son güne bir ay beş gün kala
"hala inanamıyorum."
"aslına bakarsan, ben de öyle."
"ama mutluluktan deliriyorum! ya bu aşırı güzel bir şey! sen ve bora-"
masanın altından bacağına geçirdim bir tane. "ya sus! şimdilik sessiz sakin geçirmek istiyoruz. insanların bakışlarından uzak kalmaya çalışıyoruz."
alt dudağını ısırıp ellerini çırptı. "aaayyy! delicesine mutluyum!"
güldüm. "sana ne oluyor kızım?"
kaşlarını çatıp koluma uzandı ve beni çimdikledi. "aranızı yapmak için, çok affedersin ama bir taraflarımı yırttım. bir zahmet sevineyim çiçeğim."
gözlerimi devirirken sırıtıyordum. "şükranlarımı kabul ediniz efendim."
üstten bir bakış attı. "benim için bir zevkti."
kahvemden bir yudum alıp oturduğum yerde iyice arkama yaslandım. bora'yla iki haftadır 'gerçek anlamda' beraberdik. bunun gerçek olması beni çıldırtıyordu. bazen sırıttığımın farkına varamıyordum. tıpkı tatlı bir patates gibiydim.
bazı kararlar almıştık. telefondan çok sık iletişim kurmak istemiyorduk. bu vıcık vıcık bir ilişkimizin olmaması için aldığımız bir önlemdi. ayrıca herkese 'bakın bakın, biz sevgiliyiz' tarzı bir şey de lanse etmek istemiyorduk. beraberdik. milletin gözüne sokmak gibi bir derdimiz yoktu. ha birde, iki haftada bir ikimiz beraber bir kitabı bitirecektik. yani tek bir kitabı beraber okuyacaktık.
böyleydi işte. fall in love moodundaydım ve her şeyi pembemsi görüyordum. bora başımı döndürüyordu.
"burada olacağınızı tahmin etmiştik."
bora'nın sesini duyunca oturduğum yerde dikleştim. "hoş geldiniz." yanımdaki sandalyeye oturmadan önce başımın üzerini öptü. ben de eridim. "n'aber?"
olcay da esin'in yanına oturdu ve esin'in yanağından makas alıp onu gıcık etti. bora'ya baktım. "iyi. senden?"
sağ kolunu sandalyemin sırtlığına attı ve gözlerime baktı. "harikayım."
güldüm. "çok sevindim," derken yanağına uzandım ve işaret parmağımı sol yanağında gezdirdim. "yanakların kızarmış."
sol eli yanağına değdi. "olcay'la spor salonundaydık. duş almıştım halbuki. geçmemiş demek."
"bence beni gördün diye oldu," dedim alt dudağımı büküp.
kısa bir kahkaha attı. "zeki kızım benim."
utanmamalıyım. utanmamalıyım. "ne sandın," dedim tıpkı şımarık bir kız çocuğu gibi.
başını başımın üzerine yasladı ve olcay'ın anlattığı bir şeyi dinlemeye başladık. kalbim pıtı pıtı ediyordu.
aklımda dönüp duran şeyden dolayı olcay'ı dinleyememiştim. haftaya onun doğum günüydü ve aklımda güzel şeyler vardı.
xxx
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lütfen beni tut bora
ChickLit"ben yüzme bilmem." gülümsedi. "bir şey olmaz. su sığ. gel hadi." önüme düşen saçımı geriye ittim. çekingen gözlerle yüzüne bakıyordum. "şey, o zaman... lütfen beni tut bora." xxx İthaf: İleride aşık olacağım adama. xxx 280719 - 220919