10.BÖLÜM(İTİRAFLAR)

21.5K 560 24
                                    

⭐Yeni bölümle karşınızdayım umarım severek okuduğunuz bir bölüm olur.

⭐ Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Düşünmekten usanmış bir halde pencerenin kenarından uzaklaştım. Banyo olarak tahmin ettiğim kapıyı açarak içeri girdim. Tahminlerim de yanılmamıştım.Tuvalet ihtiyacımı karşıladıktan sonra  lavabo da yüzümü yıkadım havluya uzanacakken aynada ki görüntümü gördüm. Gözlerime odaklandım. Uykusuzluktan gözlerim kıp kırmızıydı yüzüm o kadar soluktu ki neredeyse beyaz havluyla aynı tondaydı. O kadar bitik durumdaydım ki en son annemin cenazesin de bu hale gelmiştim. Çok sağlıksız görünüyordum, küçüklükten beri hassas bir bünyem vardı çok çabuk hasta olurdum. Hastalandığım zaman hastalığı kolay kolay atlatamazdım. Bu yaşım da bile hasta olduğum da  annem bana bebek gibi ilgilenirdi. Benimle ilgilenecek.

Hep dimdik ayakta durmak zorundaydım. Çünkü; düşersem beni tutabilecek kimsem yok.

Bir annem de olmadığı için kendime dikkat etmeliydim. Sahi ya ben dünden beri hiçbir şey yememiştim. Uzun süre açlığa dayanamayan iştahlı biriyken son yaşanan olaylar bütün iştahımı kesmişti. Hemen odaya dönüp babaannenin gönderdiği kahvaltıyı güzelce yemeliydim. Artık tek başıma kalmış biri olarak sapa sağlam ayakta durmalıydım.

Herkes dağılmamı normal karşılayacakken ayakta durmak... İşte gerçek güç budur.

Hayatta tek başına tutunmuş mücadelesinden hiçbir zaman vazgeçmemiş bir kadının kızıydım. Bu kadar çabuk pes edemezdim. Güçlü durmalıydım ve güçlü duracağım da.

Güçlü insanlar her şeyde kazanan değil, düştüklerinde kalka bilenlerdir...

Düştüğüm gibi de kalkacağım hem daha babama sormam gereken hesaplarım vardı. Bunca yılım ve aynı zaman da başıma gelen olaylar için bana hesap verecek. Neredesin baba gelmeyip ve beni bulmadığın her zaman da hesapların daha da  birikiyor gel artık bu hesaplarımızı kapatalım.

Babama çok sinirli de olsam yıllardır içim de biriktirdiğim baba sevgisi kızgınlığımın önüne geçiyordu. Bir insan birini hem özleyip hem de nefret etmesi ne kadar kötü bir şeymiş. Hayatta birçok duyguyu bir arada yaşamayı seven bana bile bu iki duygu bir ara da çok fazlaydı ve aynı zaman da çok yıpratıcıydı.

Odaya geldiğim pencere kenarında ki koltuğun üzerine bırakılmış tepsiyi gördüm. Banyo da düşüncelerime o kadar çok dalmıştım ki odaya gelip tepsinin bırakılmasını duymamıştım. Hemen pencere kenarı da ki koltuktaki tepsiyi kucağıma alıp koltuğa oturmuştum ki. Uyku mahmurluyla alay dolu bir ses duydum.

- Ah karıcığım tek başına  kahvaltı yapmak çok yanlış karı ve kocalar birlikte kahvaltı yaparlar.

Kafamı kaldırıp yatağa baktığım da çoktan uyanmış olduğunu gördüm. Gözlerimiz kesiştiğinde dün söylemiş olduğu itiraflar aklıma gelmişti hiçbir şey çaktırmadan gözlerimi ondan çektim ve tepsiyle birlikte yatağa doğru yürüdüm yataktan biraz  kayıp açtığı yere tepsimi yerleştirdim. Doktorun dediği gibi sabah olunca iyileşmişti. Eskisi kadar olmasa da düne göre gayet sağlıklı görünüyordu. Ona fazla baktığımı hissettim ve bakışlarımı tepsiye indirdim.

Birbirimizle göz teması kurmadan  kahvaltımızı yaptık. Kahvaltı bittikten sonra  tepsiyi götürmek için ayağa kalkmıştım ki kolumdan tutarak kalkmama izin vermedi. Bu da iyi alışmıştı elimden tutup durmaya. Tam içimde ki hislerimi dışarıya dökecekken o benden önce davranarak konuşmaya başladı.

- Dur kalma tepsiyi şurada ki sehpanın üzerine koyup gel önce dün neler oldu onu konuşacağız konuştuktan sonra tepsiyi götürürsün. Anlat bakalım küçük dün neler oldu. Ben bir şey hatırlamıyorum sana dün neler anlattım söyle bakalım.

Duyduklarımı belli etmemeye çalışarak sakin bir ses tonuyla konuşmaya başladım.

- Dün ben odaya gelip uyumuştum, uyandığım zaman sen yanım da uyuyordun ateşin olduğunu fark eder etmez hemen aşağıya inip babaanneye haber verdim. Babaanne doktor çağırdı doktor geldi sana iğne yaptı ve sen de bu vakte kadar uyudum.

Söylediklerimin doğruluğuna inanmamış gibi bana bakarak konuştu.

- Emin misin sen bu vakte kadar uyudum değil mi uyku arasında bir şeyler sayıklamadım değil mi.

Çok paniklemiştim olanları anlamaması için sakin olup cevap vermem gerekiyordu. Gözlerimin içine bakarken yalan söylemek çok zordu. ona fark ettirmeden derin bir nefes alıp. Konuşmaya başladım.

- Hiç uyanmadın ki yoksa bana söylemek istediğin bir şeyler var.

- Sana bir şey söylemek mi bunu da nereden çıkardın.Bilmen gereken bir şey olsa dolandırmadan açık açık söylerim.

Galiba benim bir şeyler bilmediğime inanmıştı. Asıl inanmasını sağlayan benim çok iyi bir yalancı olmam değildi kendinin böyle bir hata yapıp bana hiç bir şey anlatmayacağını sanması sayesin de bana kolayca inanmıştı. Şimdi bildikleri mi anlatıp yüzün de oluşan bilecek ifa de gözüm de canlanınca kendi kendime sırıtmaya başlamıştım. Bana en delimisin bakışı atsa da onu umursamadan yatağın üstün de ki tepsiyi alarak odadan çıktım. Zamanı geldiğin de bildiklerimi tek tek yüzüne vuracaktım ama şuan bildikleri mi söyleyip hayatımı tehlikeye atamazdım. Hem daha dün kendime söz vermiştim güçlü olacaktım. 

Merdivenlerden yavaş yavaş inip daha önce görmüş olduğum avlu da buluna mutfağa giderek tepsiyi bıraktım. Tekrar avluya çıktığım da tek başına oyun oynayan oğlan çocuğunu gördüm ve yanına gittim. Onu korkutmadan yavaşça eğildim ve yanına oturdum. Elinde ki kırmızı arabayı sürmeye  kadar  dalmıştı ki benim yanına oturduğumu bile fark etmemişti. Yavaşça seslendim.

- Merhaba canım ben de seninle oyun oynaya bilir miyim.

- Hem sen oyun oynamak için çok büyüksün ve sen kızsın ben kızlar hiç araba oyunu oynar mı. 

- Sen nereden çıkardın kızların araba oyunu oynamadığını.

- Bana küçük babaannem söyledi erkek adam kızlarla oyun oynamaz dedi.

- Biliyor musun babaannen çok yanılmış tabi ki de erkek ve kızlar birlikte oynar. Hem sen şuan okula gitmediğin için böyle düşünüyorsun. Okula gittiğin zaman göreceksin ki kızlar ve erkekler bir ara da gayet güzel bir şekil de oynayabildiklerini göreceksin. O kadar konuştuk ama tanışmadık benim adım Layla ya senin ki ne.

-Benim adım da Ahmet Buğra babaannem ve dedem bana Ahmet diyor ama sen bana Buğra de tamam mı.

Tamam anlamın da kafamı salladım ve elimi uzattım elimi güler yüzüyle sıktı.

- Tanıştığımıza memnun oldum Buğra bundan sonra arkadaşız istediğin zaman bana söyle birlikte oyun oynarız.

- Senin oyun oynamana amcan kızmasın.

- Neden kızacakmış ki kızmaz sen merak etme hadi şura da ki sarı arabanın da bana ver onu da ben süreyim.

Uzun süre oyun oynadıktan sonra Buğra diye seslenen bir kadın sesiyle Buğra ayağa kalktı ve beni kalmak için çekiştirdi ayağa kalktığım da  elimden tutarak yürümeye başladı. Galiba bu ailenin erkeklerin de koldan tutup çekmek genetikdi. Benden biraz kısa oldukça güzel bir kadını yanına götürdü.

- Anne bak seni güzel arkadaşımla tanıştırayım. İstediğim zaman benimle oynaya bileceğini söyledi.

- Oğlum saçmalama yengeni de rahat bırak. Dün yaşana olaylardan dolayı tanışamadık merhaba ben Yeliz bu evin geliniyim. 

- Ben de Layla aynen geç olsa da tanıştık. 

- Ben de bu yaramaza bakmak için gelmiştim seni gördüğüm de iyi oldu salon da seni bekliyorlar düğün hakkın da konuşacaklarmış.

- Ne düğün mü...

⭐ Laylacığımız çok şaşırdı. Evet doğru okudunuz diğer bölüm düğnümüz var hepinizi bekliyorum.

⭐ Oy verip yorum yapmayı unutmayın.

⭐ Hatam varsa affola😊






LAYLA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin