17.Bölüm~ Çöpçatanlık

9.7K 345 129
                                    

"Beraat, salatada sıra. Gelir misin?"
"Geliyoruum."
Makarnayı son kez kontrol ettim ve kapağını kapadım.
Berat geldi içeriden.
"Beşiktaş haberlerini biraz daha düzgün zamanda kontrol etsen Berat Bey?"
"Özür dilerim Çisil Hanım ama Q7'den kurtulmamıza çok az kaldı. Bunlar önemli haberler."
"Tamam hadi sıra salatada. Sen salatalıkları ve marulları doğra bende turp ve havuçları rendeliyeyim."
"Okey boss"
Sırıtmakla yetindim.
Ben işimi bitirince masaya geçtim. Beratın hali aşırı komikti. Domatesi kabuklu yemediğim için salataları yapmış son domatesin kabuğunu soymakla uğraşıyordu. Ve aşırı tatlıydı. Resmini çekip storyme attım.
"Çok güzel gidiyorsun Berat.
You will succeed" yazdım.
Sonra storynde beni etiketlemiş olduğu bildirimi gelmişti. 45 dakika önce. Yeni gördüm. Allah allah.
Storyi açtığımda beni saçını kurularken videoya almıştı ve... yazdığım şeyin aynısını yazmıştı. Haberimiz olmadan. Ve daha iyisi de biz... çok yakışıyorduk. Videoda üstümde dizimin üstüne gelen tişörtü, saçıyla uğraşıp hülen ben ve o. Cidden... çok yakışmıştık. Güzeldik yani.
Allahım bi sıcak oldu.
"Beraat"
"Efendim se-"
"Ney?" Dedik aynanda. Ben ne dediğini anlamamıştım ama o neden dedi. Emin değildim.
"Ne dedin Berat?"
"Ne dedim?"
"Burası bi sıcak oldu dimi" dedik aynı anda.
Sonra gülmeye başladık. Arkasına geçip omuzlarından domateslere baktım.
"Aferin çaylak. Güzel gidiyorsun. Böyle devam edersen üç saate yiyebilicez salatayı."
Bana döndü ve eli yanağıma gitti. Şunu üçüncü veya dördüncü kez yapışıydı. Ve inanın uyuşturucu etkisindeydi. Veya votka. Terlemeye başlayıp enerji patlaması geçirecek şekilde mutlu oluyordunuz. Evet evet. Kesinlikle votka etkisindeydi.
"Biraz abartıyoruz galiba?"
"Yaanii, azıcık."
Beni belimden itti yavaş yavaş.
"Hadi salatayı ben tamamlarım. Sen klimayı aç."
"Peki o zaman. Sen bilirsin."
—————
Berat'tan
Çisilin beni çağırması ve Beşiktaş hakkındaki küçük atışmadan sonra salatalıkları elime aldım. Bakalım instagramdaki videoyu ne zaman görücek. Saçlarımı kurularken o kadar tatlıydı ki video alamadan edemedim. Hatıra olarak kalmalıydı. Ve onu izlerken farkettim ki, biz gerçekten uyumluyduk. Beraber tamamlıyorduk. Mutfakta, dışarıda. Sohbet ederken. Çoğu şeyde. Güzeldik. İyiydik ya biz. Arkadaştık. Arkadaş. Daha çok şey gibiydik. Se-
"Berat?"
"Efendim se-"
"Ney?" Ne diyorsun Berat? Mal mısın oğlum sen? Beynin nerde senin? Çisil anlamamış gibi bana bakıyordu.
"Ne dedin Berat?"
Yok yok. Anlamamıştı. Bakiyim. Aynen. Anlamamıştı.
"Ne dedim?" Sonra beni bi sıcak bastı.
"Burası bi sıcak oldu dimi?" dedim. Oda dedi. Kendine gel abi. Ne malsın. Gülüp salatalıklara döndüm. Arkamda bir hareketlenme olunca sırtımda ve omzumda Çisil'i hissettim. Ve inanın ki. Mükemmel bir histi.
"Aferin çaylak. Güzel gidiyorsun. Böyle devam edersen üç saate yiyebilicez salatayı."
Ona döndüm. Şimdi beline sarılmak ve kendime çekmek vardı ama.. neyse. Yanağından makas almakla yetindim.
"Biraz abartıyoruz galiba?"
Eliyle küçücük işareti yaptı.
"Yani birazcık?"
Sırtından itekledim.
"Hadi salatayı ben tamamlarım. Sen klimayı aç."
Gülerek gitti. Tişörtüm ve çorabımla ne kadar tatlı olduğunu söylemiş miydim?
Hele çoraplarım onda aşırı komik durmuştu. Topuk kısmı bileğinin üstünde beyaz uzun çorap. Aşırı tatlıydı.
Salatayı tamamlayıp büyük çukur tabağa koydum. Sandalyeye oturup telefonumu elime aldım.
'cisilguven bir hikayesinde sizden bahsetti'
Hikayemde Çisili etiketlerken onu takip etmiştim ama fotoğraflarına bakmamıştım. Hikayesine baktım. Beni çekip atmıştı. Güldüm domateslerin kabuğunu soyarken atmıştı. Altına yazdığım şeyin aynısını yazmıştı. Güldüm. Diyorum. Uyumluyduk.
Çisilin hesabına girdim ve fotoğraflarına bakmaya başladım.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Mardinde İstanbullu DoktorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin