27.Bölüm~ Misafirler

7.2K 276 41
                                    

Medyada Çisil Güven

Bu sefer anlımdan öptü. Ve komidini gösterdi.
"Yemekleri bitir."
Kapıya ilerlerken tekrar söyledim.
"Seni seviyorum Berat Özsoy."

Yemeğimi yedikten sonra ilacımı içtim. Sonra Hacer odama gelip tepsimi aldı. Ve bende biraz uzandım. Cidden rahattım. Yataktan kalktım. Artık aşağıya inmem gerekiyordu. Aynanın önüne geçip bozulan makyajımı düzelttim. Ve aşağıya indim. Yemek yeni bitmiş sofrayı kaldırıyorlardı. Beratla göz göze geldim. Bana normal bakıyordu. Ona göz kırptım. Ve gülümsedim. Beratsa kahkaha atmıştı. Herkesin dikkati onların üzerindeydi.

(Allahım şu tatlılığa bak. İnsan nasıl böyle bişey olabilir ya. Kırgın olmadan gidicem ısıra ısıra sevicem yüzünü gözünü. Off ona kırgınken bile alıp sarılmaktan kaburgalarımın arasına almak istiyorum. Yaşasın işte orda kalbimde. Böyle olunca Metehan gibi yavşaklar bakıyor sevgilime)

Alemdar Abi ve Ahsen abla anlamıştı ama diğerlerinin anladığını hiç sanmıyorum.

"Tamam hayde erkekler yuharı çıksın. Bizde burda kadın kadına sohpet edek"
Masalar kaldırılmıştı. Şimdi çay ve tatlı servis ediliyordu. Çisil ayağa kalkıp mutfağa gitti. Aşırı koşturmaca vardı.
"Kızlar söyleyin bakalım nasıl yardım edeyim size?"
"Yok hanımım heç gerek yok valla."
Zeyno bunu söylerken bile nereye yetişeceğini şaşırmıştı.
"Hacerle Zehra nerde? Sen niye tek yapıyorsun?"
"Hacer Talhayla ilgileniyor. Zehra da bulaşıkları hallediyor. Servis bende."
"Tamam söyle hadi yapayım bişey."
"Hanımım...."
"Zeyno hadiiii"
"Yukarısı tamamdır. Sadece şu çay gidecek Berat Ağama. Ama buraya hiç çay g-"
"Tamam aldım ben çayı. Bunuda yardımdan saymıyorum ona göre. Bi çay sadece. Gelince serviste yardım edicem sana."
"Estağfurullah hanımım."
Çayı elime alıp merdivenlerden yürüdüm. Talhanın ağlama sesi geliyordu. Direk odaya girdim.
"Noluyor Hacer?"
"Valla hanımım susturamıyorum. Ahsen Hanımımın verdiği sütü de içirdim."
"Tamam ver sen bana Talhayı. Git Zeyno aşağıda servise yetişemiyor. Ona yardım et."
"Sağol hanımım vallahi bende perişan oldu çocuk."
"Yok yok estağfurullah. Hadi in sen."
Çayı komidinin üstüne bıraktım ve Talhayı kollarımın arasına aldım.
"Talha'm. Bebeğim. Sen ağlayınca ben çok üzülüyorum ablacım. Neden böyle yapıyorsun. He? Yerim senin o bal yanaklarını"
Saçımı yüzünde gezdirmeye başladım. Direk sakinleşti ve elleriyle saçlarımla oynamaya başladı.
Bende bıraktığım çayı alıp erkeklerin oturduğu odaya girdim. Berat'a yaklaştım ama çok eğilemedim.
"Kusura bakma ya senin çayını ben getiricektim ama Talha ağlıyordu. Onun yanındaydım. Soğumuş olabilir . İstersen sana yenisi getirebilirim Berat?"

(Sohpet güzel ilerlerken içeri Çisil girdi. Bir kolunda Talha, bir eli Çisilin saçlarını tutuyordu diğer eli ise Çisilin gerdanındaydı. Ve çok dikkat çekiyordu. Bir Amca olarak Talhaya yenge dersi vermem gerekiyordu. Gerçi aynısı Burak'a vermiştim ama şu an yengesiyle evlilik hayalleri kuruyordu.
"İstersen sana yenisi getirebilirim Berat?"
"Yok hiç gerek yok. Alayım çayı ben."
Çaydan içtim. Evet biraz soğumuştu. Ama Çisil'in elinde bir bebekle bana çay getirmesi benim başka düşüncelerimi ortaya çıkardığı için, oraya hiç takılmamıştım. İnşallah dedim. İnşallah bu görüntü üç yıl sonrasının yansımasıdır.)

Çayı Berat'a verdiğimde hiç bir şey olmamış gibi içti çayı. Ve bi an düşüncelere daldım. Kucağımda Talha.. Berat'a çay getiriyorum falan.. Ay. Ay Çisil. Kendine gel. Kafanı topla.
"Ben gideyim o zaman."
"Çisil, ben de bir çay alabilir miyim?" dedi Metehan. Hayır. Olmaz. Sana maalesef çay getiremem ben. Hele Beratla aram böyleyken asla getirmem. Ama bu ortamın içinde hayır diyemezdim. Ama çay da getiremezdim. Berat bundan hoşlanmazdı. Ki zaten bende hoşlanmazdım.
"Ulan Metehan, oğlumun yorulmasını mı istiyorsun sen?" Dedi gülerek Alemdar Abi. Metehan da güldü.
"Çisilciğim, benim de çayım bitti. Babamınki de bitmiş. Sen bize Zeynoyu veya başka bir çalışanın çağırır mısın kardeşim?"
"Tabi Alemdar Abi."
Bu gece bitsin. Gidip Alemdar Abinin elini öpücem. Vallahi ne istiyorsa yapardım. Öyle kötü durumdan kurtardı ki beni. Kucağımda Talhayla kadınların yanına indim. Masaya oturmadan mutfak kapısından Hacere seslendim.
"Hacer. Yukarıda çaylar bitmiş. Bi bakar mısın?"
"Tamadır hanımım."
Bana hanımım demeleri de çok saçma geliyordu. Ama bana ismimle hitap etmeyeceklerini de biliyordum. O yüzden itiraz etmiyordum. Hilal Teyzelerin yanına geçip oturdum. Talha kafasını omzuma koymuş saçlarımla ilgileniyordu.

Mardinde İstanbullu DoktorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin