Chapter 6

1.4K 143 55
                                    

Bir ölümsüz olmama rağmen, zavallı insanoğluyla aynı duyguları yaşamaya başlamıştım. Neden mi zavallı diyorum? Çünkü, onların duyguları var ve onlar her defasında bu duygularına yenik düşerler. Kaybetmek, sevmek, korkmak, nefret etmek ve özlemek. Daha doğrusu adını hatta hissini yaşamadığım birden fazla belki onlarca duygu. Dünyaya indiğim yüzyıl önce, yaşamaya başladığım yüzyıldır, bu duyguların hiç birini yaşamamış ve kimseyi kaybetmekten korkmamıştım. Kimse için acı çekmemiş, kimse için ağlamamış ve hatta, ki buna kendimde dahil kimseyi sevmemiştim. Jeongguk'u tanımaya başladığım andan itibaren ben bir fani gibi duygular hissediyor, hatta ve hatta onu kaybetmekten korkuyordum. 

Jimin'in söylediğine göre bunun adı aşk, benim düşüncelerime göre bu hissin tam bir kelime anlamı yoktu. Aşk benim Jeon'a hissettiğim duygulara yetersiz gelirdi. Öyle ki benim ona olan hislerimin, hiç bir sözlükte kelime anlamı yoktu. Jeon'la ilk karşılaştığım andan itibaren aramızda farklı bir bağ, aura vardı. Sanki birbirimize görünmez iplerle bağlıyız ve bu ipler ne olursa olsun kopmayacak, tam tersi çok daha fazla güçlenecek. Bu nasıl bir sır, bu nasıl bir şey bilmiyorum ama emin olduğum tek bir şey var, oda Jeon Jeongguk'u bana bir rüzgar attı ve ben onu tuttum. Hangi rüzgar hangi yönden esti, hangi dalga onu kıyıma kadar getirdi, ben onu nasıl tuttum, bunlar bizim aramızda açılan sahte birer parantezdi. Bu parantezlerin kelime anlamını biz bulacak ve bulana kadar belki de paramparça olacaktık. Jeon Jeongguk için emin olduğum belki onlarca şey arasından biriydi buda. 

***

"Korkma! Korkuna kaşlarını çatma! bak ben buradayım, kalbim burada." Jeongguk'u sakinleştirmek için söylediğim kelimelerden biriydi buda. Sürekli olarak saate bakıyor ve her geçen saniye hatta salise aleyhime işliyordu. Denemiş olduğum ve yanıldığım bütün güçler beni çok daha fazla korkutmaya başlamıştı. "56"

"Eğer o çocuğun tek bir saç teline zarar gelirse, kendi ölüm fermanını hazırla!" "55"

Jeongguk hiç bir şey demiyor yalnızca gözlerime odaklanıyordu. Onun kurtaracağımdan emin fakat bir o kadar da korkuyordu. Onu tanıyorum. "54"

Kalbim sıkışıyor ve aleyhime işlemekten olan saniyelerle müdahale edemiyordum. Böyle zamanlarda daima sakin olan ben, şuanda bir sürü gücümü aynı anda deniyor, her bir denememde bir öncekinden daha fazla başarısız oluyordum. "53"

"Buradasın,biliyorum ve korkmuyorum." Jeongguk her ne kadar korkmuyorum demiş bile olsa, şuanda yüzünde saklayamadığı korkusu kendini ele veriyordu. "52"

Asla yaşamam dediğim duyguların tamamını aynı anda yaşamaya başlamıştım. Birini zaafım olarak görüyor, onu korumaya çalışıyor ve ona zarar gelmesinden, onu kaybetmekten korkuyordum. Hepsinden ve en önemlisi onu seviyor belki aşıktım. Evet kulağa saçma gibi geliyor ama ben şuanda kendimle çelişiyordum. Bu çelişki "Jeon Jeongguk'a aşık mıyım yoksa seviyor muyum?" Ona olan ve gün geçtikçe hatta saatler, dakikalar, saniyeler veya saliseler geçtikçe içimde büyüyen hisler. En yakın arkadaşımla bile yan yana gördüğüm zaman, canımı sıkan bu his, en önemlisi bu hissin sahibi adama tam şuanda birazdan beynini dağıtacağım biri dokunuyordu. Üstelik elinde silahla. 

Saniyeler artık benim durduramadığım şekilde ilerliyordu ve saate son kez baktığım zaman otuz saniyeden daha az sürem olduğunu gördüm. "Eğer benim gücüm sana etki etmiyorsa, bu gücüm tüm dünyaya etki edecek Jeon Jeongguk!" 

Geriye belkide benim için çok büyük bir sıkıntıya yol açacak, tek seçenek kalmıştı. Zamanı durdurmak. Bunun bana ne gibi bir zararlar getireceğinden haberim vardı, en azından tahmin ediyordum ama eğer söz konusu Jeon Jeongguk'sa başıma gelecek en büyük cezaya razıydım. Zamanı durdurmak için elimi havaya kaldırdığım o anda, gökyüzü çakan şimşekle tamamen aydınlanmış ve birazdan olacaklardan dolayı, bana yardımcı olmaya çalışıyordu. Bu benim belki de ilk defa yada son defa deneyeceğim bir güçtü, bu binevi tanrıya karşı gelmekti ama diyorum ya umurumda değil. Gözlerimi tamamen kapatmış ve gökyüzüne hükmetmek için son bir kez ellerimi kaldırmıştım. "Sana emrediyorum, dönmeyi bırak ve bir süreliğine dur!" ellerimi gökyüzüne kaldırıp, dünyaya hükmetmeye çalıştığım an, hiç beklemediğim bir güç beni durdurmuş "Yeter! Kendine gel V!" demişti. Arkamı gelen sese odaklanıp döndüğüm zaman karşımda duran Namjoon'du. 

World Of Gods | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin