Chapter 20

714 69 15
                                    


Ne zaman bir olayla karşı karşıya alsak, o olayı çözmeden hayatımızı anında düzene sokuyoruz. Düşününce mantıklı gibi geliyor fakat hiç değil çünkü, olayları çözmeden normal düzenimize giriyoruz. O anda üstünü kapattığımız yada kısa süreli çözdüğümüz olay bir sonra ki sefer önümüze daha büyük bir sorun olarak geliyor. Geldiği süreçte belki yine çözebiliyoruz ama çözdükten sonra olduğundan fazla yıpranıp yara alıyoruz. 

Jeon ile tanıştığımızdan bu yana bir çok sorunla karşılaşıp hepsini o dakika çözdük. Jackson olayında onu öldürünce çözmüşüz gibi gözüktü, bu sefer Jimin için tehlikeli bir hale geldi. Joon olayını çözdük sanıyorduk ki, bir sonra ki sefer daha büyük bir sorunla geldi, üstelik biz çözemeden kaçtı tıpkı geçer sefer olduğu gibi. Beladan, sorundan daha doğrusu karmaşadan uzak bir hayatın içinde olmasını istediğim Jeon, benimle birlikte daha büyük karmaşaların içine girdi. Üstelik bunların hiç biri insan değil, insan olsa döver vurur veya vurulur bir şekilde belki kurtulurdu fakat bu güçler onun sınırlarının çok ötesinde, onun güçlerinin çok ilerisindeydi. 

Önceler de tektim, onu korumak için ama şuanda tek değildim. Suga vardı yanımda ve o varken ben kendimi daha güçlü hissediyordum peki ya Suga bir gün giderse? O zaman nasıl koruyabilecektim onu? Belki benim cezam biter, dünyadan ve yeryüzünden tamamen silinirsem ne olacak? En kötüsü bir gün Jeongguk ölürse, o zaman ben ne yapacağım? Kafamda birbirinden bağımsız ama cevaplarını asla bulamayacağım sorular, düşündükçe can yakıcı olmaya başlamıştı. 

Yeni evimizin balkonunda oturup, dışarıda yürüyen insanları izlerken, kendimi düşüncelere daha doğrusu acının içine bırakmıştım. Korktuğum şeyler ve daima kaçmaya çalıştığım gerçekler benim hayatımın en birinci yerindeydi. En büyük sorunlarım, sorularım belki de korkularımdı. Ben bunları yenmeye çalıştıkça daha çok korkuyorum ve olur da bir gün yenemezsem diye düşünüyordum? Evet ben bunları belki bir gün yenemeyecektim ama düşününce ben Jeon'u sonsuz sevdim. O benim hayatımın daima bir köşesinde, en özelimde kalacak tek kişiydi. Eğer olur da bir gün cezam biter ve ben yer yüzünden silinirsem, onunla yaşadığım her bir saniyeyi silmeyecektim. Belki acı çekecektim fakat acısıyla, aşkıyla Jeon benim en özelim olarak kalacaktı. İnandığım tek doğrum, kaybolduğum da pusulam ve en önemlisi kaybettiğim benliğim. 

***

Yeni bir şeylere alışma sürecinden nefret ediyordum. Sırf bu yüzden kolay kolay ev değiştirmez, kıyafetlerimi farklı yere koymazdım. Yangından sonra mecburen evden taşınmış ve bir diğer evim olan, Seul de oldukça yüksek bir plazanın yirmi ikinci katına taşınmıştık. Yükseği severdim, kendimi daha güçlü hissetmemi sağlıyordu. Aslında ben gücü de severdim. Evin toplamda salon hariç dört tane odası vardı, Jeon ile benim odam diğer evde de olduğu gibi bir, Jimin ile Suga'nın odaları ayrıydı. Çoğu zaman aynı odada kaldıklarını bilmemek için aptal olmak gerekirdi ama onlar benim bunu bildiğimi bilmiyorlardı. Jeon'un hatırından dolayı buna ses çıkarmayıp, görmemezlikten geliyordum. Sonuçta onlarda birbirlerini bizim gibi seven birer aşıklardı, daha doğrusu sevgililerdi. Aralarına zaten yeterince girmiştim ve artık girmeye niyetim yoktu. 

Bütün gece gözümü dahi kırpmadan balkonda oturmuş, soğuk rüzgarı vücudumda daha sonra bütün bedenimde hissederek, düşüncelerimden kurtulmaya çalışmıştım. Sonuç tabi ki başarısızdı, hiç birinden kurtulamamış tam tersi hıçkıra hıçkıra ağlamıştım. Sessiz ağlamaya çalışsam bile Jeon bütün gece olanları izleyip, bana belli etmeden benimle beraber ağlamış. Bunu zorla kendisine itiraf ettirdiğim zaman "Yalnız kalmak isteyeceğini düşündüm, o yüzden gelmek istemedim." Demişti. Benim yalnızlığım da, kalabalığım da oydu, bunun ne zaman farkına varacaktı ki. 

World Of Gods | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin