27.Bölüm

1.1K 103 41
                                    

Rose (Chaeyoung)

Belimdeki ellerini indirip, beni kendine çevirdi. Yüzünde sinirden, her çeşit renk vardı. İstediğim buydu zaten. İntikamımı almıştım ama şimdi Yoongi'nin gazabından, nasıl kurtulacaktım?

Göz gözeydik şimdi. İki eli de belimdeydi. Beni kendine iyice bastırdı. Okuldayken farkedememiştim ama sol kaşında kan vardı. Arabadayken de, herhalde solda olduğu için görmemiştim.


Elimi nazikçe kaşına götürdüm. Belki acıyordur diye biraz üfledim. Dokunmamla gözlerini kapattı. "Yapma.." dedi. Kendini zor tutuyor gibiydi. Elimi yanağına indirdim. Çok hafif okşuyordum.

Belimdeki elleri gittikçe sıkılaşıyordu. Gözlerini birbirine bastırıyordu. Vücudunu iyice sıkıyordu. Niye bu kadar gerildi anlamadım. Elimi ensesine indirdim. Biraz orayı okşamıştım. Zor nefes alıyordu. Ne olduğunu anlayamıyordum.


"İyi misin Yoongi?" diye sordum. Bir yandan da soğuktan üşüyordum. Beklemediğim bir anda beni duvara yapıştırmıştı. Sert olduğu için ensesindeki, elim dudaklarının üzerine geldi.


Dudaklarının üzerindeki bembeyaz elimi, sertçe tutup, duvara yapıştırdı.
Korkuyla gözlerine bakıyordum. Sinirle "Yapma işte, yapma! Her hareketinle beni tahrik ediyorsun. Başkalarına attığın tek bakışla bile beni, çıldırtıyorsun. Canıma kastın mı var Chaeyoung?!" diye bağırdı.



Korkudan titriyordum. Saplantılı, bir sevgilim vardı. Yine de ona çok kötü birşey yaptığımı farkettim. Cezası bu olmamalıydı. Kesinlikle suçluyum...

Üzgünce, başımı öne eğdim. Sıkıntıyla nefes verip "Bu kadar masum olmak zorunda mısın be kızım.?." dedi. Elini nazikçe çeneme koyup, kaldırdı.

Artık ağlıyordum ama sessizdi gözyaşlarım. Ağlamaktan, cırtlak çıkan sesimle "Ö-özür dilerim, Yoongi. Seni bu kadar kıracağım, aklımdan geçmedi. Ta-tamamen apt-" diyecektim ama ağzımı kapatıp, beni susturdu.


'Aptalım' diyecektim ama izin vermemişti. Henüz, tamamen sakin değildi ama benden nefret etmesini beklerken, o hala beni seviyordu. Beni öldürmesini falan bile düşünmüştüm.

Sustuktan sonra elini çekmişti. Kafasını, boynuma götürdü. Derin bir nefes aldıktan sonra "Sakın, bir daha yapma.!." dedi. Üzgünce, başımı sallamıştım. Ona çok ağır birşey yaptığımı şimdi farkediyordum.


Yüzüm, onun omzundaydı. Ağlamam kesilmişti. Yine de ağlamaklı sesimle "Benden nefret etmiyor musun?" diye sordum. Gülümsediğini hissetmiştim. Başını, boynumdan çıkarıp, yüzüme baktığında, yanılmadığımı anlamıştım. Gülümsüyordu. Hala gülümseyerek "Senden nefret ettiğim gün, öldüğüm gündür..." dedi.


Sevgiyle yüzüne baktıktan sonra dayanamayıp, boynuna sarılmıştım. O da belime sarılmıştı. Hala soğuktan titriyordum. Benden ayrıldıktan sonra yüzüme baktı. "Çok üşüdün." dedi.
Üzgün ifademle, başımı salladım.

Elimden tutup, beni aşağıya indirdi. Şömine ne zaman yandı bilmiyorum ama sıcaklık ve ateşten çıkan ışık, yüzüme vurunca, burukça gülümsedim.

Şöminenin önünde iki tane tekli koltuk vardı. Koltuklar karşı karşıyaydı ve siyah renklilerdi. Evin çoğunluğu siyah renkliydi zaten. Şu an salonda ki tek ışık, şömine ateşiydi. Beni elimden çekip, tekli koltuklardan birine oturtdu.

Önümde eğilince şaşırmıştım. Elini bacağıma koyup, okşadı. Sonra elini ayağıma indirip, nazikçe topuklularımı çıkardı. Ayaklarımda oje yoktu ve ayaklarım bir genç kızın ayak boyutlarına göre baya küçüktü.


Sonra ellerini iki yanıma koyup, yüzüme yaklaştı. O, her yaklaştığında korkuyla başımı geriye götürüyordum. Dudaklarıma bakıyordu.

Başım tamamen koltuğa yapışmıştı. Kaçıcak yerim yoktu. İyice yaklaşmıştı. Durdu. Bir elini, bacaklarım da gezdirdi. Kadınlığıma gitmesin diye, bacaklarımı birbirine bastırdım.

Bunu farkedince gülümsedi. Tehlikeli ifadesi geri gelmişti. Dudaklarını, kulağıma götürdü. Tehlikeli sesiyle "İstersem, bacaklarını sonuna kadar açabileceğimi biliyorsun. Değil mi?" dedi. Sesi tehditkardı ama açamam. Birşey yapar diye çok korkuyorum...


"Yapmazsın." dedim. Başını kaldırıp, gözlerini gözlerime diktiğinde, korku dolu sesimle "De-değil mi?" diye sordum. Yine o tehlikeli gülümsemesi, yerleşmişti yüzüne..

"Aç yoksa, salonda ki tek ışık kaynağını da yok ederim. Dışarısı zaten zifiri karanlık... Karanlıkta kaldığında, deliricek kadar korktuğunu biliyorum. Beni zorlama güzelim.."

'Ölmek' bile beni 'karanlık' kadar korkutamazdı. Korkudan kendimi daha çok sıkıyordum. Elini yine bacağıma götürmüştü. Beni bekliyordu. Dudakları, dudaklarıma çok yakındı.



"Bana birşey yapmayacağına dair söz vermiştin ama... Lütfen Yoongi, yapma." dedim ağlamaklı sesimle. Tehlikeli ifadesi gitmemişti. Bir katilin sözüne güvenmekte, kesinlikle sadece benim yapabileceğim bir aptallıktı...

"Bana güveniyorsan, aç o zaman." deyince ne yapacağımı bilemedim. Sıkıntıyla nefes verip, bacaklarımı araladım. Araladığım gibi elini bacaklarımdan çekip, yanıma koydu. Birden dudaklarıma yapıştı.


Şevkle öpüyordu. Öpüşüne karşılık veriyordum. Sözünü tutmuştu...
Sanırım, bu bir güven testiydi ve ben bu testten geçmiştim...


Öpüşü, bittikten sonra gülümseyerek yüzüme baktı. Sonra kalkıp, salonun karanlık taraflarına gitti. Karanlık olduğu için korkudan bakmamıştım.

Geldiğinde, elinde kalın bir örtü vardı. Örtüyü bana sıkıca sardığında "Sen?" diye sordum. Gülümsedi. "Ben üşümem." dedi.

Kendisi de karşımdaki koltuğa oturmuştu. Ben koltukta minyon kalıyordum ama benim aksime siyah koltuğun, asaletini kaldırabiliyordu. Gerçi daha çok koltuk, Yoongi'nin asaletini kaldırıyor gibiydi..


Ensesini kaşıyarak "Ensemde birşey hissediyorum. Bir baksana." dedi. Örtüyle birlikte kalkıp, yanına gittim. Tam ensesine bakacağım sırada beni kucağına oturttu.


"Yaa, kandırdın beni.." diyip yüzümü astım. Gülerek, yanağımı öptü. "Ben kandırmadım. Sen kandın." dedi. Fazla uzatmak istemiyordum..

Üzgün ifademle, buruk cesaretimi topladım. Kendimi iyice hazırladım. Başından beri merak ettiğim soruları sormanın hazırlığıydı bu. Sıkıntıyla nefes verip, "Sana bir soru sorabilir miyim?" dedim.

O da sıkıntıyla nefes verip, "Ne sorucağını biliyorum. Chanyeol'a zarar vermeyeceğim." dedi.

"Peki ya Kai?" diye sordum.


🎬🎬🎬🎬🎬🎬🎬🎬🎬🎬🎬🎬

Yine tam yerinde kestim. (Asdfg)

Eee hikaye nasıl gidiyor?

🎬🎬🎬🎬🎬🎬🎬🎬🎬🎬🎬🎬

Star Haired// YoonroseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin