"Ada?" diyen tanıdık sesle derin bir nefes alırken dolan gözlerime kızarak bakışlarımı ona çevirdim. Gülümseyerek bana doğru geliyordu. Ben ise ne yapacağımı bilemez şekilde sadece yüzüne bakıyordum.
Yanıma geldiği gibi kendine çekip sarılınca donmuştum. Bana sarılmasını istemiyordum, ama onu itemiyordum da.
"Seni çok özledim." Duyduğum cümle kalbimi sızlatırken kendimde güç bulup ellerimi kollarına sardım ve kendimden uzaklaştırdım. Şaşkın bir şekilde yüzüme bakarken ellerimi hızla kendime çektim.
"Canım?" diyen Pars'ın sesini duyduğum gibi içime bir rahatlama yayılırken elini omzuma koyduğunu hissettim. Anında bakışlarımı yüzüne çıkarıp "Beni götürür müsün?" dediğimde dolu gözlerime bakıp kaşlarını çattı. Sinirle anneme dönüp "Onu üzmeye hakkın yok!" dedi.
Elimi Pars'ın koluna koyup "Lütfen Pars." dediğimde bakışları bana dönmüştü. Çatılan kaşları anında gevşerken kolunu belime sardı ve yürümeye başladık.
İstemiyordum. Ne onu, ne de beni bırakıp gittiği adamı..
Sadece benden uzak durmasını istiyordum.
Pars beni banklardan birine oturtup önümde diz çöktüğünde derin bir nefes aldım. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.
"İyi misin?" Kafamı aşağı yukarı salladığımda tebessüm edip "Ağlaktan sonra birde yalancı olduk." dedi.
Duyduğum şeyle yüzüme bir gülümseme yayılırken eliyle yanağımı okşayıp "İşte böyle güzelim." dedi.
"Pars o adamı hayatıma sokmaya çalışmasına izin vermezsin değil mi?"
"Kimse senin istemediğin bir şey yapamaz. İzin vermem."
"Teşekkür ederim." Kollarımı boynuna sarıp sıkıca sarıldığımda güldü ve kollarını belime doladı.
"Asıl ben teşekkür ederim."
"Sen niye ediyorsun?"
"O yaptığım saçma hataları bile affettiğin için.."
"Sen bana baktığın anda seni affederim zaten." Benden uzaklaşıp yüzüme bakınca kaşlarım havaya kalktı.
"Yine ne bok yedin?" Bakışlarını kaçırıp etrafa bakarken elimi saçının önüne atıp sıkıca çektim. Acıyla inlediğinde bakışları bana dönmüştü.
"Sanırım en sevdiğin t-shirtünü atmış olabilirim."
"Hangisi?" Cebinden telefonunu çıkarıp bir kaç yere girdikten sonra telefonunu bana doğru uzattı. Yavaşça ayağa kalkarken ekrana bakmıştım. Ama bu benim en sevdiğim..
Sert bakışlarımı yüzüne çevirip "Sırf göbeği açık diye mi?" dedim.
Kafasıyla onayladığında ayağa kalkıp üstüne doğru gitmeye başladım. Geri geri yürürken gülüyordu.
"Sen öldün!"
"Öldürebilirsin. O t-shirtten kurtulmam yeterli." Aklıma gelen şeyle yerimde durup elimdeki telefonunu salladım.
"Acaba bende telefonundan mı kurtulsam?"
Pars omuzlarını silkip yanıma geldi ve "Sen bilirsin. Bana ulaşamayacak olan sensin." dedi.
"Senden nefret ediyorum." Telefonunu elimden alıp cebine attı. Ardından bağırarak "Ne bana aşık mısın? Duyamadım." dedi.
"Seni öldürürüm."
"Bensiz yapamıyorsun biliyorum." Hala bağırdığı için gözlerimi devirmiştim.
"Sana aşığım."
"Benim için ölür mü.." Duyduğu şeyle cümlesi yarım kalırken güldüm. Ya böyle kalırsın işte..
"Ne dedin?"
"Ne bana aşık mısın?" diye bağırarak onu taklit ettiğimde gülerek yanağımı öptü.
"Tamam şımarma."
"O zaman sen şımar." Eğilip kucağına aldığında kollarımı boynuna doladım. Aklıma aniden attığı t-shirtüm gelince kaşlarımı çatıp "Bana yeni t-shirt alacaksın." dedim.
"Bütün t-shirtler senin olsun."
"Tamam yarın beraber gideceğiz."
"Bana uyar."
"Ne kadar da alışveriş seven bir bey." Kahkaha attığın bende gülmeye başlamıştım. İlk zamanlar konuşmamızda geçen bir şeydi bu. Reisin adını hatırlayamasakta güzel bir anı bırakmıştı.
Gerçi Pars'la olan her şey güzeldi..

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANLIŞ NUMARA | Texting
CerpenPars: Neden Görkem? Bilinmeyen numara: Çünkü merhametli. Karşısında kim olursa olsun onu kırmadan davranmayı biliyor. Yalandan değil içinden gelerek yapıyor Bilinmeyen numara: İlk böyle etkilendim Pars: Kızlar böyle erkeklerden mi etkilenir? Bilinme...