MultiMedya : Aman aman acı yüzler,
kuruşun gibi izler..
Son bakıştaki o gözler kaldı
aklımızda..🍷🦋
İki gün olmuştu dile kolay.. Bahar normal odaya alınmıştı. Ancak Su ve Nazlı hala yoğun bakımdaydı.
Kolidarda ki kalabalık git gide artıyordu. Feyzullah'ın ailesi de haberi alır almaz gelmişlerdi.
Yavuz çoğu zaman Bahar'ın yanında olsa da kardeşlerini yalnız bırakmıyordu. Mücahit, Mansur ve Ali Haydar da gelmişti. Hatta eşi Fatma bile kucağında ki küçücük bebeği ile gelmişti. Ama değişen bir şey yoktu. Onların burada olması, kızların iyileşmesine yardımcı olmuyordu.
Güler yoğun bakımın hemen karşısında ki bekleme koltuklarında oturuyordu. Gözleri ağlamaktan kızarmıştı, artık ağlasa da yaş düşmüyordu gözlerinden.
Su'nun annesi de, ondan farksız değildi. İki kadın yanyana oturmuş, evlatlarının uyanmasını bekliyorlardı.
Erdem.. O koskoca Erdem Yarbay gitmiş, yerine çökmüş bir adam gelmişti sanki. Buna rağmen hala dik durmaya çalışıyordu. Hala eşini teselli etmeye çalışıyor, Ateş'in ayağa kalkması için ona destek olmaya çalışıyordu.
Sahi Ateş..? Ateş diye biri varmıydı? Tüm benliği, ruhu, kalbi, aklı, fikri karşısında ki camın ardında yatan sevdiğindeyken bedeni bir çöp torbasından farksız gibiydi.
İki gündür aynı yerde otuyor, konuşmuyor, yemiyor, içmiyor, uyumuyordu. Tek yaptığı boşluğu izlemekti. Oysa o, boşluğa bakarken bile Nazlı'yı görüyordu.
Nazlı'nın sesi, gülüşü, bakışı, sarılışı, öpüşü, cümleleri, çocuksu halleri, sinirli halleri, Ayazla oynarken ki sevimli halleri, Ateş'e bakarken ki aşık halleri.. Hepsi teker teker gözünün önünden geçiyordu Ateş'in. Sesi kulaklarında, görüntüsü gözlerinin önündeydi.."Ateş bak senin kafanı kırarım!"
Nazlı'nın kısık gözleri ile tehditkar bakışları geliyor Ateş'in aklına. Gülüyor. Gülüyor ama sol gözünden bir damla yaş düşüyor..
" Ateş Açar.." "Çok aşığım!"
Erdem görüşmelerine izin verdikten sonra ne çok söylemişti bunları, ona.
" Seni seviyorum.."
Her seni seviyorum deyişine ölüyordu Ateş..
" Her seferinde beni kendine nasıl böyle aşık ediyorsun?"
Yavuz ve Bahar'ın sözünde onu takım elibise ile görünce böyle tepki vermişti.
"Hiç şirinlik yapma Ateş!"
Bunu da kızınca söylüyordu. Sahi, Nazlı ona hiç kızamıyor, hiç kıyamıyordu ki..
" Aşkım!" Bir kelime ne derece güzel söylenebilirse o derece güzel söylüyordu Nazlı bu kelimeyi.
"Of Ateş ya, ben ne diyorum sen ne diyorsun?"
Sitem dolu sesi yankılandı kulaklarında.
"Ya Ateş, senin kalbini seveyim.."
Gülüşü, aşk dolu sesi, bakışları.. Sanki hepsi Ateş'in canını yakmak için doluşuyordu zihnine.Ateş zihnindeki bu karmaşa da boğulurken Erdem geldi yanına.
Erdem : Ateş.. Oğlum bak su getirmiş Ali Haydar. Gel su iç bari..
Cevap vermedi Ateş. Nefes dahi alamazken içtiği su geçer miydi boğazından?
Erdem : Böyle yaparak bir şey elde edemezsin Ateş.
Ateş : Hiç bir şey yaparak, bir şey elde edemiyorum zaten! Ne yapsam boş baba.. Elimden hiç bir şey gelmiyor! Yardım edemiyorum ona.. Yanında bile olamıyorum!
Erdem : Böyle düşünme oğlum.. Senin bir suçun yok ki! Kaderde bu da varmış işte bak! İki adım ötesindeyken yetişemedin, demek ki gerçekten böyle olması gerekiyormuş.. Topla kendini Ateş, Nazlı seni böyle görse ne kadar üzülür? Hadi benim sözümü geç, kendi iyiliğini geç.. Nazlı için ayağa kalk bari. Gözlerini ilk açtığında senin adını sayıklayacağına yemin ederim. Ama sen onun karşısına böyle mi çıkacaksın? Kalk oğlum, kalk! Bizim ayakta durmamız lazım, bizim yıkılmamamız lazım.. En çok bizim güçlü olmamız lazım ki, sevdiklerimizi koruyabilelim! En çok bizim dimdik durmamız lazım ki, sevdiklerimiz bize güvenle yaslansınlar. Oysa sen şimdi harabeden farksızsın. Nazlı'nın en çok sana ihtiyacı var. Topla kendini!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DELİBELALI ||Tamamlamdı||
FanficHayat bu, zor şeyler yaşanır.. Üzülünür, acı çekilir, yeri gelir hıçkıra hıçkıra ağlanır.. Ama yanında yüzünü güldürecek, acını dindirecek ve gözyaşlarını silecek insanlar varsa, bunların önemi yoktur. Onların hikayesi de tıpkı böyleydi. Çok acı çe...