10.Bölüm: "SEN BİR HİÇSİN!"

80 23 456
                                    

İyi okumlar. 💙

Yorumlarınızı bekliyorum, Parlak Yıldızlar.💙

🌼Korkaklığım, benim en büyük düşmanımdı...

Gece beni her şeyden saklayabilir miydi?

Işıkları kapatsam bu karanlık beni içine çeker miydi?

Kaybolmak istiyordum ama bu öyle bir kaybolmak olacaktı ki, geri döndüğümde her şey bir rüya olacaktı, her şey çok güzel olacaktı.
En önemlisi de babam yanımda olacaktı.

Korkuyordum ve bu korkuyu iliklerime kadar hissediyordum. Kaçmak istiyordum ama kaçamıyordum. Elim, ayağım bağlanmış gibiydi. Kime inanacağımı, kimin sözünün bana güven vereceğini bilmiyordum sadece inanmak istiyordum.

Çağkan, ona inanmış ve belki de güvenmiştim.

Belki mi?

Neden kendinden saklıyorsun, İzel? Bal gibide güvendin işte!

İç sesime karşılık sadece kaşlarımı çatarak karşılık vermiştim çünkü haklıydı, güvenmiştim.

Oflayarak yerimden hareketlendim ve etrafı gezmeye başladım. Meyra'nın beni tutup o yerden kaçırması sonucu eski, iki odalı küçük bir kulübeye gelmiştik.

Meyra benim güvenliğimden emin olduktan sonrada ortadan kaybolmuştu. Ah tabi, kesinlikle buradan ayrılmamam gerektiğini söyleyip sözümü aldıktan(!) sonra gitmişti.

Hayatımı onların ellerine teslim etmek sinirlerimi bozuyordu, her defasında onların beni yönetmesi kadar sinir bozucu bir durum yoktu.

Adımlarımı yavaş yavaş kaldığım odanın içinde gezdirdim. Duvarların her bir köşesinde anlayamadığım bir dilden yazılar yazıyordu. Bir tane çalışma masasına benzer olan küçük bir masa duvarın köşesine konulmuş, onun hemen karşısında ise bir adet yatak yer alıyordu.

Masanın üstünde yer alan kâğıtlar dikkatimi çekti ve oraya adımladım. Elime aldığım ilk kağıt parçasında yazılan yazıları kesinlikle anlayamadım, duvardaki yazılarla aynıydı.

Belki de cadıların ayrı bir konuşma dilidir...

Elimdeki kağıdı geri bıraktım ve adımlarımı bu sefer dış kapıya doğru ilerlettim.

Fakat benden önce biri kapıyı açtı. O anlık refleksle geri doğru bir kaç adım attım ve endişeli yüzümü kaldırıp gelen kişiye şaşkınlıkla baktım.

O son olaydan sonra Alaz'ı karşımda beklemiyordum.

Bu ne yüzsüzlüktü böyle?

"Ne o, dışarıya mı çıkacaktın?"

Tek kaşımı kaldırarak ona meydan okudum, artık ona karşı yumuşak falan olmak istemiyordum.

"Çıkacaksam, çıkarım! Bundan sana ne?"

Dudağının sağ köşesi yukarıya doğru kıvrıldı. Komik bir şey mi söylemiştim sanki?

"Demek öyle..." gözlerini kısarak gözlerime baktı. "Evet, seni bilerek oraya götürdüm ve yine bilerek Çağkan'ı yalnız bıraktım. Neden biliyor musun?"

Söylediklerini daha hazmedemeden bir yenisini daha ekledi.

"Çünkü ne baban, ne de annen umurumda!"

Gözlerimin dolduğunu hissettim. Belki de başından beri Alaz'ın tek bir amacı vardı, o da kendi ailesinin intikamıydı.

"Umurunda olsun veya olmasın, artık hiçbiri de benim umurumda değil."

KELEBEK ETKİSİ-(Yıldızın Hapsi)                           - Ara Verildi-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin