25.Bölüm~ Kırgınlık

6.5K 280 29
                                    

Aşırı utanmıştım. Ağzımdan tek bir şey çıktı.
"Selam Mardiiin"
........
"Ay Allahım inanamıyorumm? Gerçekten sevgili misiniz?"
"Evet yengecim. Kaptım kızı"
Beratın karnına vurdum şap diye. Çaktırmadan kaslarına da dokunamadım Ahsen Abla kesin anlar diye.
Şaka şaka sldkşskdşs
Peki bu ortamda kendi içimde şaka yapmam?
Berat'ın kolumu "sevgilim" diye dürtmesiyle kendime geldim. O ara Ahen Abla daha çok sevinmişti.
"Ay Allah'ım sonunda yaa. Dualarımız kabul oldu çok şükür"
Yani Ahsen Abla Allah aşkına ne duası. İyice utanıyorum yaaa.

Berat ile ayaklandık. Şaşkınlığımı üstümden atmıştım. Yani inşallah. Ahsen Abla gelip direk sarıldı.
"Tebrik ederim Çisilciim"
"Teşekkür ederim Ahsen Abla."
"Çok yakışıyorsunuz kız vallahi"
Sırrıttım bende
"Bencedeee"
Ahsen Abla gidip Berat'a sarılırken Alemdar Abide bana sarıldı.
"Valla ne yalan söyliyeyim bekliyordum böyle bir şey. Özellikle Berat'ın senin için elini kesmesi ve dolapları kırmasından sonra, belliydi."
"Vaay ben bilmiyorum bunları."

Berat yanıma geldi. Alemdar Abinin omzuna vurdu.
"Şakacı çocuk seni heheheh"
"Bu konuyu sonra konuşuruz Beratçığım."
"Yaaa Annemde çok sevinecek."
"Hilal Teyze mi?" Biraz telaşlanmıştım şimdi. Yani Hilal Teyzeye söylemeli miydik gerçekten? Ben varya utançtan konakta duramam yemin ederim.

"Neyse hadi gelin arabaya geçelim bu konuyu orda konuşuruz."
Onlar arabaya ilerlerken ben bi anda bankta hırkamı unuttuğumu farkettim. Banka dönüp hırkamı giydim. Üstüme de peluş montumu giydim. Mardinde hava soğuktu.

Valizimi Berat almıştı. Onları yakalım diye koşarken biriyle çarpıştım.
"Ahh"
Çarpma etkisiyle düşerken siyah saçlı birisi sayesinde belimden tutularak dengemi sağladım. Adamın hala belimi tutmasıyla kendimi geri çektim. Tamam eyvallah kardeşim düşmemi engelledin de yarım saat tutmana gerek yok.

"Kusura bakmayın" dedim. Yüzüme baktı bön bön tuhaf bir sırıtışla.

''Önemli değil. Biraz daha dikkat edin Küçük Hanım. Bir dahakine ben olmayabilirim.''

''Tamamdır. Sağolun'' deyip Ahsen Ablanın yanına gittim. Ahsen abla beni beklemişti. Erkekler arabadaydı. İnşallah görmemişlerdi. Ahsen Abla beni çekiştirdi.
"Napıyosun kız"
"Naptım ya."
"Kimdi o biliyo musun?"
"Ne biliyim abla"
"Kına da seninle konuşmaya çalışan kadın var ya Fidan. Hani annem Ahsenden farkı yok demişti de sen anlamadım falan demişin. Onun oğlu vardı. O işte. Metehan"
"Ee ne olmuş?"
"Şuanlık bir şey olduğu yok da bişey olmasın diye diyorum."
"Tamam abla."

Arabaya bindiğimizde sohpet ediyorduk. İstanbul hakkında falan.
"Artık gerçekten doktorum Ahsen Abla. Stajyer falan değil. Has ve has Doktor. Efsane bişey ya."

"Ay annem çok sevinicek" dedi Ahsen Abla.
"Neye?"
"Sevgili olduğunuza neye olucak"
Ahsen ablanın bir anda söylediği şeyle öksürmeye başladım. Hilal Teyzeye söyleyecek miyiz gerçekten?
"Hilal Teyzeye söyleyecek miyiz?"
"Evet" dedi Berat. "Neden söylemeyelim?"
"Olmaz Berat. Söyleyemeyiz. Söylersek varya utancımdan konağın içine giremem. Vallahi diyorum bak Berat. Söylemeyelim."
"Ne demek söylemeyelim?"
"Bir de İngilizce mi söyleyeyim Berat? Muhammed Amca falan var. Hem daha ilişkimiz çok yeni."
"Bilemiyorum Çisil. İçim rahat etmedi."
"Ya hemen evlenin derlerse?"
Derlerdi. Eminim ki derlerdi. Evet töre falan yoktu ama İstanbul da değil canım burası. Anadolu sonuçta. Ve ben böyle bir şeye hiiç hazır değilim.
"Tamam Çisil söylemeyiz. Zaten bu iş tek tarafın istemesiyle olmaz."
Berat bana kırılmıştı. Evet kırılmakta haklıydı ama beni de düşünmeliydi. Vallahi utanırım diyorum ya. Zaten konakta kalmaya ikna edeceklerini biliyorum. Hem hemen nişan derlerse? Evlilik derlerse?

Mardinde İstanbullu DoktorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin