25~Beklenen Görüşme

310 34 3
                                    

Her zaman varis gibi davrandı babam bana. Itır ne kadar umrunda değilse, ben o kadar umurundaydım. Duygusuz adamın tekiydi. Hiçbir zaman ağladığını görmedim. Ben o gün gördüğüm görüntüyle buz kesmişken bile... Annemi o hâlde görünce bile tepkisiz kalmayı başardı. Salonun ortasında boynuna ip dolayıp kendini asmış bir kadını görünce ağlamaz mıydı insan?

Zorlukla yutkundu genç kadın ve tam da o sıra bir parça kopup gitmişti içinden. Duyduklarının etkisiyle dolup taşan gözleri akması için gözlerini kapatmasını bekliyordu. Soğuktan buz kesen elleri Kerem'in ellerini bulup üstüne konmuştu. Genç adamın bakışlarını üzerinde gezinmeyen yer bırakmazken o gözlerini ondan çekmiyordu.

"Bana acıma, Zeynep."

Öylesine sert ve tok çıkan sese karşı önce afallasa da kendini toparlamayı başardı. "Sana acıdığımı da nereden çıkarttın? Ben sadece... Üzüldüm ve şaşırdım tabii. Bunları bana anlatmadın. Trafik kazasında öldüklerini söylemiştin." Gözlerini genç kadından çekip önüne döndü.

"Sana neden yalan söyledin diye sormayacağım. Son iki günü yaşamasaydık tepkim böyle olmazdı. Sen geldikten sonra bazı şeyler değişti sanki. Çok farklı olmamıza rağmen seni hep tanıyormuşum gibi hissediyorum."

Histerik bir gülüşle gülerek ona döndü Kerem. "Belki de bu birisini sevdiğini nasıl bildiğindir." Zeynep'in yüzü hafifçe kızarırken ellerini iki yana kaldırarak "Okey, rahat ol. Söylemedim say." Bir süre daha sessizce oturduktan sonra içeri girmişlerdi. Zeynep arkasından içeri giren Kerem'e baktı.

"Sizi yalnız bırakacak değilim, Zeynep. Lütfen tartışma çıkartma."

Omuz silkti. "Yo, kal tabii. Salondaki koltuğu hazırlayayım sana. Sen geç otur. Iğğğ... Keyfine bak, içecek bir şey ister misin?" Kerem de omuz silkerek "Seni istesem..." dedi.

Zeynep kızarıp bozararak uyarırcasına "Kereem..." derken genç adam salona doğru yürürken ellerini havaya kaldırdı.

"Duymadın say!..."

Mutfağa geçip dolaptan kolayı çıkartırken tezgaha koyduğu bardaklara boşaltırken bir yandan da söyleniyordu. "Bu da söyler söyler yok duymadın say, yok söylemedim say... Oldu canım ya! Adamın huyu bu zaten. Huyları normale dönse de en nefret ettiğim huyu yapıştı kaldı üstüne. İlla utandıracak!..." Boğaz temizleme sesi kulağına dolarken kolayı taşmaktan zor kurtarmıştı. Kerem elleri cebinde mutfak kapısına yaslı bir şekilde biraz önce kendi hakkında dediklerine kulak misafiri olmuştu.

"Biraz daha beni çekiştirseydin kola doldurduğun bardak da tek başına konuşmana dayanamayıp sana karşılık verecekti neredeyse."

"Hıı... Çok biliyorsun sen."

"Neyse ki bardak da dedikoduna ortak olmadan yetişebildim."

"Neden geldin ki peşimden sen? Hazırlayıp getiriyordum. Rahatını mı bilmiyorsun ne anlamadım ki?"

Kerem bu tatlı tavırlarına içtenlikle gülüp başını sallarken Zeynep aldığı kolalardan birini Kerem'in eline sıkıştırarak onu da peşinden sürükledi. Cam kenarındaki tekli koltuklarda karşı karşıya oturmuşlardı. Kolalarını içmeden evvel Kerem bardakları tokuşturması Zeynep'i gülümsetmişti.

"Çok hareketli bir geceydi. Uzun zaman sonra. Bir süredir her şey olağan derecede iyiye gidiyordu. Ne zaman olay olacak diye diken üstündeydim."

"Hiçbir şeyin iyiye gittiği yok. Sadece biz kötüye alıştık. Hepsi bu."

"Haklısın aslında. Siyah Maske'nin varlığı altında kaybolmuş ve birbirimize sığınmış gibiyiz. Kerem, şeey... Baban ve annen hakkında konuşmak yani bir şeyler anlatmak isterse-..."

♣LAVANTA KOKUSU♣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin