•Ölümlüler Konuşamaz•

2K 106 398
                                    


"Bir kelebek ağrısıydı, vakit dardı, mevsim hicazdı. Yetişmem gereken bir ölüm, kaçmam gereken bir hayat vardı."

İki Yıl Önce

"Kamer, içeriye gelecek misin?" diye sordu Derin odamın kapısına vururken. "Sakin ol ve oradan çık tamam mı?" diye ekledi endişeli bir şekilde. Titreyen elimle anahtarı tuttum ve bir kez daha çevirdim. İki kere kilitlenmiş olacaktı ve ben tamamen güvende olacaktım. Buradan çıkmayacaktım, asla, ne olursa olsun!

Ellerimi kafamın etrafına sardım ve sırtımı kapıya dayayıp yere oturdum. Bedenim tamamiyle titriyordu fakat titreyen tek şey bedenim değildi. Kalbim de titriyordu. Nefesim, kafam, gözlerim... Her şeyim, her yerim titriyordu. İçimde bir korku vardı. Büyük bir korku, her şeye karşı bir endişe ve büyük bir stres içerisindeydim. Kalbim de ağrıyordu, dizlerim de. Kafamın arkasına biri çivi çakıyorlardı sanki.

"Kamer sakin ol ve şu odanın kilidini aç." dedi yine Derin kapının arkasındaki sesiyle. "Her şey geçti. Neden bu kadar korkuyorsun? Anlat bana." dedi yine aynı şekilde.

Yutkundum. Gözlerimi kapayıp kafamı kollarımın arasına gömdüm. İstemiyordum hiçbir şey. "Hayır, git işte buradan!" diye bağırdım. "Annemi falan da çağırma. Tek kalacağım!" dedim zorlukla nefes alırken.

"Annen zaten evde değil." dedi Derin sert bir şekilde. "Bak gerçekten korkuyorum Kamer, ne oldu anlat bana. En yakın arkadaşın değil miyim? Neden anlatmıyorsun?" diye ardı ardınca soruları dizdi.

"Anlatamam." dedim yavaşça. Sesim düzgün çıkmamıştı bile. Beni duymuş muydu ondan da emin değildim.

"Yine mi bir şeyler gördün?" diye sordu emin olmayan bir sesle. Kafamı yavaş yavaş yukarı kaldırdığımda biraz olsa kafamdaki her ses durulmuştu. "Yeni biri mi?" diye sordu yutkunamadan birkaç saniye önce. Sırtını kapuya dayadı ve o da yavaşça yere oturdu.

Evet, yeni biri.

"Biliyor musun bence unutmalısın. Ne gördüysen, geçmişte ne görmüşsen ve gelecekte ne göreceksen hepsini unutmalısın. Eğer gördüklerin sana zarar veriyorsa unut Kamer. Çünkü yalnızca aklında tutman gereken şeyleri unutursun derler. Bu işi öylesine güzel ve düzenli yaparmışız ki, yalnız rastlantı olmazmış. Bile bile unuturmuşuz." dedi zorlanmadan. Oldukça net çıkan bir sesle de devam etti, "Merak etme, eğer yeni bir şey görmüşsen sorun değil. Ben senin her zaman yanında olacağım. Bir şeyin üstesinden gelmek istersen yalnız olmazsın. Bunu unutma, ben istemesen de yanında olacağım. En iyi arkadaşlar bunlar için vardır. Ben de senin için her zaman tetikte olacağım."

Her zaman benim için tetikte olan bir arkadaştı o. Fakat biliyordum, her zaman tetikte olamayacaktı. Bir ölümle benden uzağa gidecekti. Bir adinin bıçağı onun kanıyla bulanacaktı. Soğuk bir sokakta tek başına ölecekti. Kısa bir anlığına dünya duracak sanacaktım, herkes ağlayacak, onu sonsuza dek hatırlayacak diye düşünecektim. Ama bunlar olmayacaktı. Ben ona, onun ölümünü gördüğümü söyleyemeyecektim. Ben hiçkimseye bunu söylemeyecektim. Ben çlene kadar, içimde birikmiş birkaç cenazeyle yol alacaktım. İnsanlar bunu bilmeyecekti. Ben bir kitap değildim, öldükten sonra asla ama asla okunmayacaktım da. Gördüğüm şey benim için, sıradan bir insandan fazlaydı. Ve bunu ben hatırlayacaktım.

Biri ölünce herkes, her zaman üzülmezdi, korkmazdı, düşünmezdi ve dahası bir zaman sonea unuturdu. İnsanlar ölümü hemen unuturdu; tıpkı zamanı unuttukları gibi unuturlardı. Sanki gömülen şey bir bedenden fazlası değilmiş gibi davranırlardı. Eğer ölen kişi, onlar için kimseyse, üstünde bile durmazlardı. İnsanlar yalnızca umursadıkları kişiler için üzülürlerdi. Yalnız yakınları için, anne babaları için, eşleri için, yakın arkadaşları için. İnsan bir şey paylaştığı insan için üzülürdü.

BİN DÜŞMANLI PRENSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin