Yine ve yine her zaman olduğu gibi bütün olayları kendi elimle uçuruma sürmüştüm. Bazı şeyleri, bazı olayları zamanında çözseydim eğer durum bu kadar kötü olmayacaktı fakat ben bunu yapmak yerine, oyalanmayı ve işleri yokuşa sürmeyi seçtim. Sonuç olarak ne mi oldu?
1 Hafta önce...
Eve girdiğim anda Jimin'in dolan gözleriyle bana bakması ve çok net bir soru sorması, artık bazı şeylerin bitişiydi. Neden bitişi diyorum çünkü hissettim, Jimin'in gözlerinde ilk defa bana karşı bir kırgınlık belki nefret gördüm. Joon ona her ne anlattı bilmiyordum ama bazı şeyleri normal olarak anlatmadığına emindim. Muhtemelen durumları Jimin'i benden uzaklaştıracak kadar abartılı bir şekilde anlatmıştı ki, Jimin şuanda bana nefretle bakıyordu.
"Taehyung bana yalan de yalvarırım yalan de." Jimin'in elleri yakamda beni ileri geri sarsarken, benden duymak istediği tek cevabın "Yalan." Olduğunu biliyordum ama değildi. Ağlayarak ki bu tamamen içimden gelen bir ağlamayla Jimin'e bakarak "Dışarıda konuşalım mı biraz?" Dedim. Onunla yalnız konuşursam eğer ki, bazı şeylerin yoluna gireceğine emindim yada değildim tam olarak bilmiyordum ama diyorum ya onunla tek konuşmam gerekiyordu ki o bunu yüksek bir sesle "Burada konuş! Bana yalan de!" Diyerek reddettiğini belli etmişti.
"Peki o zaman konuşalım ama önce tek soru, Joon sana ne dedi?" Kaşımı kaldırarak, gözlerine odaklanmış ve Joon'un abartmış olması için içimden dua eder hale gelmiştim. Joon abarttıysa konuyu, Jimin'i kaybetmeden toplama oranım yüksekti, umuyorum ki öyle olurdu.
"Annemin öldüğü gün, annemi de kurtarma ihtimalin varken yalnızca beni kurtarmayı seçmişsin?" Doğru olanı anlatmasına rağmen bu kadar sinirlenmişti artık yapacak bir şey yoktu.
"Doğru." Başımı onaylayarak sallayıp, bütün suçumu kabul edip, kenara çekilecektim. Ben arkadaşımı, senelerdir kardeşim dediğim adamı çoktan kaybetmiştim nasılsa.
"Doğru öyle mi? Tek açıklaman bu mu Taehyung?" Gözleri her dolduğunda içim gidiyordu ve Jimin'in şuanda gözleri dolmamış, artık tamamen taşmış ve akıyordu. Öyle ki gözlerini silmekten beni göremiyordu.
"Doğru, öyle dedim. Bilmiyordum, anneni kurtarma ihtimalim olacağını bilemezdim. O gün annene araba çarptığı gün, annen 'Yardım edecek bir tanrı var mı?' dediği an, aklımdan geçen anneni kurtarmaktı ama o kendi ölüp senin yaşamanı seçti. Bebeğimi kurtar dedi bana."
"Sende annemi öldürüp yalnızca beni kurtardın öyle mi? Neden? Yeterince acı çektiğim yetmedi mi benim? Sen beni bu dünyada acı çekeyim diye mi kurtardın Taehyung!" Dizlerimin önüne çöküp, ellerini dizlerime yalvarırcasına koymuş ve başını ayaklarımın tam dibine eğip, sesi kısılana dek bağırarak ağlamaya başlamıştı. Dizlerim titremeye başlayıp, kendimi onun yanına yere bıraktığım zaman, çoktan onu kollarımın arasına almış ve ağlamaya başlamıştım.
"Sen benim kardeşimsin, sen benim bu dünyada ki tek ailemsin Jimin. Ben senin acı çekmeni ister miyim? Özür dilerim Jimin, özür dilerim inan bilmiyordum. Özür dilerim." Jimin'i komple kollarımın içine almış, bir elimle saçlarını severken sürekli özür diliyordum. Belki milyonlarca kez bile dilesem onun acısını alamazdım, eğer geçmişe dönmek gibi bir gücüm olsaydı, tek döneceğim yer o kazanın olduğu gün olurdu. Jimin'in annesinin ölmesine asla ama asla izin vermezdim hatta öyle ki, gerekirse ruhlar aleminden ruhunu bile alırdım.
Bir süre ki bu sürenin ne kadar olduğunu bilmediğim bir zaman, Jimin kollarımın arasından bir anda çıkmış ve gözlerini elinin tersiyle silerek yüzüme tebessümünü sunmuştu. Tebessümüne gülümseyerek karşılık verdiğim an, yavaşça ayağa kalkmış ve Suga'ya dönmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
World Of Gods | Taekook
FanfictionVe sen Jeon Jungkook, bu fani dünyada bütün kötülükler arasında parlayan mavi ışığımsın. ⚪Taekook ⚪ TAMAMLANDI 11.05.2020 ! Yetişkin içerik !