-Ateş!- Yetimhanede içeri giriyorum. -Dayan aslanım dayan!- Çok karanlık. Korkuyorum. Ama ben.. Ben korkmam ki. -Dayı oğlu aç gözlerini!- Anne! Kimse yok. Yanlızım..-Hadi oğlum aç gözlerini!- Yürüyorum. Korkuyorum ama kendimi ilerlemekte de alıkoyamıyorum.-Komutanım!- Sanki bir şey beni ona itiyor. -Ateeeş!- Bir kelebek. Kanatları da var. Rengarenk, ışıl ışıl.. -Acale edin!- Çok güzel. Anne? Anne bu sen misin? -Dayan oğlum Ateş!- Değil.. Annem değil ki. -Ateş Allah rızası için aç gözlerini Ateş!- Nereden geldi bu kelebek? -Aga dayan aga!- Yanına çağırıyor beni. Gidiyorum. Gözlerim kapamaşıyor parıltısından. Yaklaşıyorum. Sonra bir sima beliriyor hafızamın en dip köşelerinde.. -Yetişir miyiz komutanım?!- Nazlı.. Nazlı.. Nazlı.. Komutanımın kızı.. Kelebek.. Gülüyor.. Rengarenk.. Işıklar.. Karanlık.. Nazlı.. Nazlı.. Kelebek.. Güzel.. Çok güzel.. Kızı Komutanımın.. Nazlı.. Güzel çok.. Kelebek.. Karanlık.. Işık.. Nazlı..
🦋
Yaşanıyormuş nefessiz, ölüyorum ben Ateş'siz.. Dualarım dilsiz Allah' a. Yaşatmasın sensiz..!
Sevmiyordu Nazlı daha küçüklüğünden beri hastaneleri. Hastene koridorları sonsuz bekleyiş demekti onun için. Hastane kokusu, acının sembolik kokusu gibiydi. Öyle düşüyordu kendince. Şimdi boğazında ki yumrunun geçmesini, sevdiği adamın gözlerini açmasını bekliyordu bir yoğun bakım ünitesinin önünde..
Buraya ilk geldiğinde çok küçüktü Nazlı. Babası vurulduğunda gelmişti. Aynı böyle bir duvarın dibine çökmüş, dizlerini kendine çekmiş ağlıyordu. O zaman rahat rahat ağlayabiliyordu da şimdi yapamazdı ki.. Ağlasa ne diyecekti etrafındakilere? Ne hesap verecekti? Ateş onun neyiyidi ki onun için böylesine harap ediyordu kendini? En başından beri burada bulunmasını istememişti zaten babası ama dinler miydi hiç Nazlı? Haberi duyar duymaz soluğu burada almıştı.
Nazlıyla birlikte gelen Bahar da aklına gelen düşünce ile Yavuz'un yanına ilerledi. Elini koluna dostça koyarak yüzüne baktı. Yavuz ona döndüğünde ise konuşmaya başladı.
Bahar : Yavuz.. Bak biz buradayız zaten. Siz gidin dinlenin isterseniz hı? Zaten operasyondan döndünüz apar topar. Yorgunsunuz hepiniz.. Hadi hem bak daha üniformalarınızı bile çıkaramamışsınız?
Yavuz : Sağ ol Bahar düşündüğün için ama gerek yok.
Çaresizce yerine döndü Bahar. Asıl amacı onları buradan gönderip Nazlıyı yoğun bakıma, Ateş'in yanına sokmaktı. Onlar burada böyle dolanırken Nazlı değil içeri girmek camdan bile bakamıyordu sevdiğine..
Sen uyurken ben senin hiç bir şeyin bile değilim..
Bu cümle yankılanıyordu Nazlı' nın kulaklarında. Her duyduğunda içi titriyor, başı dönüyordu. Bir kitapta okumuştu. Aynı böyle yoğun bakımdaydı adam ve yine aynı böyle uzaktan izlemek zorundaydı kadın.. Çünkü ;
O uyurken, Nazlı onun hiç bir şeyi bile değildi..Akmamaları için direndiği gözyaşları ile girdiği savaşı kaybedeceğini anladığında hemen tuvaletlere koştu Nazlı. Kapıyı sertçe vurdu. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Olmazdı! Şimdi gidemezdi Ateş.. Nazlı ona bir kez bile sarılamamışken.. Olmazdı! Nazlı'nın hemen ardından Bahar girdi içeri. O halde görmüştü ya canından saydığı kardeşini. İçi parçalandı, yürekleri yandı.. O da çöktü Nazlı' nın yanına, o da ağladı Nazlı ile beraber.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
DELİBELALI ||Tamamlamdı||
FanfictionHayat bu, zor şeyler yaşanır.. Üzülünür, acı çekilir, yeri gelir hıçkıra hıçkıra ağlanır.. Ama yanında yüzünü güldürecek, acını dindirecek ve gözyaşlarını silecek insanlar varsa, bunların önemi yoktur. Onların hikayesi de tıpkı böyleydi. Çok acı çe...