"Taehyung'unu sikeyim!"
Yoongi, arabadan hızla çıkıp kapıyı son sürat kapattı. Jungkook, her en kadar ne olduğunu anlasa da bu kadar tepki verecek ne olduğunu düşünüyordu. Taehyung'u sevmiyor olması ve onunla gidecek olması onun için de iyi olmaz mı...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bugün yeni okulumun benim için ilk günüydü bu yüzden hızlıca işlerimi halledip dün kıyafet odama bırakılmış okul üniformamı üzerime geçirdim. Saçlarıma biraz şekil verip soğuktan ve bu aralar girdiğim fazla stresten dolayı çatlamaya başlayan dudağıma çilekli nemlendiricimi sürdüm. Nemlendiriciyi dudağımda yayarken aklıma dün Jimin' in nemlendiriciler ile ilgili söyledikleri gülümsemeye neden olmuştu.
"Hadi ama, favorim şeftali ama çilekli de fazla güzel. Bir ara sende tatmalısın Jungkook."
İşlerini halledip salona indiğinde annesi ortalarda görünmüyordu. Jong Hyun işe zaten kahvaltıdan sonra ben odama çıkarken ayrılmıştı evden. Bu yüzden boş salonda bir kaç saniye göz gezdirdikten sonra omuz silkip bahçeye çıktım. Bu gün okula ilk kez gidecektim ve nerede olduğunu bırakın ismini bile bilmiyordum ve bu nedenle etrafta göz gezdirdim.
Etrafta beni bırakabilecek bir şoför araken çalan korna dikkatimi o yöne vermeme neden olmuştu. Yoongi, biraz ileride dünkü chevroletinin camından bana bakıyordu. Ben de ona bakmaya başlayıp anlamsız bakışlarımı üzerinde gezdirdiğimde Yoongi, bu defa bir korna daha çalmış ve eli ile gelmemi işaret etmişti.
Her ne kadar Yoongi'den dünden sonra daha da nefret etsem de bunu şu an pek de umursamıyordum.
Arabanın yanına vardığımda Yoongi gözlüğünün arkasından bana bakıyordu. Elimi cama dayayıp başımı arabaya hafifçe yaklaştırdım.
"Ne var Yoongi?" Yoongi, gözüklerinin altından bana bakmayı kesip önüne döndüğünde konuşmuştu.
"Bin arabaya. Okula beraber gideceğiz."
"Neden seninle birlikte geleyim?" Başımı hafifçe yatırıp kaşlarımı çattım. Yoongi ise tekrar bana dönmüştü ve derin bir nefes vermişti.
Yüzüne alaycı bir ifade yayılırken "Ben de meraklı değilim Jeon. Binmek istemiyorsan derdini babacığına anlatırsın." demişti, babacığına kelimesine vurgu yaparak.
Demek ki Jong Hyun, Yoongi'ye benimle gitmesi için talimat vermişti ve bu nedenle benim de onunla gitmem gerekiyordu. Sonuçta etrafta dolaşan korumalar, bahçıvan ve birkaç şoför Jong Hyun'a gayet iyi itebilecek adamalar gibi görünüyorlardı.
Arabaya yerleşip emniyet kemerimi taktığımda Yoongi de arabayı çalıştırıp evden uzaklaşmaya başlamıştı. Arabada başımı cama yaslayıp etrafı seyrederken Jimin ile tekrar görüşebileceğim için içimde bir mutluluk oluşuyordu ve bu dışarıya bakarak salakça gülümsememe neden oluyordu. Jimin'i çok sevmiştim ve eğlenceli ve samimi olması beni yanında rahat hissettiriyordu. Onunla arkadaş olmak ve onunla her şeyimi paylaşıp yakın iki dost olmak istiyordum.
Buralarda hiç arkadaşı yoktu ve evdeki Yoongi denen herif hiç eğlenceli bir tip değildi. Eğlenceyi bırakın kendine iyi davransa yeterdi şu aralar Jungkook'a ama Yoongi tam bir piç gibi davranıyordu ve dengesiz herifin de tekiydi. Yani anlayacağınız yalnızdım.
