12~Yabancıya Bakıyormuş Gibi

500 52 20
                                    

  Aynanın karşısında, üzerine giydiği dar tişörtten belli olan karnına bakıp suratını asıp oflarken, tişörtü ucundan tuttuktan sonra üstünden çıkartmış, birkaç dakika öncesine kadar onları da aynı bu şekilde çıkardığı tişörtlerinin yanına sallamıştı. Yatağa oturmuş, başını iki eli arasına alıp aynada kendine bakarken, odaya elindeki zarfla İnci girdi.

"Evden çıkacakken girişte bunu buldum. Kaan'a gelmiş. Partiye mi ne davet edilmiş. Sen al da Kaan'a verirsin. Geç kaldım çünkü. Hemen çıkmam lâzım."

Elindeki zarfı "Peki." deyip alırken işkillenmeye başlamıştı. İnci yanağına öpücük kondurup evden çıktıktan sonra Zeynep zaten açılmış olan zarfın içindeki notu okumuştu. Aklına gelmesini hiç istemedikleri aklına düşmeye başlamıştı. Notu içine koyup zarfı komidinin üstüne bıraktı. Dolaptan çıkardığı son tişörtü de denedikten sonra sinirle üzerinden çıkartıp yere fırlatırken tişörte bakıp tatlılıkla söylenmeye başlamıştı sanki tişört ona cevap verecekmiş gibi.

"Olmazsan olma! Bana tişört mü yok?!"

Çekmecelerini karıştığında görmediği tişörtlere bakıp yatağın üstüne salladığı tişörtlere bakarken dudaklarını büzmüştü. Son fırlattığı tişörte baktığında "Yokmuş..." demişti. Gelen bildirim sesiyle telefonu eline aldığında mesajı seslice okumuştu.

"Bazı geceler gözlerimi kapatıp sessizliğin içinde kaybolup ona karışmaya çalışan seslere kulak veriyorum. Masum insanların çığlıkları... Sonra içimde bir sürü korkunç duygu kabarıyor ve ben o an anlıyorum kötülüğün kanını dökmenin en müthiş hissettirici aletinin kılıç olduğunu... Siyah Maske."

Telefonu yatağa atıp ellerini makyaj masasına dayayıp kalçasını yaslamıştı. Hattını değiştirse de onu buluyor, saçma ve can sıkıcı mesajlar atmaya kaldığı yerden devam ediyordu. Dikkatini dağıtan kapı ziliyle kapıyı delikten baktıktan sonra açtığında karşısında elindeki poşetlerle Selim'i görmüştü.

"Selim? Ne yapıyorsun burada? Kerem mi yolladı yoksa?"

"Kerem Bey, bebek için alışveriş yapmamı istedi. Poşetlerin içinde meyve, sebze, gevrek gibi yiyecekler var. Kenara bırakıyorum."

Selim'i dinlerken şaşkınlıktan gözlerini büyütmüştü. Son cümlesiyle kaşlarını çattıktan sonra kolunu ona uzatıp poşetleri içeri koymasına engel olmaya çalışıyordu.

"Yok canım, hiç gerek yok. Kerem Bey'ine söyle, bunları fakire fukaraya dağıtsın da hiç kullanmadığı için tertemiz olan vicdanını rahatlatsın. Benim onun kötü yollarla kazandığı paradan aldırdığı şeylere ihtiyacım yok. Aynen ilet."

"Fakat, Zeynep Han-..."

Kapıyı suratına çarptığında "Oh be!" diyerek sinirden ter olan suratına su çarpmak için banyoya gitmişti.

♣♥♠

Elinde olan dart çubuğunun ucuyla oynarken önünde asılı duran darta bakıyordu. Ayak seslerini duyduktan sonra "Hallettin mi?" diye sormuştu. Selim her şeyi eksiksiz anlatıp Zeynep'in dediklerini aynen Kerem'e aktarırken Kerem'in işittikleri tam da beklediği gibiydi. Zeynep'in ona sarf etmiş olduğu cümleler, yüzündeki gülümsemenin sebebi olurken elindekini havaya kaldırmış, sağ gözünü hafif kısmışken darta doğru giden ok, tam ortasına saplandığında baş parmağının ucuyla dudağının altını kaşıyıp geri çekilmiş, arkasına dönmüştü. Masasındaki listeye göz atıp Selim'e uzatmıştı.

"Al bunu. Sonradan eklediklerime de davetiyeler gidecek. Özel davetiyeyi sahibine gönderdin mi?"

"Altın kaplamalı olan mı, Kerem Bey?"

♣LAVANTA KOKUSU♣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin