Rose (Chaeyoung)
Yoongi elimden çekip, beni zorla cafeden çıkarmıştı. Arkamda bir adet şaşkın, Chanyeol ve bir adet korkak, Baekhyun bırakmıştım. Yoongi beni zorla çekiştiriyordu.
Sokağa ne ara park ettiğini bilmediğim arabasına doğru çekiştiriyordu beni. İnanamıyorum, benden ne saklıyorsun. Ne kadar uğraşsamda boştu. Benim gücüm, Yoongi'ye hiçbir zaman yetmemişti. Şimdi neden yetsin ki?
Arabanın yanına geldiğimizde, bir elimi, bileğimden kavradı ve kafamın üstünden arabaya yapıştırdı. Diğer elim boştaydı ve şu an çok yakındık. Kurtuluş şansım hiç yoktu. Hepte buna kızıyordum işte. Ne diye sürekli beni sıkıştırıp, canımı acıtıyordu ki. Oturup, düzgünce konuşsa ya...
Onun konuşmasına izin vermeden
"Sen Kimsin? Min Yoongi!" Dedim. Özellikle her kelimesini vurgulamıştım. Sinirlenmişti. Onu sinirlendirmek, her zaman isteyeceğim en son şeydir ama bunu isteyerek yapmıyorum. Benimde bir şeyleri bilmem gerektiğini düşünüyorum. Biz sevgiliyiz ama ben onun hakkında, onun anlattıklarından fazlasını bilmiyorum. Oysa benim bile bilmediğim ne varsa herşeyi biliyor. Bu da benim zoruma gidiyor.Gözlerini kapatıp sakinleşmeye çalıştı ama olmadı. Sakinleşemiyordu. Onu çok fazla sinirlendirmiştim ama benim bir suçum yoktu. Bana herşeyi anlatmalıydı. Herşeyi bilmeliydim.
Yüzünü biraz daha, yüzüme yaklaştırdı. Daha fazla yaklaştırabilmesi mümkünmüş gibi..."Beni zorlama Chae. Bin şu arabaya..." diye tısladı. Umutsuzca nefes verdim. Yorulmuştum artık.. Onun bu çıkmaz hallerinden, sinirinden, sakinleşememesinden, herşeyden yorulmuştum. Yoongi'den yorulmuştum.
Başımı öne eğdim. Elimi bırakmış, bir adım geriye gitmişti. Bende doğrulup, arabaya binmiştim. O da bindiğinde, yola başlamıştık. Onunla konuşmuyordum. O da benimle konuşmuyordu. Eve geldiğimizde hemen arabadan indi. Sıkıntıyla nefes verip, bende arabadan indim.
Yanıma gelip yüzümü, avuçları arasına aldı. Şefkatle okşuyordu. Gözlerinde hala aynı siniri barınıyordu ama bunu gizlemekte profesyoneldi. Kısık ve nazik çıkan sesimle "Hoşçakal Yoongi." Dedim. Ellerini tutup, yüzümden indirdim. Gidicekken kolumdan tutup beni kendine yapıştırdı.
Bir eli belimde, diğer eli boştaydı. Benimse iki elimde boşluktaydı. Bir elle bile olsa beni çok sıkı tutuyordu.
"Asla Chae, beni bırakmana izin vermem." Diye tısladı.'Hoşçakal' derken aslında, gizlice veda ettiğimi anlamıştı. Gerçekten herşeyi bilmek zorundamıydı bu adam...
Başımı aşağı-yukarı salladım. Sonra ondan ayrılıp, bir kere daha yüzüne baktım. Yüzünde ilk defa bir korku vardı. Belki de kaybetme korkusuydu bu. Demek Yoongi'nin bile korktuğu bir şey vardı. Beni kaybetme korkusu...
Elimden tutup beni kendi evine çekiştirdi. Engel olmadım. Aslında olamazdım. Hem çok yorgundum, hem de kimsenin gücü Yoongi'ye yetmiyordu. Benim ki mi yetecekti?
Salona geldiğimizde dayanamayıp, "Suga ne?" Diye sordum, korkak sesimle. Sıkıntıyla nefes aldı "Hiçkimse." Deyip kestirdi. Sonra koltuklardan birine yayılarak, oturdu. Onun bu haline alışmıştım. Bunlara rağmen hala ona deliler gibi aşık olduğuma inanamıyorum...
"Gerçekten, bana hiçbir şeyi anlatmayacak mısın Yoongi? Seni tanımayı hakketmiyor muyum?" Dedim hala korkan sesimle... Sinirlenmesini istemiyorum ama çok geçti...
Yanında olduğum için beni elimden tutup, bacaklarının arasına çekti.
Şaşkınlıktan ağzım açıktı.(Pozisyon)
Kulağıma "Herşeyi öğrenirsen, çok acı çekersin Chae. Üzülmeni istemem.." diye fısıldadı. Tehlikeli bir fısıltıydı. Korkuyordum ama merakım ağır basıyordu.
"Peki sadece Suga'nın ne olduğunu söyle." Dedim korkak fısıltımla.
Nefes verdi ve "Lakabım." Dedi düz bir ifadeyle...Bölümleri ard arda gönderiyorum ama umarım rahatsız olmuyorsunuzdur.
Uzunca bekletip, hikayeyi kıymete bindirmek istemiyorum.
Oy vermeyi unutmayın güzellerim...
🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Star Haired// Yoonrose
FanfictionMin Yoongi & Park Chaeyoung Her aşk toz pembe değildir sevgilim, ben seni karanlığın ortasında sevdim... ⭕️⭕️⭕️⭕️⭕️⭕️⭕️⭕️⭕️⭕️⭕️⭕️⭕️