•Canavar•

1.5K 89 125
                                    


"Takılıp kalmışım gibi zaman geçmiyor. Tekrar eski ben olmak istiyorum. Ama hala onu bulmaya çalışıyorum."

Karakterlerin gerçek isimleri aşağıda ;)

Efkan Çağlayan: Taynan Valcher
Kamer Yersu: Monique Bourscheid

Doğu Canel: Jared Padalecki
Dağhan Canel: Jensen Ackles
Ayaz Karman: Fernando Lindez
Demir Çağlayan: Tyler Hoechlin

Duru Demiralp: Scarlett Leithold
Meriç Özer: Rafael Miller

Atakan Aral: Lucky Blue Smith
Elisa Altın: Kaia Gerber

Sembol Akova: Valentina (lendomonda)
Atlas Çınaroğlu: Tuğberk Sev

Kerem Atasoy: KJ Apa
İlkay Ak: Sage Tullis

Oğuz Erdemir: Cameron Dallas
Beliz Eseral: Katya Golden

Emre Seyhan: Seo Kang-joon
Katya Özsöğüt: Lacey James

Bars Kayahan: Florian Macek
Arya Teköz: Victoria Justice

Yaklaşık 2 Yıl Önce

Kafamda birkaç ses, seslerin ardından uçup bana ulaşan bir iki nota... Bir şarkı duymuyorum aslında, birkaç söz işitiyorum. Nereden anımasayamıyorum, belki de anımsamak istemiyorum. Bir şeyler gözümün önüne geliyor fakat sonra yine o görüntü önümde bitiveriyor. Duruyorum, dinlenmek için değil. Durmam gerektiğini bildiğim için duruyorum. İşte tam o an birkaç şarkı sözü işitiyorum. Belki de hissediyorumdur, bilmiyorum.
'İnsan, insan derler idi
İnsan nedir şimdi bildim.'
Sanırım bitişimin sonundaydım. Ellerim bana verilen ucuz ve rahatsız battaniyenin arasındaydı. Hiçbir şey duymuyordum. Sağır olmuştum sanırım ama aynı zamanda çığlıkların varlığını da hissediyordum. İnsan ne kadar hapsolmuşsa o kadar hapsolmuştum şu an bu soğuk zemine. Burnuma garip bir koku geliyordu. Üstümdeki kan kokusunu hala alabiliyorum sanırım ama rahatsız edici olan şey o değil. Başka şeyler var burada. Rutubet miydi yoksa bu aldığım şey? Belki.

Betonda öylece taşlaşmış bacaklarımı kendime doğru çekerken bedenim ağrıyordu.
Buradaki beşinci günüm, hiçbir şey yapmadan öylece duruyorum. Yerimden üç gündür kıpırdamıyorum. Sabah bir polis gelip yaşayıp yaşamadığımı kontrol etti ve bir şekilde yaşadığıma emin olunca gitti. Hiçbir şey hissetmiyordum ama biliyordum ki, korkuyordum. Sanırım korkuyordum. Bir süre burada kalacağımı biliyorum fakat... Geceleri korkunç oluyor, hissediyorum.

Koltuğunda oturmuş, nöbetini yapan polis sandalyeden kalktı ve gidişini duydum. Yerimden yavaşça kalkmak için gözlerimi açtım. Tozlu zemin önümdeydi fakat ışık yoktu. Duvardaki pencereden vuran ışık dışında hiç ışığım yoktu. Kemiklerim sanki teker teker kırılmışken kaburgalarımın altında ölümcül bir sızı hissettim. Ölümüme az kalmış gibi gözükebilirdi fakat biliyorum, ben ölmeyecektim. Battaniyeye kelepçelenmiş parmaklarımı yavaş yavaş açtım. Açarken acıdığını hissettim fakat acıyı umursamadım çünkü en büyüğünü tam olarak şu an hissediyordum. Eklemlerim uyuşmuştu, karnım içine çökmüştü, nefes alışverişlerim yok denecek kadar azdı. Sokağın beyaz ışığı tam içeri vururken, parmaklıkların gölgeleri duvardaydı. Doğru, ben kafesteydim şu an. Henüz on yedisine aylar kalmış bir kızdım fakat... buradaydım işte. Gözlerim yandı, bedenşm uyuşturu. Biraz olsun kendimi yerden doğrultmuşken benden gelen o kötü koku daha da her yere yayıldı. Zehir gibi geliyordu şu an bedenim. Çürümül bir şeyler vardı üstümde. Belki de içim, dışıma yansımıştı.

BİN DÜŞMANLI PRENSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin