8. BÖLÜM(HASTALIK)

25.2K 623 57
                                    

⭐ Yeni bölümle karşınızdayım. Umarım severek okuyacağınız bölüm olur.

⭐Oy verip yorum yapmayı unutmayın.

⭐ Bu bölümü hep bana destek olan zeliscikkkk itaf etmek istiyorum😊

Amcası ve yengesini annem ile derdi neydi. Annemi o kadar iyi tanırdım ki. Annem o kadar iyi yürekli bir insandı ki karıncanın canını bile incitmezdi. Benim annemin bunlara ne yapabilirdi ki ya da babam. Babamı tanımasam da annemin ağzından babam hakkın da bu yaşıma kadar kötü tek bir söz bile duymamıştım. Beni en çok üzen şey de bilmediğim nedenlerden dolayı bedel ödemek zorun da kalmaktı. Bu böyle devam edemezdi bir şeyler yapmalıydım. Sıraç'tan tüm gerçekleri öğrenmen gerekiyordu bu bilinmezlikle ömrümün sonuna kadar yaşayamazdım. Sonucu ne olursa olsun gerçekleri Sıraç'tan öğrenecektim. Kararlı bir yürüyüşle çalışma odasına doğru tam adımı mı atmıştım ki sert bir bedene çarparak yere kapaklanmıştım. Kim olduğunu anlamak için yüzüne bakmama gerek yoktu burnuma dolan ferah odun kokusunun kime ait olduğunu çok iyi biliyordum.

Kafamı kaldırdım gözüm Sıraç'ın koyu kahvelerine değer değmez tüm cesaretim vücudumdan çekilmişti. Ben neden bu adamla göz göze geldiğim an verdiğim bütün kararları unutuyordum. İçin de olduğum duygular son zamanlar da beni korkutmaya başlamıştı. Sıraç'ı görümce büründüğüm bu kişilik bana çok tersti ben annemin kızıydım bir insanın karşısın da bu kadar aciz durmamalıydım.

- Önüne baksana sen ne kadar da sakar birisin.

- Be..n ş..ey

- Tamam tamam yine saçmalamaya başladın hadi fazla dolanma ortalıkta odana git.

Tamam anlamın da kafamı sallayarak Sıraç'ın arkasından baka kaldım. Oysa ki ben ona hesap soracaktım. Her zaman ki gibi karşısın da sadece kekeledim. Onunla karşı karşıya gelince dilim tutuluyordu da konuşamıyordum. Başım da ki dertler yetmiyor gibi bir de içim de ki anlamlandıramadığım duyguyla uğraşmak istemiyordum. Yol yorgunluğundan olsa gerek iyice saçmalamaya başlamıştım. Odaya gidip biraz uyumak saçma bir yere giden düşüncelerimden uzaklaşmamı sağlardı. Odaya gittiğim de yine sim siyah bir odayla karşılaştım bu durumu artık garipsemiyordum alışmıştım. Kendime açıklamak zor da olsa, ne kadar da inkar etsem de ben onun karanlık dünyasına alışmaya başlamıştım.

Alışkanlıklar anahtarı kaybolmuş kelepçedir.

Ben ona ve onun karanlık dünyasına alışıp, bileklerime kelepçe takıp özgürlüğüm yok olmasını istemiyordum. En iyisi bu olanlardan biraz uzaklaşıp uyumaktı. Uyuyup uyanınca her şeyin bir rüyadan ibaret olmasını dileyerek gözlerini kapadı.

Yavaşça gözlerimi açtığım da odanın içi karanlıktı. Demek ki akşam olmuştu yataktan kalkmak için doğrulmuştum ki yanım da Sıraç yatıyordu. Yüzüne baktığım da o kadar masum uyuyordu ki sanki bir bebek gibi. İntikam ve hırs dolu koyu kahveleri kapalıyken bam başka bir adamdı sanki. Sıraç'ı dalmış izlerken yeni yeni algılamaya başlamıştım aynı yatakta yatıyorduk. Nasıl yanım da yatardı. Tam Sıraç'ı uyandırmak için dürttecektim ki uyku arasın da sayıklamaya başladı. Söylediklerini tam anlamasam da amca ve yenge dediğinden emindim. Soğuk soğuk terlemeye başladığım da korkmuştum tam yataktan kalkarken elim koluna çarptığın da kolu çok sıcaktı. Panikle elimi alnına koyduğum da alını çok sıcaktı . Ateşi vardı ateşini düşürmek için ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Sıraç'ı yanlız bırakmak istemesem de aşağı inip hastalığını haber vermem gerekiyordu. Hızlıca odanın kapısını açtım uzun merdivenleri seri bir şekilde inip avluya çıktım. Avluya çıktığım da ortalıkta kimse yoktu tm kapıda ki korumalara doğru gidecekken sedir de tek başın da oturan Sıraç'ın yengesini gördüm. Kapı önün de yaşananlardan sonra Sıraç'ın yengesini görmek istemesem de gözlerimin önüne Sıraç'ın hasta hali gelince ayaklarım bilinçsizle beni yengenin yanına götürdü. Beni karşısın da gören kadın affallasa da hemen eski haline geldi.

- Ne var ne bakıyorsun. Sana demedim mi gözüme gözükme diye, sen de aynı annen gibisin ne laftan ne de sözden anlıyorsun.

- Sıraç oda da hasta bir şekil de yatıyor ne yapmam gerektiğini bilmediğim için babaanneyi arıyordum babaanne ortalıkta olmayınca size geldim.

- Banane ne yaparsan yapın küçükken baktığım yetti bundan sonra sen bak.

- Ama ben...

Cümlemi tamamlamama izin vermeden hemen ayağa kalktı ve bağırmaya başladı.

- Ne oldu benim oğluma nasıl hadtalanır hemen doktar çağralım.

Ne olmuştu da demin umursamadığı birine umursuyormuş gibi davranıyordu. Arkamdan geln şiveli sesi duyunca neden böyle davrandığını anlamıştım.

- Hasta mı olmuş benim torunum.

O kadar tehlikeli bir insandı ki babaannenin geldiğini görünce merhametli yenge oluyordu. Tek dileğim ben Mardin'den gidene kadar babaannenin bizimle yaşamasıydı yoksa yenge bana çok çektirir di. Ne kadar fena biri olduğunu bir kez daha anlamıştım. Babaanneye dönerek konuşmuştum.

- Şey efedim.

- Ne efendisi kızım bana babaanne de. Hele ne oldu benim kara kuzuma anlat.

- Babaanne Sıraç'ın çok fazla ateşi var.

Hasta olduğunu diuyunca panikle odaya doğru yürüdü arkasında da biz odaya doğru yürümüştük.

- Gelin doktarı ara da gelsin kuzumun ateşi çok fazla gel kızım biz de en azından çarşafı üzerinden çekipte gömleğini çıkarlım da ferahlasın kuzum.

Tamam anlamın da kafamı salladım. Babaanneyle birlikte Sıraç'ın gömleğini zorlansakta çıkarmıştık. Biraz zaman geçtikten sonra doktor gelmişti bir iğne yaptıktan sonra abartılacak bir şeyin olmadığını sadece üşüttüğünü söyledi ve uyandıktan sonra içmesi için bir hap bırakarak gitti. Babaanne bana dönerek konuştu.

- Kızım sen Sıraç'ın başın da bekle de ben odama gidiyorum. Senin de betin benzin attı kuzum korkma doktor dedi ya iyi olacak bir şey olursa benim odam sizin odanın karşısın da ki oda gelirsin yanıma.

Tamam anlamın da kafamı sallamıştım babaanne de odadan çıkmıştı. Yatağa Sıraç'ın yanına oturdum ilk defa onu bu kadar güçsüz halde görüyordum. Benim yüzümden hasta olmuştu o güm mezarlıkta ıslanmıştık kuru ceketini bana verince kendi üşümüştü. Elimi alnına uzattığım da ateşinin düştüğünü fark etmiştim. Sanırım iğne işe yaramıştı. Ne kadar zaman geçti bilmiyordum ama Sıraç gözlerini yavaş yavaş açıyordu. Gözlerini açtı önce odayı inceledi sonra gözleri beni bulunca şaskınca bana baktın. Halsizliği bakışlarından belliydi çok masum bakıyordu. Konuşacak bile hali olmadığı düşünerek o sormadam ben anlatmaya başladım.

- Fazla ateşin çıktığı için doktor çagırdık. Doktar da iğne yaptı bu gün hiç yataktan çıkmayıp dinlenmeliymişsin yarına bir şeyin kalmazmış. Hem sen bekle bura da ben babaanneye haber vereyim.

Babaanneye haber vermek için ayağa kalkmıştım ki Sıraç kolumdan tuttu ve kalkmama izin vermedi beni yanına çekti ve hiç bir şey yapmadan öylece birbirimizin gözlerimizin içine baktık. Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama uzun zamandır sormak istediğim şeyler vardı. Yumşak bakışları bana verdiği cesaretiyle birlikte sorumu sordum.

- Bütün olanları bana açıklıcak mısın. Bütün bu bilinmezliklerden çok sıkıldım. Neden amcan ve yengen benden nefret ediyor. Ya da babaannenin bir şeylerden haberi yok mu.

- Babaannemin akıl sağlığı iyi değil onun için babaannemi bu olaylardan uzak tutuyoruz. Bazen gerçekleri bilmemek gerçekleri bilmekten çok daha iyidir çünkü öğreneceğin gerçekler seni yıkabilir. Onun için gerçekleri bilmelisin. Ben biliyorum ve bu gerçekler beni bile derinden etkiliyorsa sen bilme küçüğüm.

Bırak hakikat incitsin beni, yalanlarla avunacağıma.

⭐ Bölüm hakkında yorumlarınızı bekliyorum.

⭐ Hastalık Sıraç'ı anlayışlı mı yaptı.

⭐Sizce buyük sır ne?

⭐ Oy verip yorum yapmayı unutmayın.

⭐ Hatam varsa affola.

LAYLA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin