5| benim meleğim

2.6K 227 25
                                    

Ben de misafirler için ayrılmış ve neredeyse dolmuş olan bölüme geçip en köşedeki boş yere oturdum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ben de misafirler için ayrılmış ve neredeyse dolmuş olan bölüme geçip en köşedeki boş yere oturdum. Bir kaç iş adamı kılıklı adam ve yanlarında ise eşleri diye tahmin ettiğim bayanlarla gelmiş ve daha sonra kimse de kapıyı çalmamıştı. Bu gelenler Jong Hyun'un en yakınlarıydı büyük ihtimalle ve bu yüzden burada bulunuyorlardı. Çünkü Jong Hyun gibi bir adamın nikahına aslında yüzlerce insanın katılması beklenirdi.

Annemin yanına gelen ise hiç kimse yoktu ve bu beni biraz kötü hissettirse de bunu yok saymaya çalıştım. Ben önemli değildim fakat bunu annem de fark ettiğinde benden çok daha fazla üzüleceği kesindi. Kendini yapayalnız hissedecekti ve annem yapayalnızlıktan artık fazlaca yorulmuştu, bu yüzden tutunmuştu veya bu yüzden aşık olmuştu belki de Jong Hyun'a. Artık bir yoldaş olması için ona.

Derin bir nefes alıp düşen başımı kaldırdım. Alkış sesleri ve hafif bir müzik eşliğinde davetliler ayağa kalktığında ben de hemen ayağa kalkıp gömleğimi ve oturduğundan dolayı hafif kırışmış olan pantolonumu düzelttim. Ayak sesleri adım adım yaklaşırken nefesimi tutmuştum. Sabaha oranla fazla heyecanlıydım ve bu heyecanım elimin ayağımın birbirine dolaşmasına neden oluyordu. Kalbim göğüs kafesimde delice atarken derin bir nefes verdim. Herkes alkışlamaya başlamış ben ise hâlâ nefesimi düzene sokmaya çalışıyordum. Bunu farkettiğimde hızlıca ben de alkışlamaya başlamıştım.

Görüş alanımıza kolkola girmiş yüzlerindeki samimi gülümsemeleri ile annem ve Jong Hyun girdiğinde ellerim titremişti ve gözlerim dolmuştu. Annemin gözleri nikah masasına dogru ilerlerken beni arıyordu ve beni bulduğunda onun da gözlerinin dolmuş olduğunu gördüm. Gözleri benimkilerle buluştuğunda onu rahatlatmak istercesine kocaman gülümsedim ve o arada hâlâ alkışlamaya devam ediyordum.

Gülümsemem ile o da kocaman gülümsemiş derin bir nefes vermişti. Benim ona gülümsemem üzerindeki bütün stresi atmasını sağlamıştı. Beni ve hislerimi önemsiyordu ve bu onu mümkünmüş gibi daha da mükemmel kılıyordu.

Önceden benim uyumam için okumak zorunda kaldığı masallardaki prenseslere taş çıkartıyordu. Üzerindeki sade, bembeyaz gelinlik vücudunu sararken kısa saçları dağınık ama güzel bir şekilde topuz yapılmıştı. Yüzünde sade bir makyaj vardı fakat o kadar güzel görünüyordu ki tonlarca makyaj yapan o kızlara yaptıklarının tersini çıkarttırıyordu. Beyaz teniyle bütünleşmiş gelinlik ona o kadar çok yakışmıştı ki, gözlerimi ondan alamıyordum. Annem bir melek gibiydi, benim meleğim.

En sonunda masaya oturup iyice yerleştiğinde ben ve diğer davetliler de yerlerine oturmuştu. Daha sonra şahitler olarak tahmin ettiğim iki kişi de masaya oturur oturmaz kısık sesli müzik kesildi ve salonu tekrar adım sesleri kapladı.

Adım sesleri, salona yaklaşmakta olan nikah memuru ve hemen yanında ona eşlik eden Yoongi'ye aitti. Yoongi'nin yüzündeki mutsuzluk ve stres oldukça belli oluyordu. Teni normalden daha soluk duruyordu ve bu onun hayalet gibi görünmesine neden oluyordu. Teninin soğukluğunu buradan bile hissedebiliyordum ve bu içimin üşümesine neden olmuştu. Başı dimdikti fakat bunun için çok çaba sarfettiği belliydi. Zorlanıyordu.

Gözlerini salonda kısa bir süre gezdirip benim yanımdaki boşluğa farkedip hızlıca yanımdaki boşluğa yerleştiğinde, gözlerimi ondan çekip umursamazca arkama yaslandım. O da arkasına yaslandığında sağ dizini sallamaya başlamıştı ve şu an dişleriyle yanaklarını ısırdığına emindim.

