lütfen beni tut bora

4

son güne altı ay on gün kala

"şş."

"ne?"

alt dudağını ısırıp yerinde kıpırdanan arkadaşıma baygın gözlerle baktım. "ne yumurtlayacaksan yumurtla."

nefesini üfledi. "oh be. hiç sormayacaksın sandım."

"sana bir şey sormadım gossip girl. ne söyleyeceksin?"

tekrar alt dudağını ısırdı. göz devirdim. "şu çocuk hakkında mı?"

"adam, diyecektin herhalde," deyip güldü. "bizden beş yaş büyük. tutturmuşum!"

"ne güzel. ben de şu sıralar 28 yaşındaki erkeklerle ilgileniyordum zaten," diyerek dalga geçtim.

hafifçe yumruğunu omzuma değdirdi. "dalga geçme. matematik okuyormuş ve..." dedi sonundaki e harfini uzatarak, "sevgilisi yok!"

kolunu cimcikleyip, "şşş, sessiz olsana kızım," diye azarladım.

"belçim gidip konuşmalısın, bak evren bize bir sürü işaret gönderiyor."

"ben evrenden işaret falan almıyorum esin."

"bak şimdi," deyip bankın üzerinde bağdaş kurdu ve bana daha çok yaklaştı. anlaşılan kitabımı okuyamayacaktım. yine.

sağ elini kaldırıp serçe parmağını tuttu. "bir, sen olgun erkek seversin ve adam 28 yaşında. bence gayet olgun bir yaş," yüzük parmağını tuttu, "iki, inanılmaz yakışıklı ve ortalamanın üzerinde," orta parmak, "üç, sen zeki erkeklerden hoşlanırsın ve o matematik okuyor," en sonunda işaret parmağını tuttu, "dört ve en önemli madde, sevgilisi yok."

ben de elimi uzatıp baş parmağını tuttum, "hepsini silip süpüren beşinci madde ise," deyip gözlerimi kıstım, "ilgilenmiyorum."

parmağını elimden kurtarıp kollarını göğsünde bağladı. "ben bir yolunu bulurum."

"neyin?"

"sizi birleştirmenin."

güldüm. "boşa çabalama."

xxx