8.Bölüm

1.6K 161 15
                                    

Rose(Chaeyoung)

Sabah alarmımın sesiyle uyanmıştım. Kalkıp duşa girdim ve işlerimi hallettikten sonra kıyafet dolabımı açıp rahat birşeyler aradım sonra üzerime baskılı beyaz bir t-shört giyip bacaklarımı açık bıraktım. Kore'deyken de hep böyle giyinirdim. Benim ülkemde bütün kadınlar böyle giyinirdi. Bende bugün böyle giyinmek istedim. Aşağıya inip beyaz sporlarımı giyip evden çıktım. Yoongi bahçe kapısının tam önüne arabasını park etmiş, şu an arabanın kapısına yaslanmış bir şekilde beni bekliyordu. Bugün rahat giyinmişti. Siyah bol bir
t-hşört, siyah askeri biçimi pantolon ve siyah şık bir sneaker giymişti. Çok pis yakışıklıydı.

Dün gece çok güzeldi. Mor menekşelerim hala yemek masamın üzerinde, vazomun içinde duruyordu. Dün onu öpmüştüm. Evet bu sefer onu ben öptüm. Tam tescilli sevgilimdi...

Yanına vardığımda üzerime memnunsuzca baktı. Yanıma yaklaşıp kulağıma fısıltıyla "İşe gitmeden önce bana bu kıyafetin hesabını vermek ister misin?!" dedi. Sinirlenmişti ama bu çok anlamsızdı. Güney Kore'de bütün kadınlar bu tür şeyler giyerdi ve hiç sorun olmazdı. Neden kızmıştı ki şimdi...

Korkuyla karışık bir şekilde gülümseyerek "Ne varmış ki kıyafetimde?" Diye sordum. Sormaz olaydım. Sabır dilercesine gözlerini kapatıp sakinleşmeye çalıştı sonra gözlerini açıp benim gözlerime dikti "Bak ne düşündüğünü biliyorum ama burası Kore değil! Başka bir ülkedesin ve bu ülkede ki erkeklerin sana ne gözle bakacaklarını bilmiyorsun. Sana zarar verirler..." dedi. Anlamaya çalışıyordum ama bu söyledikleri saçma geliyordu. Sıkıntıyla nefes verip "Gidebilir miyiz?" Diye sordum. Sinirle soluyup kapıyı açtı ve binmem için işaret yaptı.


Arabadayken hiç konuşmamıştık. Bembeyaz elindeki zincirlerle direksiyonu tutuyordu ve çok karizmatikti. Sadece onu izlemiştim. Gözümü bir saniye bile ondan ayırmadım ama o inatla bana bakmıyordu. Araba durduğunda etrafıma baktım. Birden şaşkınlıkla ağzım açık kaldı. Burası benim iş yerim değildi. Ormanlık bir alandı ve etrafta sadece bir tane ev vardı. Ev tahminimce bir dağ evdi ve bir dağ evine göre oldukça lükstü.

"N-neden buraya geldik. İ-işe gitmeliyim..." dediğimde sesim titriyordu. Zincirli eliyle direksiyonu sıkıyordu. Sinirle yüzünü bana çevirdi. Yüzündeki damarlar belli oluyordu. Korkunçtu ve çok korkuyordum. "İn!" Dedi otoriter, sinirli ve soğuk pardon buz gibi sesiyle...

Kapıyı gürültüyle kapatıp arabadan inmişti. Bende tereddütle peşinden indim. Bir kıyafet için bu kadar sinirlenilir mi yaa?..

Arabadan inip yanına gittim bana bakmıyordu. Elimle nazikçe yanağını tutup kendime çevirdim. Sakinleştirmezsem o gece ki bir gece yaşayabilirdik ve ben o gün yeterince korkmuştum. Aynı şeyi bir daha yaşamak istemiyordum. Yüzünü çevirdiğimde hala sinirliydi. Yumuşak sesimle "İyimisin Yoongi? Korkutma beni..." dedim. Gözlerini kapatıp yanağını iyice elime sürtüyordu. Okşamamı istiyordu. Nazikçe yanağını okşuyordum. Bir elini belime atıp beni kendine yaklaştırdı. Diğer eli boştaydı. Belimi iyice kendine bastırıyordu.




Ellerimi yanaklarından indirdiğimde gözlerini açmıştı. İnanamıyorum hala siniri geçmemişti. Siniri yerinden bile oynamamıştı. Korkuyla yüzüne bakıyordum. Oysa sadece öfke barındırıyordu. Beklemediğim bir anda ayaklarım yerden kesilmişti. Beni birden kucağına alınca küçük bir çığlık attım. Ellerim boynuna dolanmıştı. Korkuyla yüzüne bakıyordum. Gözlerimle yalvarıyordum ama nafile onun gözü hiçbir şeyi görmüyordu.


Beni bir yatak odasına getirmişti. Bedenimi yavaşça yatağa bırakınca yüzüne yalvarırcasına bakıp başımı sağa sola sallıyordum. Bedenime doğru eğildi. Bir elini başımın hizasında yatağa koydu diğer elini bacağımın üzerine koymuştu. Eğilerek gözlerime bakmaya başladı. Bu siniri nereden geliyor bilmiyorum ama sonum olacağı kesin...

Gözlerini dudağıma indirdi. Bir yandan dudaklarımı inceliyor bir yandan da bacaklarımı okşuyordu. Yavaşça dudaklarıma yaklaştı. Çok az bir mesafe kalınca durdu ve yüzüme üfleyerek konuştu. "Sana zarar vermek istemiyorum Chae ama beni çok fazla tahrik ediyorsun."

Yutkundum. O da boş durmayıp dudaklarıma yapıştı. Çok sert öpüyordu. Canım yanıyordu ve sürekli acıyla inliyordum. Bir elimle yakasını bir elimle kolunu sıkıyordum. Nerdeyse dudaklarımı kanatıcaktı. Nefessiz kalıyordum. Sonunda bıraktı. Bıraktığında ikimizde nefes nefese kalmıştık. Alnını alnıma dayayıp
"Seni çok fazla seviyorum Chae... ölesiye kıskanıyorum... elimde değil. Ne ara sana bu kadar çok bağlandım bilmiyorum ama sen benimsin bunu iyi biliyorum sende bil." Dedi ve doğruldu. Ne zaman ağladım bilmiyorum ama yanaklarım ıpıslaktı.

Son bir nefes aldı ve "Bil ki, kimsenin canı yanmasın." Dedi ve beni odada yalnız bırakıp gitti.


Gerçekten emek sarfediyorum bir butona basmak bu kadar zor olmamalı...

Gerçekten emek sarfediyorum bir butona basmak bu kadar zor olmamalı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

                                   🖤

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




                                   🖤

Star Haired// YoonroseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin