Mardine ayak bastığımda kalbim daha da hızlı çarpmaya başladı. Yürürken telefondaki navigasyona göre yürüyordum. Buraların tüm sokaklarını tüm o tarihi güzelliği ve eşsiz tasarımlar çok ilgimi çekmişti. Mardini araştırmıştım gelmeden önce. Yemeklerini, yöresel her şeyine bakmıştım. Rehberler insanlarının çok cana yakın ve yardımsever olduğunu eklemişlerdi yazılarına. Staj işlerimi halledip acil gezmeye başlamam gerekiyordu. Uğrayacak bir sürü durak, yiyilecek bir sürü yemek vardı. İnşallah kilo almam. Telefonuma bakarken yürüdüğüm yola bakmadığım için ayağımdaki topuklularla bir şeye takıldım ve birinin beni tutmasıyla yere düşmekten kurtuldum. Kendimi düştüğüm adamın kollarından kurtarıp konuştum.
"Ya gerçekten hem özür dilerim hem de teşekkür ederim. Çok sağolun ve de kusura bakmayın benim hatam."
"Önemli değil hanımefendi. Sıkıntı yok."
Tekrar teşekkür edip otele yürümeye başladım.****
Hastanede evrak işlerini hallettikten sonra iki güne başlayacağımı söylediler. Bu bana gerçekten iyi gelmişti. Hem gezer öğrenir hem de görürdüm. Bu sefer otelden çıkarken spor ayakkabılarımı giymiştim. Ama bu mükemmel topuklularımı giymeyeceğim anlamına gelmiyordu tabikide. Zaten hastanede topuklu giymiyorum. Hiç bir doktor giymiyor.
Bugünlük Zincirli Medresesi ve Mardin Kalesine uğrayıp şehirdeki çarşıları gezicem.
İlk durağıma geldiğimde cidden bu kadar güzel olduğunu tahmin etmediğimi farkettim. Çok güzel ve çok tarihiydi. Lisede en sevdiğim sözel dersi tarihti ve tarih notum kimya notumdan hep biraz daha yüksek olurdu. Tarihe ve kanıtlarına her zaman ilgim vardı. Medresenin içindeki avlu,türbe ve cami gerçekten zaman yolculuğu yapmanıza yardım ediyordu. Yemin ederim şu taraftan bi padişah bişey gelicek gibi hissediyorsunuz. Buranın üstünde kalan Mardin Kalesine geçtim. Kale burdan gözüküyordu. Pardon.. Eşsiz gözüküyordu.İlk gezimin son yeri Mardin Kalesi. Kaleye giriş yokmuş ama burası hala kalabalıktı. Edindiğim bilgilere göre burası Sümerlilerden Osmanlılara kadar bir çok döneme tanıklık etmiş. Kim bilir içerisi ne kadar daha güzeldir. Burası internette gördüğümden daha güzeldi. Akıllardaki Mardindi resmen. Burdan taksi ile çarşıya indim. Burdan cevizli sucuk ve bir tane sabun alıp takı satan gümüşçülere geldim. Çok güzel şeyler vardı ve ben bir kaç tane almadan yapamazdım.
"Hoşgeldin gızım"
"Hoşbuldum Amcacım."
"Ne istiysen"
"Sadece bakıyorum"
"Eyi bah bah. Belki buralardan bir erkek alır sana"
Gülümsedim.
"Daha zamanım var amcacım. Ama hayırlısı diyelim."
"Deyelim deyelim."
Bir tane kolye alıp otele geri döndüm. Annemlerle konuşup akşam yemeyine indim.****
Stajda ilk günüme başlamıştım bir saat önce. Ve güzel ilerliyordu. Doktorum yani buranın Kadın Doğum'u Amine Hocaydı. Ve hastaneden çok evlerde doğum yaptığını söylemişti.
"Çisil kontrole gelenler alalım."
"Peki hocam."
Ayşe ve Rasim çifti girdi içeri. Kadın 6-7 aylık hamileydi bana göre. Şişmiş bir karmı vardı.
"Ayşeciğim hoşgeldin tatlım uzan bakalım oraya. Çisil Ayşenin jelini sürer misin?"
Ayşe yattığında karnını açtım. Jeli sürerken hafif ürperdi.
"Kaçıncı gelişim hala alışamadık şuna doktor hanım" gülümsedim. Amine Hoca yanıma geldiğinde "28.haftadasın ve iki haftada bir kontrole gelmeni istiyorum Ayşe." Röntgenden bebekler incelendiğinde iki tane olduklarını gördüm. "Allah sağlıkla kucağınıza almanızı nasip etsin Ayşe." Dedim.
"Amin doktor hanım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mardinde İstanbullu Doktor
Roman pour Adolescentsİstanbuldan staja, Kadın Doğuma ihtiyaç olan Mardine giden Çisil. Ailesinin isteği üzere Mardine dönen Berat. İkisinin karşılaşması ama aslında ikisinin daha önceden zaten tanışmış olmaları. Kadınlara çok değer veren ama üstüne kuma alan veya kar...