38.Bölüm ~ Karadeniz Part1 🌱

4.9K 224 54
                                    

Trabzonda uçaktan indiğimizde, havaalanı çıkışı bir araba bizi karşıladı.
"Kim bu Berat?" Dedim sessizce.
"Bizim şirketten birinin abisi. Bizi Rizeye bırakıcak. Orda artık ben bir araba kiralarım."
"Kiralamaya gerek yok. Dedemlerde var. Onlardan alırız araba."
Berat beni onaylarcasına kafasını salladı ve elimi tuttu.

"Selamun aleyküm Berat Abi. Hoşceldunuz."
"Aleyküm selam Mustafa. Nasılsın aslanım?"
"Eyiziz Berat Abi. Ne olsun, yuvarlanup cideyiruz."
Arabaya bindik.
"İyi iyi. Çaylar nasıl? Fabrikada herşey yolunda mı?"
"Yolundadur Berat Abi. Bu sene bizum uşaği yolladun eyi oldi. Gurculer çok para isteyi."
"Yine öyle bir şey oldu mu söyle bana. Ben uygun eleman yollarım sana. Seninde okulun var aslanım. Bunlarla çok zamanını harcama."
"Allah razi olsun Berat Abi."

Mustafa benim tarifimle bizi dedemlerin evine bıraktı. Öğle saatleriydi. Normal zamanda dedem caminin avlusunda arkadaşlarıyla bir sonraki vakti bekler, yatsıda eve gelirdi. Babaannem ise yengemlerde dururdu. Ama bugün bizim geleceğimizi biliyorlardı. Yengemler bile babaannemlerde olabilirdi.

Araba yolundan yukarı yürümeye başladık. Evler aralıklıydı. Toplasan 8-9 hane vardı bu patikada. 50 metre ileride de evler vardı ve herkes komşuydu. O evleri de geçinde köy meydanına iniyordun. Bakkal ve cami oradaydı. Bizim evin oraya geldiğimizde kapının önüne geçtim.
"Hazır mısın Berat Özsöy?"
"Seninle her zaman Meryem Çisil Güven."
Güldüm.
"Sen daha Meryem Güvenle tanışmadın canım."
Ve kapıyı tıktıkladım.
"Babaanneeeee."
İçeriden sesler geliyordu.
"Uiiiyy geldu paçiimmm."
"Hangisinden bahsediyorsun?"
"İkisinden de." dedim ve babaannem kapıyı açtı.
"Uiiyyy. Meryemuummm."
Direk babaanneme sarıldım. Onu çok özlemiştim gerçektende.
"Topraklaruna hoşceldun paçi."
Benden ayrıldığında bakışları Berat'a döndü.
"Habu uşak sözlun midur?"
"Hee nene. Yavuklumu ceturdum sağa."
Koluma cimcik attı.
"Paçiiii! Duzgun kanuş haa. Tikarum seni karakizun yanine. Sabah akşam saman yersun."
"Tamam da Meryem Sultan. Sözlumdur da."
"Aferun!"
Berat babaannemin eline uzandı ve öptü.
"Merhaba efendim. Ben Berat Özsoy."
"Meraba meraba. Haydi geçun içeri. Kapida kaldinuz."
Babaannem Berat'a pis pis baktı. Rol yaptığının farkındaydım. Beğense bile hemen belli etmeyeceğini biliyordum zaten.
Ayakkabıları çıkarıp direk içeri girdim.
"Dedem nerde babaanne?"
"Yukari terasta fuşki kokunayi."
Merdivenlerden koşarak çıkmaya başladım.
"Dedeee"
"Dur deli kiiz. Düşecesun."
Merdivenleri çıkıp salona girdim. Dedem terasta karşı evdeki amcama bağırıyordu. Arkadan gidip sarıldım direk.
"Dedeeemmmmm."
"Uiy. Bismillahirrahmanirrahim ne oyle gelip korkutayisun beni."
Önüne geçip elini öptüm.
"Valla artık özlemek de suç oldu dede ya." Kollarımı birbirine bağlayıp gözlerimi dedemden kaçırdım. Küçüklüğümden beri dedeme karşı en iyi kozumdu. Bu hareketime asla kıyamaz ve ne istersem yapardı. Tabi ilk torun olmanın da artısı vardı.
"Tamam da tamam. Haydi gel bir de ben ayaktayken sarilalum."
Gülümseyip dedeme sarıldım. Yaşlı olmasına rağmen boyu hala uzundu. Başım omuzlarına geliyordu.
"Benim asma yaprakli kizum gelmiş."
"Dede deme artık şunu ya."

—————

Köye geldiğimizde saat dokuza geliyordu. Babaannem benim geldiğimi yengemlere söyleyince, onlar ailecek buraya gelmişti ve hummalı bir kahvaltı hazırlanıyordu. Bunun içinde ben Berat'ın yanında sökülürcesine alınmış ve mutfakla masa arası gidiş gelişçi olmuştum. Bana veriyorlardı ve bende masaya koyuyordum. Muhlamayı masaya koyup terasta dedem ve amcamlarla Berat'ın yanına kaçtım.
"Berat bi gelir misin? Şu valizlerle ilgili bir şey oldu da.."
Berat gergince dedemlere baktı. Sonra yavaşça kalkıp yanıma geldi. Ona ayırdığımız odaya soktum Beratı gizli gizli. Babaannem Berat'ı odaya attığımı görse etimi lime lime eder sonra da onunla kahvaltıya kavurma yapardı.
"Ne oldu Çisil?"
"Ben şey diyicektim. Yorgun musun? Yani ben çok yorgunum malum uçakta uyuduğum bir saatleyim. Ona göre odayı hemen hazırlarız."
"Çok yorgun değilim açıkçası. Sen nöbetteyken ben üç dört uyumuştum. Akşama dayanırım."
"Tamam. Bizim Kemaller akşama birşeyler ayarlamışlar da. O yüzden sorayım dedim. İstersen kahvaltıdan sonra bir iki saat uyuruz. Benim çok ihtiyacım var."
"Tamam olur....."
Dudağının kenarı yukarı doğru kıvırdı ve devam etti
"Senle beraber uyumamı ister misin sevgili yavuklum?"
Gülümsedim. Beratın ağzından duymak çok daha komikti.
"Sonra babaannem bizi yakaladın ve yaylaya kitlesin?"
"Seninle yaylalar saray olur yavuklum."
"Hahahaahhsha yaa Berat. Fazla tatlısın." Yanağına öpücük kondurdum.
"Şimdi gitmezsem yokluğumu anlayacaklar. Ben gideyim."
Kapıya gideceğim sırada kolumdan tuttu ve eliyle belimi sardı.
"Bugün belli ki uzun zaman öpemeyeceğiz birbirimizi. O yüzden şimdiden telafi edelim." dedi ve beni öptü.

—————

İlahi Bakış Açısı

Yarım saat önce

Çisil yengesi ve babaannesinin çekiştirmesiyle mutfağa çekiştirildi kahvaltı bahanesiyle.
"Kız bu ne cuzel uşak. Afferum. Durdun durdun en cuzelini guldun."
"Ana deme öyle da. Kız çekiniyi."
"Sen sus zilli gelin. Hayde dilli anlat bakalum. Karakteri nasıldur? Ailesi nasuldur? Mesleği nedur? Seni ne kadar çok seveyi? Seni hakedeyi mi?"

Çisil mutfakta kenara çekilmişken, terasta Beratın sırrından soğuk terler dökülüyordu. Dedesi bir tuhaf bakıyordu.
"Ee Berat. Biraz işinden ailenden bahset."
Çisil'in dedesinin şivesi (aslımda şive değil ağız) mi düzelmişti?
"Pardon?"
"Ne pardon. Ailen hakkında bilgi vermeni istiyorum. Kendin hakkında."
"Şey.. doğru tabiki. Kusura bakmayın. Bir anda şivesiz konuştuğunuzda şaşırdım da."
"Ben İstanbul'da okudum evladım. Çisilden duyduğuma göre mühendismişsin?"
"Evet efendim. İnşaat mühendisiyim. Abimle beraber babamın inşaat firmasını işletiyoruz. Babam emekli oldu. Mardinde yaşıyorlar."
"Kaç kardeşsiniz?"
"Beş kardeşiz efendim. En büyüğümüz abim. Ondan sonra Rosa Ablam var. Paikolog. Sonra ben. Sonra erkek kardeşim Seyid. Tıp okuyor. En küçüğümüz de Ela. Mimarlık okuyor."
"Oo ne güzel ne güzel. Aileniz çok güzelmiş. Herkes okuyor, çalışıyor. Ne güzel."
Amca da mı normal konuşabiliyordu?
"Sağolun efendim."
"Bana efendim demene gerek yok evladım. Eyüp Abi diyebilirsin."
"Peki Eyüp Abi."
"Bak Berat. Senunla ciddi konuşacam. Cisil'in babası olacak gavat evladum senunla bu konuşmayi yapmadiğina eminum. Hoş, firsati da olmamiştur belki. Mal kaçirur gibi teklif etmişsun. Ama... Çisil benum kıymetliydur. Tüm torunlarım cibi. Eğer oni uzersen, eğer o kirilursa, bir saç telune senun yuzunden zarar gelirse seni aha habu dağlara comerum. Ustune de ev inşa ederum. Olmadı ayaklaruna alçı doker, seni habu garadenizin en dalgali bolgesine atarum. Balikçilarun ağina bile celemezsun. Habunu da bilmiş ol. Emi?"

"Merak etmeyin Muzaffer Bey. Ben Çisil'i çok seviyorum. Bu saydıklarınızı asla yapmam. Yapmak istemem. Onun canı acıdığında emin olun benim canım daha çok acıyor. He Allah korusun, ağzımızdan yel alsın, eğer ben öyle birşey yaparsam, kendi ayaklarımla sizin önünüze gelicem."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 17, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Mardinde İstanbullu DoktorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin