12

19.9K 1.3K 169
                                    

Cumartesi bir bölüm daha gelecek🎉

Sınıftan çıkıp kantine doğru giderken duyduğum cümleyle olduğum yerde durdum.

"Ada olayını sen mi yaptın?"

"Evet. Birinin dersini vermesi gerekiyordu."  Konuşmalar laboratuvardan geliyordu. Kapıya doğru yaklaşıp içeriye baktığımda iki kızın konuştuğunu gördüm.

"Kız kendi halinde takılıyordu."

"Pars'a çok yakındı." Kaşlarımı çatıp kapıyı açtım. Bakışları bana döndüğünde korkuyla yerinde zıplamıştı.

"Özür dileyeceksin!" Yananı bir kaç adımda vardığımda dikkatle yüzüme bakıyordu.

"Özür dilenecek bir şey yapmadım." Sinirle elimi koluna koyup kapıya doğru çektim.

"Özür dileyeceksin, uzatma!" Kızı peşimden sürüklerken Ada'yı arıyordum. Kız kolunu kendine çektiğinde sert bakışlarımı yüzüne çevirdim.

"Özür dilemeyeceğim."

"Bana yakın diye bir kıza bunu yapman seni ne kadar adi yapar?"

"Sana aşığım. Kıskandım." Sinirle kahkaha attım.

"Ve sen bunu yapınca kollarına koştum." Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım.

"Bir insanın aile sırlarını öyle herkese anlatamazsın. Hatalısın, hatanı kabul edip özür dile." Kafasıyla onayladığında yürümeye başladık. Sınıfının önüne geldiğimde Ada'yı,  sıraya kafasını koymuş bir şekilde gördüm. Yüzüme bir gülümseme yerleşirken yanına gidip kafasına dokundum. Elime vurup "Rahat bırak, Yeliz." dediğinde gülmeye devam ettim.

"Hayvandan sonra buna mı terfi ettim?" Kafasını sıradan kaldırıp gözlerini devirdiğinde dudaklarımı birbirine bastırıp gülmemi durdurdum.

Bakışlarını arkama çevirdiğinde "Merve, bir şey mi oldu?" dedi. Bakışlarım kıza dönerken utançla kafasını aşağıya eğmişti. Tanıyordu.

"Ben özür dilerim." dediğinde bakışlarım Ada'ya dönmüştü. Kaşları havaya kalkarken "Ne için?" dedi.

"Sırrını bütün okula duyuran bendim." Ada kaşlarını çatıp elini sıraya vurduktan sonra ayağa kalktı. Kötü bir şekilde Merve'ye bakarken "Defol!" demişti. Merve hızla sınıftan çıkıp giderken, Ada sinirden yerinde duramayıp sınıftan çıkmıştı.

Araya mesafe koyup takip ederken arka bahçeye yöneldiğini gördüm. Ağaçların dibine doğru yürürken ayaklarını sert bir şekilde yere vuruyordu.

Ağacın dibine geldiğinde, sinirle tekme attı. Kaşlarım havaya kalkarken dikkatle onu izliyordum.

"Tanıdığım herkes beni hayal kırıklığına uğratmak zorunda!" Bağırdığında etrafa baktım, kimse yoktu.

Bakışlarımı tekrar ona çevirdiğimde ağacın dibine oturdu. Derin bir nefes alırken kafasını gökyüzüne doğru kaldırıp "Ben çok yoruldum!" dedi. Yanına doğru yürümeye başladığımda parmaklarını gözlerine bastırdı. Sanırım ağlamamaya çalışıyordu.

"İnsanları umursamayı bırakmalısın." Parmaklarını gözlerinden çekip dikkatle yüzüme baktı.

"Beceremiyorum."

"Bir kaç taktik verebilirim." Gülümseyip yanına oturduğumda, gülümsemişti.

"Verdiğin taktikler işe yaramaz."

"Neden?"

"Hala anne ve babasını umursayan bir insanım." Kafamı anlayışla aşağı yukarı salladığımda önüne döndü.

"Annem evleniyormuş." Burnunu çektiğinde gözleri dolmuştu.

"Ben hala barışacaklar diye bekliyordum. Çok aptalım!"

"Aptal değilsin!" Dudağımı büzdüm ve yüzüme bir gülümseme yerleştirip "Sadece ağlaksın." dedim.

"Onun yüzünden babam benden nefret etmeye devam edecek!"

"Anlat ona!" Kaşları havaya kalktığında konuşmaya devam ettim.

"Senin suçun olmadığını.."

"Uzun zamandır deniyorum. Dinlemiyor."

"Babam ne iş yapıyor demiştin?"

"Öyle bir şey dememiştim."

"Tamam söyle o zaman!" Omuzlarımı silktiğimde "Giyim mağazası var. Bir kaç tane.." Kafamla onaylayıp ayağa kalktım. Elimi uzatıp tutmasını beklerken burnunu çekti. Haline gülümsediğimde elimi tuttu. Ayağa kaldırdıktan sonra, hafif bir şekilde eğilip yüzüne baktım. Gözlerinin altında biriken yaşları sildim.

"Seni üzmelerine izin vermeyeceğim."

YANLIŞ NUMARA | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin