•Sakura•

1.2K 85 441
                                    


"Sen acı ve ilacısın."

Öncelikle merhaba,
Açıkçası uzun zamandır yazmıyordum çünkü kitabın sevilmediğini ve okunmayacağını düşünüyordum. Tabi şifreyi unutmam da çabası... Her neyse geri geldim ve yazmaya devam etmeye karar verdim. :)

Bu arada üniversiteyi kazandım. Yey 🎉

Buraya yazmıyorken başka kitap konuları aklıma geldi. Hepsinin ilk bölümlerini yayımlamaya karar verdim, lütfen onlara da bakarsanız çok mutlu olurum. 🙏🏻 💞

VE KİTAPLA İLGİLİ BİR ŞEYİ DEĞİŞTİRMEYE KARAR VERDİM.
Şöyle ki Efkan, Atlas ve Bars dışında diğerlerin hepsi Lise 3'tü fakat onları son sınıf yapmaya karar verdim. Eski bölümlerden düzelteceğim. 🧡 Çok önemli olmasa da belirtmek istedim.

2 Yıl Önce

Sanırım yılın en sevdiğim ikinci zamanı bahar aylarıydı. İçlerinde biraz güzellik ve çokça üzgün hisler barındıran bir mevsimdi. Nedense hem üzüntülerimi hem de sevinçlerimi hatırlatıyordu. Bu ikisinin tam ortasında olmak çoğu zaman çocukluğunun son zamanlarını hatırlamak gibiydi. O arkadaşlarınla belli belirsiz yürüdüğün sokaklar ve hissettiğin küçük özgürlüğü anımsamaktan başka bir şey değildi. Bazen rüzgar estiğinde bir parktan geçince de aynı şeyi hissedebilirdin.

Bazıları der ki, 'Bahar ayları hatırlatmak için vardır. Unutmak zorunda olduğun insanları ve özellikle zamanda durup bizimle gelememiş anıları.'

İşte böyle bir havaydı.

Elisa telefonda Arya'ya bana gösterdiği komik gifi gösterdikten saniyeler sonra parkı Arya ve Elisa'nın gülüşmeleri doldurdu. Elisa sanki ikinci defa görmemiş gibi Arya'yla birlikte güldüklerinde kafamı iki yana salladım. Ben de kendi kendime güldüm çünkü gösterdiği şeye daha önce yaklaşık iki dakika boyunca gülmüştüm. Aşırı saçma olsa da güldürmüştü.

"Derin nerede kaldı?" diye sordu Elisa, açık kahverengi saçlarını arkasına doğru atıp, telefonunu kapatıp tahta masanın üstüne koyarken. Kahverengi gözleri etrafında doşandıktan sonra beni buldu.

Ona bakıp, 'Ne?' dervesine kafamı salladım ve, "Gelir birazdan." diyerek kestirip attım. Bu arada omuzumu da önüme düşürmüştüm. "Yani öyle dedi." diye ekledim topu benden sektirip, Derin'e geri atarken.

Arya yanaklarını havayla doldurup şişirdi. Gözümü ona diktiğimde, ellerini kahverengi saçlarına daldırıp arkaya doğru attı ve siyaha çalan o zeytin gözlerini bir bende bir Elisa'da götürüp getirdi. "Şey... sizce bir şeyler mi yapıyor?" diye sordu Arya belli belirsiz bir imayla. O dik dik bize bakan gözleri bir bende bir Elisa'da gidip gelmeye devam etti. Aşırı ciddiyete açık olmadığım biri olduğum için küçük bir şekilde güldüm. "Ne gülüyorsun? Bir şey mi biliyorsun?" diye sordu hemen bakışları bir anlık daha da ciddileşirken.

Gülmemi kesip göz devirdim ve burnumdan nefesimi verdim. "Ay ne bileceğim ya ben!" dedim duruşumu düzeltirken. Etrafımda baharın gelişiyle yeni yeni yeşermiş ağaçlara baktım. "Hem ne karıştırabilir? Sadece şu aralar kafasında proje ödevleri falan var." dediğimde Elisa tek kaşını kaldırıp bana baktı.

"Ay siz de!" dedim şiddetle. "Allah aşkına hayatımızda mıç mıç lise aşklarınız ve ödevlerden başka ne var? Hiçbir şey. Bir grup ergeniz işte." dedim bana bakarlarken.

"Bir kere benim Atakan'la ilişkim mıç mıç değil." dedi Elisa sahte gülüşünü bana atarken. "Hatırlatayım dedim." dediğinde ben de gözlerimi kısıp gülümsedim ve yavaşça kafamı yukarı aşağı salladım.

"Evet, aynen öyle." dedim inanırmışçasına. Daha geçen birbirlerine saçma sapan kur yapıyorlardı ve bunu izlemek zorunda kalmıştım. "Neyse siz markete gidip bir şeyler alın ben de Derin'i alıp geleyim olur mu? Bekle bekle sıkıldım çünkü." dedim ayağa kalkarken.

BİN DÜŞMANLI PRENSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin