33. Bölüm(final bölümü)

70 10 2
                                    

Keyifli okumalar✌

33. Bölüm:

Peri'nin ağzından;

4 yıl sonra....

Merhaba, ben Peri Kocadağ. 24 yaşında evli bir doktorum. İki kardeşim var. Aslı etrafına ün salmış evli bir avukat. Yıldız ise üniversite sınavına hazırlanıyor.

Annem hayatımızdan çıkalı bugün tam dört sene oldu. Ölüm nedenine ani kalp krizi dediler. Bana pek mantıklı gelmiyor. Bundan bir on sene önce annen hayatından böyle ani bir şekilde çıkacak deseler inanmazdım. Biz bir kere tek başımıza kalmıştık. Babam, halam, babannem, anneannem yokken biz tek başımıza kalmıştık.

Bize demişti ki; " biz bu hayatta tek başımızayız, bizim birbirimizden başka kimsemiz yok. Bu yüzden okuyacaksınız." demişti. Okudukta, pes etmedik. Bu süreçte yanımızda hep Yağız,Burak ve Bulut vardı.

O partiye bir çok isim takıldı. Teşekkür partisi, Kurtuluş partisi, Evlenme partisi bile. Aslında o partinin adı Elveda partisi ne biliyim, tek kalma partisi falan.

Annem o gün hastane de hayatını kaybetti. Öyle aniden, bir elveda etmeden. Son kalan parasıyla Aslı'ya elbise almıştı. Odasında da yarım kalan bir elbise daha vardı. Kimse sipariş etmemiş. İleride ben mezun olduğumda bana verecekmiş. Ben o elbiseyi tamamladım. Mezuniyetimde annemin hep yanımda olduğunu hissettim. Aslı mavi elbiseyi nişan töreninde giyindi.

Ölümünden sonra eve girmek çok zor oldu. Özellikle çiçekli berjeline bakmak.  Sanki orada,ama daha dün oradaydı. Yaptığı pişilerin tamamı bitmemiş mutfağa konmuştu. Biliyor musunuz? Pişi annem korkuyordu.

Yıldız için çok zor olmuştu. Aramızda en küçük oydu. Bir kaç kere intihar girişimleri oldu fakat biz hep yanındaydık.

Sanki yolun sonuna gelmiştik. Her şey bitti derken tepetaklak olmuştu hayatımız. Bir gün evin bahçesinde çimenlere uzanmış yıldızları seyrediyorduk. Bir kuyruklu yıldız kaydı. Aslında o bir kutup yıldızıydı. Hayat'ın kutup yıldızı. O bizi görüyordu. Bizim okumamızı isterdi, devam etmemizi.

O günden sonra Aslı ile dondurduğumuz okulumuza yeniden döndük. Bizim evin bahçesinde çifte düğün yapmıştık. Hayata yeniden başlamaya çalışıyorduk. Ben çok zor zamanlardan geçiyordum. Tam pes etmiş başarısız olduğumu düşünmüşken o geldi. Kutup yıldızım. Ben hamileydim. Bu beni o karanlık odada boş boş yatarken çocuğumla konuşup güçlenmemi sağlayan tek şeydi.

Haftada iki kez yaptığım şeyi yapmaya gidecektim. bizim eve annemin sardunyalarını sulamaya.

-Yağız ben çıkıyorum.

-Sardunyaları sulamaya mı?

-Evet.

-Aslı ve Yıldız da aşağıdalar.

Artık rutin bir hayatım vardı. Haftada iki kez sabah saat beşte ssrdunyaları kardeşlerimle suladıktan sonra işe giderdim.

Aslı'nın siyah spor arabasına bindim. Ben annemin en sevdiği şey olan çiçekli elbise giyinmiştim. 4 senedir olduğu gibi. Güzel bir bahar sabahıydı. Bizim mahalleye girdiğimizde mahalle biz kokuyordu. Sardunyaların her birini  yeterli miktarda suladık. Daha sonra eve girdik. Her zaman olduğu gibi evi çiçek kokulu deterjan ile sildik.

-Abla annemin odasını bu sefer kim giriyor.

-Ben girerim.

Onun odasını silmek bize bir hayli zor geliyordu. Bu yaptığımız deli saçması geliyordu kulağa. Mahalleli Hayat öldükten sonra kafayı yediler diye söz ederdi bizden. Ama biz anıları temiz, ilk günki gibi tutuyorduk. Anılar rutubet kokuları altında ezilmemeliydi. Adımlarımı dikkatli attım, anıları incitmemek için. Tam berjelin karşısında durdum.

Biz tam karşıdaydık. Annem berjelde oturuyor. Biz aşağıya çömelmiş ona sarılıyorduk. Kahkahalar evi inletiyordu. Kol canavarı yapıyorduk. Kahvelerimiz yanımızda.

Gözlerimi iki kere kapatıp açtım. Gittiler, gittik. Hemen sağda ki oda annemin odasıydı. Kapıyı açtığım anda çiçek kokuları odayı sardı. Kova ve bezi odaya bıraktım. Elime  dördümüzün olduğu çerçeveyi aldım. Kulağıma aniden annemin sesi ilişti. "Kızım" diyordu. Aniden çerçeveyi elimden bıraktım ve paramparça oldu. Hemen toplamak için aşağı eğildim.

Çerçevenin içinden bir mektup çıkmıştı.

"Kızlarıma..."

Okumaya başladım.

" Sabah sardunyalarımı suluyordum. Kalbimde bir acı hissettim,biraz farklıydı. Canım Peri'm, sen ve kız kardeşlerin burada değildi. Doktor Ahmet beye gittim. Bilmediğim acayip makinelere soktu beni. Tahliller yaptı. Sonuçları öğrenmek için odasına girdiğimde gözleri gözlerime acı ve korku ile bakıyordu. Sormaya korktum. Ben sormadan o hemen söze girdi. Çok derim nefes alıp veriyordu. "Hayat hanım şöyle söyleyeyim, geç kalmışız. Kalbiniz ilaç almaya, heyecana, strese ve üzüntüye gelemez,hoş gelse de 6 ay kadar."
Yutkundum , bir şey diyemedim.

Çıktım eve geldim. Bir çay içtim. İçerken camdan sardunyalarıma, güllerime baktım ve dedim ki; Sus ve bir şey deme canlarına. Galiba veda vakti geldi. Kalbim bugünlerde bana öyle diyor. Şuan bu mektubu sizden gizli yazıyorum ama biliyorum ki elbet bu mektubu bulacaksınız.

Önce sana sesleniyorum hayatımın perisi, doğduğun andan itibaren aynı ismin gibi benim hayatının perisi oldun. Senin sihrinle ne zorlukları atlattım, ne acılara güldüm, ne düşmelere ayağa kalktım ve ne umutları yitirdiğimde sen o ışıl ışıl gözlerinlebana umut oldun. Benim canım Peri'm, büyüdün doktor oldun. Aşık oldun. Eminim çokta güzel bir gelin olacaksın. Kardeşlerin sana emanet. Hatıralarım acılarım, senin hazinen olsun. Onlara sen sahip çık. Ne acıları mı ne de beni unutma.

Aslı'm, can özüm. Seni çok seviyorum. Duyuyorum, "Benden nasıl saklarsın dağları deler yine seni iyileştirirdim." dediğini ama Yoruldum aykuzum. Derin bir uykuya geçme zamanım geldi. Biraz dinleneyim. Senin o asi tavrın, kimseye boyun eğmez halinin sebebi, küçükken yapayalnız ve aç kaldığın günlerdi. Küçüklüğünden beri her aç kaldığımızda bakkal Emin'in bize ekmek vermediğinde eve gelip hırsından ağladığının gecesinde,avuçlarını sıktığında bende yavaşça gelir avuçlarını ovardım. Şimdi yalnızsın diyeceğim, hayır değilsin. O karşı çıktığım Burak'ın gözlerinde o aşkı sevgiyi gördüm. O eminim her gece avuçlarını ovar. Çok mutlu olun. Hoşçakal.

Yıldız'ım canımın yarısı, benim gönlümün gecesinin parlayan yıldızı. Sen öyle kırılgan, öyle narin  öyle kalbi güzel ve bir o kadar da güçlü bir kızsın ki;  o öldürür denilen hastalığı yendin. Seninle gurur duyuyorum. Bir gün ablaların yanılsa, yanlış yapsa senin yüksek sesle "Dur" diyeceğini biliyorum. Çünkü sen öyle dürüst bir kızsın. Acılarımızın çoğunda sen küçüktün çok çekmedim derdim ama gece yağmur yağdığında ben ablanlarınla konuştuğum da arkanı döner boncuk boncuk göz yaşı dökerdin. Acıyı o güzel yüreğinde hissederdin. 
Bayramlarda babalar gününde cok üzülür, babasızlığın yokluğunu hissederdin. Yine de bir şey demez kendini uykuya verirdin. Canım Peri'm anlarda seni lunaparka götürür, atlı karıncaya akşama kadar bindirirdi. Şimdi büyüdün, senin gibi kalbi güzel birini buldun kızım. Bulut'a sahip çık. Birbirinize sahip çıkın. Mutlu olun bana da üzülmeyin. Ben bu hayatta çok şey başardım. Sizin gibi üç harika evlat yetiştirdim.

Unutmayın siz Hayat'ın kutup yıldızlarısınız. Elveda...





Merhaba değerli okurlarım. İlk önce buraya kadar geldiğimiz için size minmnettarım.  Buraya son kez final bölümü hakkında ki görüşlerinizi yazın. Hatta "bence şöyle bitmeliydi" diyorsanız, yoruma yazarak belirtebilirsiniz. Sizi seviyorum.

Hayat'ın kutup yıldızları (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin