Ölümsüz olan hayatım boyunca yaptığım ve yapacak olduğum hiç bir şeyden pişman olmayan ben, şuanda ağzımdan çıkan iki kelimeden, kendimden nefret edecek kadar pişmandım.
Bazı şeyler, bazı sırlar, sevdiğin insana özeldir, tıpkı senin ona ait ve özel olduğun gibi. Ben belkide ilerleyen zamanlarda, bana çok büyük zararı olan bir sırrımı, henüz iki gündür belki daha az tanıdığım bir çocuğa vermiştim. Jeon Jeongguk.
Israrla bana "kimsin?" diye sorması, benim hayatımı değiştirecek olan sırrımı vermeye sebep değildi. Ben bu sırrı uzun süredir saklıyor ve saklamaya devam ediyordum. Şuanda tamamen aptal pozisyonuna düşmüş, yetmedi kendime ait en özel sırrımı paylaşmıştım ve bunun bana beraberinde getireceği sorunları da kabullenmiştim daha doğrusu kabullenmek zorunda kalmıştım.
Artık benim içine düştüğüm o karanlık kuyuya, Jeongguk'u da sokmuştum.
"Hah! Ölüm meleğiymiş!" Dalga geçer bir ses tonuyla söylediği kelimeler, her ne kadar gururumu kırmış bile olsa, şuanda buna inanmıyor olması içimi rahatlamıştı. "O yüzden mi bana dokunup erekte olmuş gibi davranıyordun?"
"Yaranı iyileştirmeye çalışıyordum"
"Daha çok erekte oluyorsun" diyor, bir yandan kahkahalarına sahip çıkamıyordu, çıkmak istemiyordu. İçten içe kahkahalarına eşlik etmek istesem bile, kendimi frenliyordum.
"Dokununca erekte olacağım en son kişi sensin bence" yalan konuşuyordum. Onu gördükçe kalp atışlarım, ritmik bir düzende ilerlese bile, iç sesim bana sürekli "kendine gel, sen gay değilsin!" diyordu. Evet ben gay değildim ve bir erkeğin kalp atışlarımı hızlandırması benim için belki de imkansızdı. Yalnızca erkeğin değil, herhangi birinin kalp atışlarımı hızlandırmasına imkan yoktu. Muhtemelen kalbimin böyle atması Jungkook'la alakalı değildi, belki de alakalıydı.
"Baksana sende tam bir gay tipi var" bunu samimi söylediğine emindim.
"Bu kanıya nereden vardın?" Kontrol edemediğim bir şekilde yüz ifadem değişmiş, tek kaşım benim kontrolüm dışında kalkmıştı.
"Çok yakışıklısın çünkü, mutlaka gaysin"
"Peki sen çirkin olmana rağmen nasıl gaysin?" Değildi! Jeon Jeongguk gerçekten çok yakışıklı bir adamdı.
"Ben çok yakışıklıyım ve unutma ki bunun tiple alakası yok" ayağa kalkmış ve sırtını bana döndüğü esnada aniden tekrar geri dönmüş, "ben istediğim zaman, herkes bana aşık olur." demişti. Yüzünü bana olduğundan fazla yaklaştırmış, derin nefesini yüzüme vermişti "sen bile!"
Bu konuda kendine duyduğu öz güven her ne kadar beni etkilemiş olsa bile, bu konuda emin değildim. Ona aşık olacağım konusunda o kadar iddialıydı ki, kendini buna o kadar inandırmıştı ki, bu inancı beni ürkütüyordu. Tabi ki de kendine olan öz güveni değil, beni onun varlığı korkutuyordu.
İlk defa bir insanoğlunun hayatına müdahale etmiş, ilk defa bir insanoğlunu evime getirmiştim. Yetmemiş ona kendimi açmış, bu dünyada saklamam gereken en büyük sırrımı vermiştim. Üstelik hiç tanımıyor olmama rağmen, nasıl böyle bir aptallık yapmış olabilirdim!
Sertçe yutkunup oturduğum yerden ayağa kalkmış, ani bir hareketle belinden tutarak, sırtını duvara sertçe vurmuştum. Neden yaptığımı sorgulamak istiyor olmama rağmen beynim bana "yap işte" diyordu ve yapıyordum.
Gözlerini açmış, tamamen yüzüme odaklanmış bir ifadeyle dudaklarıma, gözlerime bakarken yüzümü hafızasına kazıyor gibiydi. Kalp atışlarının sesini bin kilometre öteden bile duyabilirdim. Biraz önce ki özgüvenli çocuk gitmiş, yerine sevgilisiyle ilk defa randevuya çıkan liseli kız gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
World Of Gods | Taekook
FanfictionVe sen Jeon Jungkook, bu fani dünyada bütün kötülükler arasında parlayan mavi ışığımsın. ⚪Taekook ⚪ TAMAMLANDI 11.05.2020 ! Yetişkin içerik !