Önceki bölümdeki destekleriniz ve yorumlarınız için teşekkür ederim 😍🤭
Tony, sıranın her ilerleyişinde sonunu bilmediği bir yola yürüyordu. Çocukken birlikte oturdukları arkadaşı Pepper da onlarlaydı, annesiyle yan yana duruyordu. Tony, annesine eşlik etmesi için ondan yardım istemişti, Pepper yahudi olmadığı için sorun çıkmayacaktı.
"Sen kafayı yedin" demişti genç kadın Tony'nin isteğini sorgulanamayacak şekilde reddederken. Kendisinden onu geride bırakmasını nasıl istediğini bilmiyordu, Pepper onun direnmeden resmen intihara gitmesine karşıydı "Senin de buradan kaçman lazım"
Ancak Tony bunun akabininde bir çocuk gibi bütün sorunlarını ona anlatınca Pepper, Tony'nin üstündeki bu ağırlığın bir parçasını bile kaldırabilirse yaptığına değecek miydi düşünmeye başlamıştı. Oysa belki sadece birkaç saniye geçmişti ki Pepper başını tekrar iki yana salladı. "Annen kahrolacak, başka bir yol bulamaz mısın?"
Bu sefer başını iki yana sallayan Tony'di.
Şimdi ise annesi ve arkadaşına sıra geldiğinde Tony, doğru olanı yaptığına emin olmak istercesine ağabeyine bakıyordu. Annesi bu yaptığını muhtemelen hiç affetmeyecekti ve muhtemelen Tony'nin özür dilemeye hiç fırsatı olmayacaktı.
Stephen, Tony'nin sırtını okşayıp annesi ve Pepper'ın sorgudan sonra askerlerin yanından geçmelerini izlemişti. Maria geçince, yüzünde parlak bir gülümsemeyle ikisine döndü, kendisiyle gelmeyeceklerini bilmiyordu. Pepper yutkunarak arkadaşına bakıyordu, Tony'nin güzel günlerine dair hatıraları bu günlerde çok spontane yer ediyordu beyninde, eğer o günlere geri dönemiyorsa hatırlamanın ne anlamı vardı ki?
Tony yüzüne sahte gülümsemesini koyup, bu gülümsemeyi bozmadan küçük dudak hareketleriyle ağabeyine fısıldadı. "En son Arno üniversiteden mezun olurken böyle gülüyordu"
Stephen tuttuğu nefesi bırakıp asker kontrolüne ilerlemeden hemen önce bavulunu yerden alıp Tony'le beraber arkasını döndüğünde, genç olanın parmak eklemleri, kendi bavulunu sıkı sıkıya tutmaktan beyazlaşmıştı.
Maria bu karmaşanın içinde arkalarından bağırırken Stephen da bunun doğru olan karar olduğunu düşünmek istiyordu, boş kolunu kardeşinin omzuna sardı. Tony kaskatı kesilmişti ama bu dönemde yaşayabilecekleri en mutlu ayrılıktı onlar için. "Merak etme, sen evlenirken de aynı gülümsemesi olacak"
×
"Bir zamanlar bakanlarla aynı masada yemek yiyorduk" Tony bavulunu odada boş bulduğu tek köşeye bıraktığında, Stephen onun tam karşısında durmuştu. "Şimdi burada mı kalacağız? Adam mı öldürdük? Hırsızlık mı yaptık da cezası bu?" Tony tek kişilik odaya tıkılmış on bir kişiyi gösterdi.
Howard dünyadaki en iyi mühendislerdendi, o dönemde üniversite okuyarak mezun olan bir avuç insandan biriydi. Çok değil, sadece birkaç yıl öncesine kadar Tony'nin tek derdi Münih Teknik Üniversitesi'nde profesör olmak adına dirseklerini çürütmekken şimdi vücudundaki çürükleri iyileştirmekti.
"Sonsuza kadar böyle gitmeyecek Tony, bunun da illa ki bir sonu olacaktır. Zaten sinirlerin bozuk" annesini kast etmişti, ayrı kalmak hiç birine iyi gelmiyordu. Tuhaftır ki genelde daha duygusal olan ağabey, şimdi neredeyse histeri krizine girecek olan küçük kardeşi teselli ediyordu.
"Tabi ki gitmeyecek, nasıl biteceğini biliyoruz. Yani biliyoruz değil mi? Çünkü burada gerçekleri konuşabilen tek kişi olmak istemiyorum" Tony'nin sözleri üzerine odadaki diğer on bir kişiden birkaçı ikiliye bakmıştı. Tony'nin gözüne çocuğunu sakinleştirmeye çalışan bir anne de takılınca yüzünü ovdu genç adam."Şu halime bak, çocuk gibi mızmızlanıyorum"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Memoirs of Holocaust | Stony Au
FanfictionBaşlangıçta Tony, yıllardır davasını gururla yücelten bu Nazi askerine pek tehlikeli gözükmemişti. Oysa, bütün evi içten içe tüketip yıkılmasına yol açan tahtakuruları da oldukça zararsız görünürler. Anlıyorsunuz ya?