Nikah memuru masaya yerleşmişti ve kısa bir selamlamadan sonra nikah kıyıldı. Annem ve Jong Hyun'un yüzlerindeki memnuniyet beni keyiflendirirken Yoongi'yi çileden çıkarıyor gibiydi ve bu artık sinir bozucu olmaya başlamıştı. Sonuçta sadece benim annem değil onun babası da mutluydu. Neden bu kadar düşmanca davranıyordu ki? Her ne kadar bu evliliğe karşı olsa da babası için biraz tolerans gösteremez miydi?

Annem ve Jong Hyun ayağa kalkıp birbirlerine kısa bir öpücük bıraktıklarında konuklar ve ben alkışlamaya başlamıştık. Fakat Yoongi nikahın başından beri yumruk yapıp deli gibi sıktığı sağ elini biraz daha sıkmış ve gözlerini sıkıca kapatmıştı.

En sonunda bütün konuklar tebriklerini bitirip evden ayrıldıklarında annem Jong Hyun'un yanından ayrılıp yanıma gelmişti. Heyecanı ve mutluluğu yüzünden belli oluyordu fakat içinde biraz da huzursuzluk vardı, bunu hissedebiliyordum ve bu huzursuzluğu kaldırmam gerekiyordu. Yoksa biliyordum bir şekilde içindeki o huzursuzluk büyüyecekti.

"Çok güzel olmuşsun anne."

Ellerini tutup hafifçe kaldırdım. Bir kez daha onu hayran bakışlarımla süzdüğümde annem utanmış ve başını öne eğmişti.

"Teşekkürler oğlum."

"Mutlu musun?" Elini omzuma koyup gözlerini gözlerime dikti. Sanki ona yalan söylersem hissedecek gibiydi.

Omzundaki elini iki elimle kavrayıp küçük bir öpücük bıraktım.

"Mutluyum. Ama..."

Şaşkın gözleri üzerimde gezerken yüzünde bir endişe oluşmuştu. Bir sorun olduğunu zannediyordu ve bu onu endişelendirmişti.

"Ama?"
Başını hafifçe yana yatırıp sormuştu.

"Sen mutlu musun?"
Annem sorduğum soruyla başını yere eğip derin bir nefes aldı. Tekrar gözlerini gözlerime diktiğimde onu dinliyordum.

"Ben çok mutluyum ama Yoongi..."
Anneme ciddi bir şekilde göz devirmiştim.

"Nasıl çıkıp gittiğini sen de gördün Jungkook."
O an aklıma annem ve Jong Hyun'un birbirlerini öpmelerinin birkaç dakika sonrasında konuklar annem ve Jong Hyun'u tebrik etmek için ayaklandığı ve o sırada Yoongi'nin büyük bir hışımla evden ayrıldığı gelmişti.

"Bu evde bir çocuk mutsuz bir şekilde yaşarken ben nasıl mutlu bir şekilde yaşayacağım?"

Annemin kollarından tutup dikkatini üzerime çektim.

"O da alışacak anne, lütfen artık biraz da kendini düşün."

Annem pek istekli olmasa da başını onaylarcasına sallayıp bu isteğimi kabul etmişti.

"Anneni hemen yanımdan çalmışsın, delikanlı. "

Omzumda büyük bir el hissettiğimde elin sahibini düşünmeme gerek kalmadan Jong Hyun neşeli sesiyle konuşmuştu.

Annem ve ben de onun neşeli sesine karşılık kocaman gülümsemiştik. Annem hemen Jong Hyun'un yanına geçmiş ve Jong Hyun da bunu bekliyormuş gibi hemen elini annemin beline yerleştirmişti.

"Annene ve sana çok iyi bakacağıma söz veriyorum Jungkook."

En sonunda duştan çıkmanın ve rahat kıyafetlerin verdiği rahatlama hissiyle kendimi yatağa atmıştım. Ellerimi başımın altına alıp gözlerimi tavana diktiğimde bugün olanlar bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçmeye başladı. Bunun üzerine hemen , gözlerimi sıkıca kapayıp beynimi boşaltmaya çalıştım. Bugün olanları tekrar tekrar yaşmam beni daha çok yoruyordu, daha fazla doza gerek yoktu. Bu aralar fazlaca yoruluyordum zaten.

Derin bir nefes verip komodinin üzerindeki telefonumu elime aldım. Saat on ikiyi geçmişti ve gözlerimden uyku akıyordu. Uyuşukça yatağın içine girip rahat bir konuma geldiğimde uykunun beni ele geçirmesini beklemeye koyuldum. Fakat bu, kapımı sertçe açıp beni yataktan sıçratan Yoongi yüzünden pek mümkün görünmüyordu.

Yoongi ortalığı karıştıracak gibi
Beğenip bana destek olabilirsin, love u


Taekook kitabım olan petrichor a da bakarsanız sevinirim.

FIGLIASTRO ℘ yoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin