16.

1.6K 130 30
                                    

Saatlerdir Jimin ile şöminenin başında oturmuş düşünüyorduk.İkimizden de ses çıkmıyordu o geceden sonra.

"Televizyon izleyelim mi?"diye sorduğu gülümseyerek.Zaten bana büyük olan pijamanın kolunu daha da sündürüp ellerimi kapadım.Televizyon izleme fikri burda oturmaktan daha iyiydi.

"Tamam."deyip ayağa kalktım.O da altındaki minderi bir kenara bırakıp televizyonun karşısındaki koltuğa ,  yani yanıma geçti.Tahta sehpanın üzerinden kumandayı alıp kanallara bakmaya başladı.Ama sadece üç tane kanal vardı.Biri haber kanalı biri ulusal müzik kanalı biri de eski dizileri veren dizileri kadar eski bir kanaldı.Haber kanalında durdu.

"Kuzeyimizi ele geçiren soğuklar insanları zor duruma sokmuş durumda.Kwanju Dağları'nda gerçekleşen yoğun kar fırtınası tatilcileri madur etti.Son on yılın en soğuk kışını geçirmiş bulunuyoruz."

Haber muhabirinin söylediği şeyler canımı sıkmaya yetmişti.Muhtemelen birkaç gün daha burdaydık kar fırtınası yüzünden.Soğuklar tüm ülkeyi ele geçirmişti.

"Başka bir kanal açar mısın?"dediğimde dizi kanalında durdu.

"Dört kanalda ne böyle?Televizyon milattan önce alınmış galiba."dediğinde gülmüştüm.

"Burda nasıl yaşıyor anlamıyorum.Kimseyle iletişim kurmamak zor olmalı."dediğimde başını salladı.

"İnsanlardan uzaklaşmak istemiştir büyük ihtimalle.Hayat onu fazla zorlamıştır belki."

"Belki,"

Bacaklarımı kendime çekip kollarımı bağladım.Şöminenin yanından kaltığım için burası soğuk geliyordu.Topuz olan saçlarımı açtım sırtımı ısıtması için.Jimin kafasını bana çevirdi.

"Üşüyor musun?"

"Biraz."dediğimde kalkıp yukarı çıkmıştı.İnce düşünceli biriydi.Birkaç saniye sonra elinde koyu yeşil, yünlü bir şal ile geldi.Önümde durdu ve açıp vücuduma sardı.Döner gibi sarılmıştım.

"Böyle daha iyi."deyip gülümsedi ve yanıma geçti.Diziye odaklanmaya çalıştım.Eski Kore İmparatorluğ ile ilgiliydi.Böyle savaşlı ve geleneksel şeyler dikkatimi çekmezdi.Ama boş boş oturmaktan daha kötü olamazdı.Pes edip izlemeye başladım.

Kafamı saate çevirdiğimde saat altıydı.Jasob hala gelmemişti.Beni meraklandırıyordu.Dizinin bölümleri arka arkaya yayınlanıyordu ama hala kraliçe ölmemişti.Sıkılıp ayağa kalktım.Üstümdeki şalı Jimin'in kucağına bıraktım.

"Nereye?"diye sordu.

"Duş almaya gideceğim.Dizi fena halde baydı."dediğimde güldü.

"Haber izleseydik daha iyiydi."

"Aynen.Neyse gidiyorum."deyip yukarı çıktım.Banyoya girip kapsını kilitledim.Pijamalarımı çıkarıp suyu açtım.Pek sıcak olmasa da idare ederdi.Eski kıyafetlerim ise hala kurumamıştı.Dışarıya da asamıyorduk.

Kısa bir duştan sonra kurulanıp üstümü giydim ve saçlarımı da kuruttum.Son bir ay içinde gerçekten zayıflamıştım.Her şey bol gelmeye başlamıştı.Banyonun kapısını açıp aşağıya indim.Jimin yoktu.Televizyon ise kapalıydı.Nereye gitmişti ki?

Hızla yukarı çıkıp yatak odasına girdim.Jimin elinde kurumuş  bir gül karşımda dikiliyordu.

"Ne oluyor?"diye sorduğumda yaklaştı ve derin bir nefes aldı.Söyleyeceği şeylerden korkuyordum.

Kafasını kaldırıp yüzüme baktı."Ben sizden hoşlanıyorum.Okula ilk ayak bastığınız günden beri size karşı değişik hisler besliyorum.Bu yaptığımın yanlış olduğunu en başından biliyordum ama hislerime bir türlü zincir vurmadım.Sizi her gördüğümde hissettiğim şeylere kendim de inanamadım.Sizi içimde çözümleyedim.Kendimden ve hislerimden hep utandım.Sizin karşınıza hiç çıkamadım.Hiç erkek olamadım.Ama şimdi bunla daha fazla başa çıkamayacağım.Size aşığım."

Ne söyleyeceğimi bilemiyordum.Kurduğu her bir cümle kalbime bir bıçak gibi saplanıyordu.Hislerinin ne kadar derin olduğunu biliyordum ama cesurca karşıma çıkmasını beklememiştim.Dilim tutulmuştu.Nefesim kesiliyordu.Hislerim çıkmaz bir sokaktaydı sanki.

Karşımda ağlamaya başladığında kendimi tutamamıştım.Elindeki gülü alıp sarıldım kemiklerini kırarcasına.

Tüm hisler patlıyordu sanki.Kollarını belime sardı ve gözyaşları omzuma düştü.Ardından kulağıma fısıldadı,

"Seni çok seviyorum."

***


Love Is Not Over | Park JiminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin