Chapter 5

1.5K 158 55
                                    

Hayatım boyunca aciz gördüğüm insanoğlu denilen varlıkların, bana daima saçma gelen duygularını yaşamaya başlamıştım. Dünyada yaşadığım belki milyonlarca sene boyunca, yalnızca aralarında garipsenmemek adına onlarla aynı hareket eder, onlardan biri gibi davranırdım. Bunlar yalnızca yemek yemek, su içmek, uyumak gibi aktivitelerdi. Onlar daima duygularıyla hareket eder ve bunun bedelini en ağır şekilde öderlerdi. Kimi aşık olur acısını en uç noktada yaşar, kimisi bir şeye veya herhangi bir eşyaya bağlanır kaybettiği zaman üzülür, birini sever mutlu olur, istediği kıyafeti alır neşelenir. 

Bunlar insanoğlu gibi aciz varlıkların duygularıydı ve hiç biri bana göre değildi. Ben kendime zaaf edinmem, kimseyi sevmem, bir eşya aldığım zaman sevinmem ve en önemlisi bunların hiç birini yapmadığım için acı çekmezdim. Ta ki bugüne kadar. 

Bugün belkide bunca yüzyıldır hissetmediğim duyguyu, Jimin ve Jeon'u görünce hissettim. Daha öncelerde hiç yaşamadığım için adını bilmediğim bu duygu, beni iliklerime kadar rahatsız etmişti. Bütün bedenim, beynimden geçen düşüncelerle beraber kasılmaya başlamış, ellerim bedenime yabancı kalmamak adına titremeye başlamıştı. Kalbimde bir bakıma ufak bir sızı hissetmiş ve nefesim anlık kesilmişti. Dışarıdan bakıldığında ölüyor hissi veren bu duygu tam olarak neydi? Jeon Jeongguk bana tam olarak ne yapmıştı? 

"Açıklama bekliyorum!" Gözlerimi Jimin ve Jeongguk'a sabitlemiş, şuanda benim istediğim cevabı vermeleri için, sessiz bir şekilde yalvarıyordum. Dışarıdan her ne kadar sinirli bile gözüksem içimde litrelerce kaynar suyu içmiş kadar yakıcı bir acı hissediyordum. 

Beni gördükleri anda toparlanmış ve ikisi de sabit bir şekilde bana bakmaya başlamışlardı. "Sanırım bir takım yanlış anlaşılmalar var?" Jimin'in sesi sakindi. Sanki biraz önce gördüğüm pozisyon yanlıştı gibi bir hissizlik vardı üstünde. "Konuşalım!" demiş ve önden odaya doğru yürümeye başlamıştı. Hiç bir şey demeden adımlarımı odaya doğru atmaya başladığım anda Jeongguk'la göz göze gelmiştim. "Bu sefer öldün ama sıranı bekle." söylediğim sözler gözlerinin kocaman açılmasına sebep olmuştu. 

Kork benden Jeon Jeongguk, titre. 

"Biraz önce tamamen yanlış anladın." odaya girdiğim anda Jimin sözlerine oldukça sakin ses tonuyla başlamıştı. Onu tanırdım eğer yalan konuşuyor olsaydı bu kadar sakin olamazdı ve bana asla yalan söylemezdi. Yanlış anlaşılmalar olduğu mimiklerinden belliydi fakat emin olmam lazımdı. 

"Bana doğrusunu anlat!" her ne kadar ona karşı öfkeli olmak istemesem bile, biraz önce ki gördüklerimi hafızamdan silemiyordum. 

"Bak yalnızca kumanda kavgası ve ani düşüş. Sonuç ortada" derken ellerini bana doğru açmış ve beni işaret ediyordu. Tek kaşım havada, başımı sağa sola anlamadığımı belli eder bir tonda sallarken sözlerine sakin ses tonuyla ve beni ikna etmeye çalışırcasına devam ediyordu. "İkimiz de aynı diziyi izliyoruz, reklam arası girdiğinde ben değiştirmek istedim farklı bir kanal için. O daha farklı bir kanal istedi ve hani bilirsin ya şaka amaçlı kumanda için kavga etmeye başladık. Sonrasını gördün işte" 

"Kaç yaşındasınız siz?" Öfkem azalmaya başlamıştı ama hissettiğim ve tam olarak tanımlayamadığım o duygular devam ediyordu. 

"Hadi ama V, bunun yaşla ne alakası var? Ben sana durumu anlatıyorum ve ah! Saçma tepkiler veriyorsun kendine gel!" Haklıydı. Şuanda verdiğim tepkiler belkide oldukça yanlıştı fakat ben bunun önüne geçemiyordum. Her ne kadar bu duygulardan kendimi soyutlamak istesem bile, beynim buna engel oluyordu. 

"Belki sana anlamsız gelecek ama nasıl desem?" sözümü yarıda kesip, koltuğun tam baş kısmına oturmuş ve görüş açımı Jeongguk'a çevirmiştim. Bir yandan onu izlerken "farklı bir duygu, anlam veremediğim ama içimi bir bakıma acıtan." diyordum. Jimin'e tekrar dönmüş ve sözlerime devam etmiştim. "Ben kendimi kötü hissettim. Bu duygu bana kendimi kötü hissettirdi."

World Of Gods | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin