PRENSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin