22.

1.4K 92 85
                                    

Yatağımda bir sağa bir sola kıvranırken uyumak çok zordu.Aklımı toparlamak zorundaydım,aksi taktirde okulda zorluk çekerdim.Yarının gelmesini istemiyordum bir türlü.Hocaların gereksiz sorgusuna maruz kalmak , jonsukla uğraşmak, Müdür Bey'den özür dilemek bana oldukça sıkıcı geliyordu.İyi bir tarafı ise Jimin ile daha sık görüşebilme imkanım oluyordu.Bu güzel etmenlerden sadece biriydi.

Abim ise hala eve gelmemişti.Hoseok ile olma ihtimali her ne kadar düşük olsa da düşündürmüyor değildi.Büyük ihtimalle babamın saçmalıkları ile uğraşıyordu.Babam ona da baskı yapmayı ihmal etmezdi.Bu zamana kadar çalışmış mesleğinde başarılı bir mimar olmuştu.Kızlarla pek işi olmazdı.Olsa bile hep kendinden olgun kızlarla çıkmayı tercih ederdi.Bir erkeksen etkilenmesi beni şaşırtmıştı.

Telefonumu elime aldığımda ışığı gözümü almıştı.Yanımdaki küçük lambayı yakıp Yun'u aradım.Kocası birkaç gün önce iş gezisine gitmişti ve evde tekti.Ben de tektim.Eskiden olsa birbirimizin evine gidip gelir, dedikodunun dibine vururduk fakat şimdi hem şartlar hem de onun çocuğu yüzünden telefondan konuşmakla yetiniyorduk.İlk aradığımda açmamıştı.Bir daha aradım, yine açmamıştı.Bu saatte asla yatmazdı.Telefonlarıma da cevap verirdi hep.

Bu seferlik ne olmuştu ki?

Fazla takılmayıp Jimin'e mesaj attım bu sefer.Ne yazacağımı bilemiyor sık sık silip tekrar yazıyordum.Yazarken de yüzümdeki aptal gülümseme eksilmiyordu.Çok geçmeden cevap gelmişti.

Seohyun:Merhaba Jimin, uyudun mu?

Jimin:Hayır ders çalışıyordum.Daha yeni bıraktım.Sen ne yapıyorsun?

Seohyun:Ben de evdeyim.Kendini çok yorma lütfen, hiçbir şey senden değerli değil.

Jimin:Hiçbir şey senden değerli de değil.Müsaitsen görüntülü konuşalım mı?

Jimin:Tabi bir sakıncası yoksa.

Seohyun:Bir sakıncası yok, arayabilirsin :)

Jimin:Arıyorum.

Saçımı başımı hızla düzeltip ışıkları açmıştım. Yatağın içine girdiğimde aramasına cevap vermiştim.O da yatağında oturmuş gülümsüyordu.Ona karşı utanmadan duramıyordum.Kalbim hızla çarpıyordu yıllar sonra.

"Nasılsın?" Diye sordu gülümseyerek.

"İyiyim,sen?" "Ben de iyiyim.Abin Yoongi evde mi?" "Hayır ,daha gelmedi.Annen , kardeşin nasıl?Seni çok merak etmişlerdir."dediğimde ensesini kaşımıştı.Gözleri kısılıyordu.

"Evet.Hepsi ile çokça vakit geçirdim.Senin...annen baban nasıl?Çok kızmadılar umarım."dediğinde ne diyeceğimi bilemiyordum.Tavırlarını az çok tahmin ediyordur zaten.

"Aynı, bildiğin kadar işte.Babam müdürü mahkemeye vermiş.Onunla uğraşacağım."dediğimde yüzü düşmüştü.

"Anlıyorum.Kendini üzme ,ben yanındayım.Birlikte aşacağız fakat okulda dikkatli olmamız gerek."

"Aynen.Dikkatleri çok üstümüze çektik.Birbirimizden extra uzak durmamız gerek."

"Nasıl yaparım bilmiyorum."dediğinde yanaklarım kızarmıştı.Gözleri kısılana kadar güldüğünde gözlerimi istemsizce kaçırıyordum."Utandın mı?"diye sorduğunda başımı hayır anlamında sallamıştım.Kısa süreli gülüşmemiz kapının çalmasıyla son bulmuştu.Abim gelmişti.

"Ben kapatayım, iyi geceler."dediğimde dolgun dudaklarını yalayıp gülümsedi."İyi geceler.Tatlı rüyalar."

Telefonu kapatıp hızla aşağıya indim.Salonun ışığını yaktığımda duvardaki saat dikkatimi çekmişti.Saat bir buçuktu.Abim nadiren bu saate kadar kalırdı.Kesin bir şey olmuştu.Kapıyı açtığımda saçları hafif ıslak, yorgun bir Min Yoongi görmüştüm.Kapının ağzından çekilip içeri geçmesini sağladığımda ayakkabılarını çıkarıp içeri girdi.

Love Is Not Over | Park JiminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin