13

19.6K 1.3K 302
                                    

Halam, babamın bugün döneceğini söylediği için evden çıkmıştım. Yine beni görüp laf sokmasını istemiyordum.

Parkta otururken gözüm Pars'ın oturduğu ağaca kaydı. En kötü zamanlarımda destek olmuştu. Umursamaya değer biriydi.

Derin bir nefes alıp önüme döndüm ve elimdeki kitabı açıp okumaya başladım. Kafamı dağıtmanın en kolay yolu buydu.

Yanımda bir hareketlilik hissedince bakışlarımı kitaptan alıp yanıma çevirdim. Babamın yanımda oturduğunu görüp tekrar kitaba döndüm.

Olanları yeni yeni idrak ederken gözlerim kocaman olmuş şekilde tekrar babama döndüm.

"Gitmeyecek miydin?"

"Seni görmek istedim." Kaşlarım havaya kalktı.

"Gitmeden, üzmek için mi?"

"Hayır. Annenin hatasını senelerce sana yüklediğim için.." Gözlerim hızla dolarken ciddi olup olmadığını anlamak için yüzünü inceledim. Ciddiydi.

"Ada. Sana çok büyük haksızlık yaptım. Annen yüzünden seni suçladım. Özür dilerim. Beni affedecek misin?" Elimdeki kitabı banka koyup ağlarken babama baktım.

"Beni çok üzdün. Her şeye rağmen senden bir ışık bekledim. Eskisi gibi olmasada birazcık sev istedim. Kızım lafını ağzından duymayı bekledim. 4 sene.." Derin bir nefes alıp burnumu çektim.

"12 yaşımdaydım. 4 sene boyunca beni yalnız bıraktın. Annem gitmişti. En çok sana ihtiyacım vardı. Halamın yanına attın beni. İstemedin. Kahretsin!" Hızla ayağa kalktım. Yüzüne doğru baktım.

"Sana kızamıyorum. Yüzüne bakınca nefretim geçip gidiyor. Seni çok özlüyorum." Ayağa kalkıp kendine çektiğinde kollarımı beline sardım. Hüngür hüngür ağlarken saçımı okşuyordu.

Yıllardır özlemini çektiğim şeyi yapıyordu. Babam sonunda bana dönmüştü.

*

Ağacın arkasından Ada'ya bakarken babasıyla sarılmasını izliyordum. Yüzüme bir gülümseme yayılırken, onu mutlu edebilmenin verdiği mutluluğa seviniyordum.

"Gökçe lütfen!" dediğimde bıkkınca elindeki gazeteyi masaya attı.

"Kendin ara!"

"Babamla konuşmuyorum. Biliyorsun."

"Konuşuyorsun!"

"Para istediğimde" omuzlarımı silkip, sandalyede yayıldım.

"Bu işte yalnızsın." Masanın üstünde ki gazeteyi alıp yüzüme attıktan sonra, mutfaktan çıktı. Gözlerimi kısıp arkasından bakmıştım.

Peki öyle olsun..

Cebimden telefonumu çıkarıp babamı aramaya bastım. Telefon kısa bir süre sonra açıldı.

"Ne kadar lazım?" Kahkaha attım. Bizim diyaloğumuz bu kadardı.

"Senden bir şey isteyeceğim." Bir süre sessizlik olunca telefonu kulağımdan uzaklaştırıp kapattı mı diye baktım. Hala açıktı.

"Sesim gelmiyor mu?"

"Dinliyorum."

"Bir arkadaşım var. Onun babasına ulaşmam lazım. Nerede olduğunu bulabilir misin?"

"Bilgileri yolla."

"Tamam yollarım."

Telefonu kapatıp mesajla bilgileri yolladıktan sonra ayağa kalktım. Gergince etrafta dolanırken telefon mesaj geldiğine dair ötmüştü. Evden hızla çıkarken yoldan geçen bir taksi durdurup adresi verdim.

Taksi verdiğim adrese gelince inip etrafa baktım. Bir kafeye gelmiştim. İçeriye girip adamın fotoğrafına baktım. Köşedeki masalardan birinde bir kadınla oturuyordu. Yanlarına gidip masanın önünde dikildiğimde önce adamın bakışları bana döndü.

"Murat Seven?" dediğimde kaşları havaya kalktı.

"Evet. Sen?" Kenardaki sandalyeyi çekip oturdum.

"Ben Ada'nın bir arkadaşıyım." Adamın kaşları havaya kalkarken kadının sesi duyuldu.

"Ada ?" Bakışlarımı kadına çevirip onayladım ve "Tanıyor musunuz?" dedim.

"Evet. Annesiyim." Ağzımdan istemsiz bir kahkaha çıkarken "Onu terk edip giden!" dedim.

"Ne istiyorsun delikanlı?"

"Ada'yı artık üzmemenizi."

"Sen ne biliyorsunda, konuşuyorsun?"

"Yanımda sizin için ağladığını biliyorum. Babasını deli gibi özlediğini biliyorum." Sinirlenirken, elimi masaya vurdum.

"Bir baba nasıl çocuğunu sevmez? Sorusunu sordurdunuz siz o kıza!"

"Ben!" dediğinde derin bir nefes aldım.

"Bakın aranızda ne gibi planlar var bilmiyorum. Ama Ada'yı üzmeyin. Çünkü o hala ikinizide çok seviyor."

Bir şey söylemelerine izin vermeden masadan kalkıp kafenin çıkışına doğru yürürken içime bir rahatlama gelmişti.

Belki Ada onun için babasıyla konuştuğumu öğrenirse bana çok kızacaktı. Ama onu mutlu görmeye kesinlikle değerdi.

Kalbimin hızlandığını hissederken korkuyla bakışlarımı göğsüme indirdim. Elimi göğsüme bastırıp babasıyla gülümseyerek konuşan Ada'ya baktığımda biraz daha hızlanmıştı.

Sanırım çok büyük bir bok yiyordum..

YANLIŞ NUMARA | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin