Dosya elinden düşerken, gözünden akan yaş da ona eşlik etmişti. Kötü olan sadece Kerem ve ailesi değildi. Amcası da onlardandı. Taşıyamayacağı yükleri sırtlanan bedeni kendini taşımakta güçlük çekiyordu. Duyduğu zil sesiyle aşağıya indiğinde kapıyı açmış ve karşısında Gece'yi görmüştü ama gördüğü kız her zamankinden farklı şekilde duruyordu karşısında. Omuzları düşmüş, yenilmiş... Gözlerinde hırstan öte kırgınlık vardı.
"Girebilir miyim?"
"Kerem burada yok."
"Onun için gelmedim. Konuşmak istediklerim var. Zamanını fazla almayacağım."
Kenara çekilip girmesini sağlarken kapıdaki korumaları kontrol ettikten sonra kapıyı kapatmıştı. Ayakta ona bekleyen Gece'nin karşısına geçmişti.
"Ne konuşmak istiyorsun?"
Ondaki halsizlik dikkatini çekmişti Gece'nin. Çok durgun ve yorgun duruyordu. Ağlamaktan kızaran gözleri de onu eli veriyordu. İç sesi kendine omuz silkip umrunda olmamalı diyordu ona.
"Küçükken Kerem'le bu evin içinde oyunlar oynardık. Bir gün evin içinde top oynadığımız için Kerem'in babası topu bodrumda saklamıştı. Ertesi gün annemle onlara kahvaltıya gittiğimizde Kerem'le gizlice bodruma gittik topu aramak için. O zamanki boylarımıza göre çok yüksek bir yerdeydi. Merdiven koyup tırmanmaya çalışacaktık. Ben çıkarken Kerem merdiveni tutuyordu düşmemem için. Son basamağa basacakken ayağım alttaki basamağa takıldı ve yere çakıldım. Düştüğümde merdiven üzerime devrilmişti. Kerem'in de eli altında kalmıştı. Bu gümbürtüyle başımıza toplandılar."
İç çekip uzaklara dolarken gözlerinin dolmuş olduğunu fark etmişti, Zeynep. Merakla "Sonra ne oldu?" diye sormuştu.
"Bana dönüp bakmadılar. Sağ olsunlar merdiveni almışlardı ki, o da Kerem'in eli içindi. Kerem... Onlara merdiveni benim oraya sürükleyip topu almak istediğimi, kendinin beni durdurmaya çalıştığını ama benim onu dinlemeyip ona ve ailesine kötü sözler dediğimi söyleyip iftira atmıştı bana. Annem... Bana çok kızdı onların yanında. Merdiven üzerime devrildiği için çoğu moraran yerim ağrıdan koparken onu pek dinleyemesem de bazı söylemlerini çok iyi seçmiştim.
Eğer erkek bir çocuk olsaydın seni onlara karşı savunabilirdim.
Kerem'in rakibi olsaydın böyle ezilmeyecektin teyzenle eniştenin önünde. Ve daha nice kişinin...
Beni onlar bu hâle getirdi, biliyor musun?"
Yutkunup kollarıyla üşüyen bedenini sardığında ona neden bunları anlattığını düşünmeden edemiyordu. Çantasını uzun camın önüne fırlattığında Zeynep'in üstüne üstüne gelirken Zeynep de geri geri gidiyordu. Yavaş tonda başlayan konuşması gittikçe hararetlenmişti.
"Peki, nereden geliyorum onu biliyor musun? Haznedaroğlu Endüstri'den... Kuzenim işime son vermiş. Yaptığı yetmezmiş gibi, babam onun sayesinde Emir'i öldürmeleri için emir verdi. Kerem sayesinde. Her şeyin onun istediği gibi olmasından çok sıkıldım. Onun bana biçtiği hayatı yaşamaktan, onun kadar önemsenmemekten, hiçe sayılmaktan, Kerem'in yaptığı hiçbir kötülüğün hesabını vermediği ama benim en ufak bir şeyde hesap vermek zorunda olduğum adil olmayan dünyadan çok sıkıldım, Zeynep."
Sırtı duvara değdiğinde gözlerinin içine bakmıştı. "Yaşadıklarını anlıyorum ama muhatabın ben değilim. Kerem'in hayatında olan herkes onun biçtiği hayatı yaşar. Bunu ben sizinle öğrendim." Gece gözünden akan yaşı silip iki elini açarak "Ne hayat ama(!)" diye haykırmıştı. Zeynep yanından geçecekken hırsla kolundan tutmuştu onu.
"Kerem'in mutlu olmasını istemiyorum. Benim gibi perişan hâlde olmasını istiyorum."
Kolunu ondan kurtardı. "Rahat bırak beni." parmağıyla kapıyı gösterip "Çık evden." demişti. Merdivenlerden çıkmıştı ve ayak seslerinden Gece'nin peşinden geldiğini anlaması zor olmamıştı. Yavaş ve sakin atılan adımlardı bunlar. Hole doğru yürüyecekken, önüne geçmişti Gece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♣LAVANTA KOKUSU♣
Teen Fiction🍁🍁🍁 Lavanta Kokulu'm diyordu ona, değil mi? Lavanta, aşkın kokusuydu. Genç kadın onu bir zamanlar seviyordu ama şimdi, bilmiyordu... Onu kendinden korkutarak soğutmuştu. Şimdiyse, ondan onu tekrar sevebilmesini nasıl isterdi ki? Kadın ondan vazge...