Chapter 11

1.1K 112 21
                                    

"Jeon iki gündür yüzüme bakmıyor." 

"Çok normal buna sen sebep oldun." 

"Ha siktir oradan!" Jimin'in söylediklerine sinirle yerimden kalkmış, paketten bir sigara yakarken bir yandan salonda gezinmeye başlamıştım. 

"Taehyung onun sana yapma dediği her şeyi yapmaya başladın. Sana kim Venezia'yı al dedi? Sen ölüm meleğisin, insan değilsin ki." 

"Siktir git. İkiniz birbirinize fazla destek olmaya başladınız gözümden kaçmıyor. Çekemem seni şimdi." 

Jimin arkamdan bir şeyler mırıldanırken ben çoktan salondan çıkmış, evin dışında olan bankta oturmaya başlamıştım. Venezia'yı aldığım gün bir heyecanla eve gelmiş ve bütün olanları Jeongguk'a anlatmak için yanına oturmuştum. Değil beni dinlemek, yüzüme bile bakmamıştı ve iki gündür benden yalnızca kaçıyordu. 

Her gece beraber uyumaya alıştığım için onsuz uyuduğum zamanlarda kabuslarım geri gelmeye başlamıştı. O bütün bunları biliyor olmasına rağmen, yatmadan önce kapısını kitler ve öyle uyurdu. Aslında tabi ki direk yatağına girebilirdim ama en başta, o ağladığım gece söz vermiştim. "Senin yanında normal insanlar gibi davranacağım." Sırf söylemiş olduğum bir kaç kelime için, hiç bir gücümü kullanmıyor ve insan gibi yaşamaya çalışıyordum. 

Oysa ki onunla henüz sevgili bile değildik, aslında sevgili nasıl olunur bilmiyordum. Jimin "Artık sevgilisiniz, beraber uyuyup uyanıyorsunuz, randevuya çıkıyorsunuz ve sevgililer gibi atışıyorsunuz. Teklife gerek yok." Dese bile, bence eksik bir şeyler vardı. Evet Jeon'la artık sevgili gibi davranıyorduk, sürekli bir hareket ediyorduk ama yinede aklımda oturmayan bir şeyler vardı. Bunlar için bana zaman tanımıyordu bile. Benden bir teklif duymak isteyeceğinden emin bile değildim, buna dair tek kelime etmemişti. Belki de bu halinden oda mutludur? 

Venezia'yı sözde aldığım iki gündür, hiç uğramadım bile oraya. Sonuçta bir iddia uğruna kazandığım mekandı orası. Her akşam kapısından geçiyordum ama içeri girmek, tek bir adım bile atmak istemiyordum. Jeongguk, sürekli oradayım sanıyordu beni. Aslında değildim, hemde hiç değildim ama o şuanda bana trip yaptığı için bunu bilmiyordu. 

Seul bugün olduğundan daha soğuk bir havaya hakimdi. Gökyüzü her an patlayacak kadar dolmuş ve lanetini rüzgarla beraber üzerimize yağdırıyor gibiydi. Yaktığım sigaradan bir iki duman belki kendim içiyordum, gerisini rüzgar içiyordu adeta. 

Kaç tane sigara içtim veya ne kadar süredir o bankta oturuyordum bilmiyorum ama kafam oldukça bulanıktı. Yapmak istediğim ama eksik gördüğüm belki yüzlerce konu vardı ve bunların yarısından çoğu hatta tamamına yakın olanları Jeongguk ile alakalıydı. Onunla beraberken zaman kavramını yitiriyordum, üstelik bunun için yalnızca yanında olmama gerek yoktu, onu düşünüyor olmam bile yeterliydi. 

Tabi bu bir kaç günlük süre zarfında Jimin ve Suga konusunu da çözememiştim. Çözmek için bir şey yapmamıştım bile. Suga sürekli eve geliyordu bundan emindim, Jimin'in tavırları da bunu onaylıyordu ama Jimin istemeden olanları görmek bile istemiyordum.

 Jeongguk'la ayrı olduğum her zaman, omuzlarımda ciddi bir ağırlık hissediyordum. Bundan bir kaç ay öncesinde o yoktu hayatımda ama şuanda vardı ve bir saniye bile yokluğu benim içimi yakıyordu. Ciddi bir anlamda yakıyordu hemde, yanımda bulunduğu zaman diliminde kendine öyle bir alıştırmış ki beni, onsuz önceki hayatım, günlerim nasıldı hatırlamıyordum bile. Her sabah uyandığım anda onun bana tavşan dişlerini göstererek masum bir tebessümü, uykudan uyanınca hafif çatallaşan sesi, o kalın ve kaslı kollarında olan dövmelerini göstermek için çıplak gezmelerine, gülerken kısılan gözlerine ve yanağında eskiye dair olan yara izine, her şeyine öyle alışmışım ki, kendimi onu sevdiğime öyle bir ikna etmişim ki onsuz bir an bile benim boşluğa düşmeme sebep oluyor. Düştüğüm boşluğun bir kelime anlamı yok. Yalnızca emin olduğum tek bir şey var ki oda benim Jeon Jeongguk'tan önce nasıl yaşadığımı bilmediğim. İnsanlar gibi her gün bir yerde, her gün başka bir kişiyle sabaha gözlerimi açardım. Şuanda sevdiğim adamla sabahlara açmış olduğum gözlerimi, bir kaç gündür yine tek başıma açıyordum. Bu durumun ağırlığı beni darmaduman etmeye yetiyordu. 

World Of Gods | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin