Dur dedim sana ;
- Bir adım dahi atarsan inan bana yapacaklarımdan ben bile korkuyorum,bu şehir bizi kavuşturmaz belki ama inan bana yanışımıza her saniye kordan alevlerle şahit olurlar Maya !
-Ben tek senin ecelin olmam, seninle beraber Günahl...
Bölüm şarkısı : Rıell x Egzod My stranger okurken dinlemenizi tavsiye ederim
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bulunduğum durumdan rahatsız bir şekilde kıpırdandım, gerçekten şuan hiç tanımadığım ve tiksinmek dışında hiçbir şey hissetmediğim bir kız için bu kadar uğraşıyor olmama şaşırmıyor değildim,
Olduğum yerde dikleşerek ikinci kez seslendim, "Heyy uyann!"
Saatlerdir onu bıraktığım yerde öylece uzanıyor ve hiçbir tepki vermiyordu, durumu buraya geldiğimiz zamandaki ile aynıydı, ne iyiye ne kötüye gidiyordu. Şuan vücuduna büyü işliyormuydu bundan bile emin değildim.
Buraya son gelişimin üstünden uzun zaman geçmişti o zamanda yine şuan ki konumumdaydım tek farkı endişeli ve deli gibi korkan bir adam olmamdı. Beni bir hiç uğruna sırtımdan vuran biri için tüm benliğimden düşünmeden vazgeçmiştim, çok değil birkaç ay sonra gerçek yüzünü görmüştüm ama herşey için çok geçti. Şuana kadar onu öldürmemem zamanında ona çok fazla değer vermem sayesindeydi ama artık içimde ona karşı hiçbir duygu barındırmıyor aksine bana kimseye güvenmemem gerektiğini çok güzel bir şekilde öğrettiği için minnet duyuyordum. Boş versenize onu gördüğüm yerde kafasını boynundan hiç düşünmeden ayıracaktım.
Kızlardan nefret ediyorum, özellikle kırılgan ve başkasına muhtaç olanlarından. Birine bakıcılık yapabilecek sabrı kendimden görmüyordum, ama bu Allahın cezası muhafız bana yine bir şeylerden vazgeçmem gerektiğini söyleyip duruyordu. Kendimi ikinci kez nasıl bu duruma düşürmeyi başarmıştım yada gerçekten şu yerde yatan zavallı için değermiydi diye son yarım saattir düşünüp duruyordum.
Son bir kez daha seslendim, " Heyy kalkmalısın, biliyorum beni duyduğunu sağırda değilsin ya!" bu sefer ayağımla uzaktan hafif dürtmüştüm ama yine tepki alamamak daha fazla canımı sıkmıştı. Oysaki şifalı suyun onu kendine getirmesi gerekirdi bu kadar ciddi mi yaralanmıştı gerçekten. İşin kötü yanı hava gittikçe kararmaya başlamıştı gece yarısını geçiyordu, eğer şafak sökene kadar gözlerini açamazsa bir daha onu minionlar bile kurtaramazdı, bunun vermiş olduğu endişeyle yanına gitmeye karar verdim ve başucuna çöktüm. Ona dokunmak istemiyordum, ona dokununca tüm hücrelerime sanki milyonlarca arı iğnelerini saplıyordu, tüm vücudum karıncalanıyor ve rahatsız oluyordum ama birşeyler yapmam lazımdı çünkü ne kadar onu umursamasam da içimde burada ölmemesi gerektiğine dair bir his vardı, yaşamalıydı, yaşamalıydı ve ben canım istediğinde onu kanatabilmeliydim. Bu ukala kız kimin patron olduğunu ve kime karşı kafa tutmaması gerektiğini öğrenmeliydi.
Bir anda süzülen ışıkla kafamı tapınağın duvarlarına çevirdim, daha önce hiç görmediğim kadar çok minion duvarların içinden çıkıyor ve bize bakıyordu, bir şeyler ters gidiyor olmalıydı içeride..
–Muhafız! Diye seslendim ama ne cevap nede muhafız belirmedi, Tekrar tekrar seslendim, Muhafız beni izlediğinizi biliyorum buraya gelmen gerekiyor aradığım cevapları ve içeride ne olduğunu sen biliyorsun eğer ona zarar gelirse bu tapınağı yıkacağımı da biliyorsunuz.