•Afyon Çiçeği•

1.3K 109 280
                                    


Balıklar karınları yukarı doğru ölürler ve yüzeye çıkarlar; bu, onların düşüş biçimidir.

Afyon: Bir çeşit uyuşturucu.
~

Not: Bu yedi gün içerisinde bir bölüm daha atacağım çünkü bu bölüm bir nevi diğer bölümün daha iyi anlaşılması için.

Uyku.
Bir zamanlar ne çok severdim bu eylemi.
Uyumak bana kaçamak gibi gelirdi. Zaten mutlulukla ve huzurla dolup taşan bedenim için hayatımda sevdiğim ve bana verdiği sevgisini sömürmek istediğim birkaç şey vardı;
Birincisi arkadaşlarım, ikincisi ailem, üçüncüsü kitaplarım, dördüncüsü yine arkadaşlarım, beşincisi yemekler ve altıncısı uykum.

Fakat sırf fazla uyumam yüzünden etrafımdakilerin şikayetlerini duyardım. Okula sürekli geç kalırdım birkaç dakika fazla uyumak için. Elisa'larda yatıya kaldığımda en son kalkan hep ben olurdum. Sahura hiçbir zaman kalkamazdım ve oruç tuttuğum gün sayısı az olurdu. Yaz tatillerinde öğleleri her zaman uyurdum ve annemin şikayetleri kulağımı doldururdu.

Peki şu iki yıl içerisinde ne değişmişti? Annem her zaman böyle olduğum için ileride değilmeyeceğime emindi bir zamanlar. Kendisi Elisa, Arya ve Derin'e şöyle derdi:
"Kamer yemeklerden, sizden ve o 16 saatlik uykusundan asla vazgeçmez."

Bir diğer şey ise şuydu, "Çok üzgün insanlar daha fazla uyur." Bu sözü doğru muydu?Şahsen payı olduğunu biliyordum fakat tamamen doğru muydu? Hiç sanmıyordum. Peki diğer taraftan yanlış mıydı? Onu da sanmıyordum. Çünkü şayet doğruysa ben şu an hiç üzgün değildim anlamı çıkarabilirdim. Fakat bu olayı stres altındayken kilo alıp, vermeye yoruyorum. Ben stresliyken her zaman kilo alırdım fakat Derin hep kilo verirdi. Yani insandan insana değişen bir şeydi sanırım bu uyku eylemi de. Fakat benim bağlayacağım nokta bu değildi.

Ben, uzun zamandır yorgunluktan ve düşünmekten uyuyamıyordum. Düşünceler ve yorgunluk sürekli başa sarıyordu. Uyuyamadığım için sürekli yorgundum ve diğer güne de yorgun başlıyordum. Bu bir döngü şeklinde ilerliyordu. Düşünceler ise sürekli güncelleniyor gibi gözükse de aynı şeyi düşünüp durduğumu biliyordum.

Yatakta bir sağa bir de sola döndüm. Sessizlik kulağımı çınlatırken gözlerimi daha da çok yumdum. Artık bu hayat gittikçe sıkmaya başlıyordu. Hiçbir şey hissetmemezlikle beraber bu yalnız olma hissi katlanılmaz bir boyuta gelmişti. Birilerinin olmasını istemiyordum ama birileri olsun da istiyordum. Bu birbiriyle çelişen düşünceler zamanla aynı hızda büyüyordu. Saniyeler ilerledikçe zihnimi daha çok kurcalıyordu. Kafamı yastığın altına aldım ve dar alanda nefes almaya çalıştım. Göğüs kafesimi zar zor dolduran bu nefes nedensizce ciğerlerime işkence etti.

Kafamı yastığın altından çıkarttım ve gri telefonumu açtım. Ekranda herhangi bir mesaj veya bildirimin olmadığını görünce sadece saate ve tarihe bakmakla yetindim.
Saat 06.10
Tarih 18 Mart 2019 Pazartesi
Efkan hayatıma gireli 34 gün olmuştu. Koskoca 1 ay üç gün..

Fakat Efkan'ı en son 9 Mart'ta, yani arabanın yandığı gün görmüştüm. En son bana söylediği şey ise cinayet işleyeceğiyle ilgiliydi. Sanırım... böyle özetlenebilirdi. Ciddi miydi değil miydi, hatırlamıyordum. Fakat bana sorduğu o soruyu da unutmamıştım. Onda da ciddi miydi değil miydi anlayamamıştım. Uzunca düşünsem de bulamamış, sonra düşünmeyi bırakmıştım. Ve Efkan sekiz gündür ortalarda yoktu. İşin garibi sadece Efkan değil, Bars ve Atlas da birkaç gün gelmemişti. Şu ana kadar ortada garip veya beni rahatsız edecek bir durum olmamıştı fakat Sembol de nereye gittiklerini veya ne yaptıklarını bilmiyordu.

Pazartesi günü sendromu bugün bana uğramamıştı. Hep geç kalan ben olması ereken saatten çok önce kalkmış, kendime işkence ediyordum. Kalkmam gereken saatten daha erken bir saatte uyanmam bir yana zaten gece boyunca da uyumamıltım, bu yüzden sersem gibiydim. Zar zor yataktan çıkıp banyoya doğru ağır adımlarla yürüdüm. Aynadaki yansımama bakmak istemesem de bir an iyi bir şeyle karşılaşırım umuduyla kafamı kaldırdım.

BİN DÜŞMANLI PRENSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin