29

13.5K 878 137
                                    

Pera-Affet

"Hoşça kal." dedikten sonra kapıyı açıp çıkmıştı. Kalbimi kırmıştı ama bu yaptıklarım gerçekten fazlaydı. Arkasından çıkıp merdivenlerden inerken görüş açıma girmişti. Karşısında duran Merve'yle kaşlarım havaya kalkarken konuştuklarını gördüm. Merve garip bir şekilde gülümsedikten sonra kapıyı açıp koşarak dışarı çıktığında merdivenlerden inip "Ada ne olur konuşalım." dedim. 

Ağır hareketlerle bana dönerken yüzünde garip bir ifade vardı. 

"Pars!" dedikten sonra yüzüme bir gülümseme yayılmıştı. Affedecekti. Elini havaya kaldırdığı gibi yere yığılırken koşarak yanına vardım. Elinin kan olduğunu görünce elinin kanadığını düşünmüştüm. Ta ki karnında ki kanları görene kadar. Şokla bakarken "Ne oldu?" diyen Gökçe'ye bakıp "Ben bilmiyorum." dedim.

"Tamam arabaya götür. Anahtarı alıp geliyorum." diyen Gökçe koşarak bir yerlere gidince, Ada'yı kucağıma alıp yürümeye başladım. Ne olmuştu böyle? Merve mi yapmıştı? 

Ondan başka yapacak kimse yoktu ki!

Gökçe gelip kapıları açtığında dikkatle arka koltuğa uzattım. Diğer tarafa dolanıp kapıyı açtım ve oturmak için kafasını kaldırdım. Kafasını dizlerime koyduğumda Gökçe sürücü koltuğuna yerleşmişti. Arabayı çalıştırıp sürmeye başladığında elimi saçlarına attım.

"Özür dilerim. Özür dilerim."

Beni seven insanlara hep zarar veriyordum. Belki de bu yüzden ailem bile sevmiyordu beni..

"Pars hadi!" diyen Gökçe'ye bakıp burnumu çekmiştim. Hastaneye gelmiştik. Arabadan hızla inip, içeriye doğru uzanarak Ada'yı kucağıma aldım. Acilden içeri girerken yanımıza gelen hemşire "Ne oldu?" demişti.

"Bıçaklanmış." diyen Gökçe'yle kafamla onayladım.

Hemşire bir yere yönlendirirken hızla peşinden gidiyordum.  Bir odaya girdiğinde peşinden girdim. Köşedeki yatağı gösterip "Oraya yatırın." dedi. Kafamla onaylayıp Ada'yı yatağa bıraktım. Elini tutarken içeriye giren doktora, hemşire kısa bir bilgilendirme yapmıştı. Doktor yanımıza gelip yarayı incelerken "Sorun yok gibi görünüyor. Ama her ihtimale karşı MR'a bir alalım. Organlarda zarar var mı bakalım." dedi. Kafamla onayladığımda tekrar konuşmaya başladı.

"Sizi dışarı alalım mı? Hemşire arkadaşlar yardımcı olurlar." 

"Olmaz!" dediğimde Gökçe yanıma gelip, "Pars, bırak işlerini yapsınlar." dedi. Kolumdan tutup odadan çıkarırken doktor yaraya bandaj yapıştırıyordu.

 Hastanenin çıkış kapısına doğru giderken elimi boğazıma atmıştım. Nefesim kesiliyordu. Doktor sorun olmadığını söylemişti. Ama bir şey çıkacak gibi hissediyordum.

Hastanenin önündeki banklardan birine otururken stresle bacağımı sallamaya başlamıştım. Merve'nin neden böyle bir şey yaptığını anlamaya çalışıyordum.

"Burası boş mu?" diyen adama baktığımda bankta yanımda kalan boşluğu gösterdiğini görüp kafamı aşağı yukarı salladım. Yanıma oturup cebinden sigara paketi çıkarıp içinden bir tane alıp dudaklarının arasına yerleştirdi. Paketi bana doğru uzattığında elimi pakete atıp bir tane aldım. Çakmakla kendi sigarasını yaktıktan sonra çakmağı bana uzatmıştı. Çakmağı yakıp sigaraya yaklaştırdım. Nefesimi içeri çekip sigaranın iyice yanmasını bekledim. Yandıktan sonra çakmağı adama geri uzattım. Ada istemediği için sigarayı bırakmıştım. Ama şu an bunu içerek kafamı dağıtmam lazımdı.

"Kimin için buradasın?" diyen adama bakıp "Kız arkadaşım bıçaklandı." dedim. Gerçi hala kız arkadaşım mıydı, bilmiyordum.

"Geçmiş olsun." dediğinde "Sağ olun. Siz?" dediğimde gülümsedi ve "Ben doktorum." dedi. Zor meslekti..

"Pars?" diyen annemle yutkunup ayağa kalktım. Yanıma doğru gelirken ifadesiz bir şekilde yüzüne bakıyordum. Yanıma geldiğinde kollarını boynuma dolayıp "Çok üzgünüm." dedi. Gerçekten üzgün müydü?

Kollarını tutup kendimden uzaklaştırdığımda doktorun sesini duyup ona baktım.

"Görüşürüz delikanlı." Kafamla selam verdiğimde kalkıp hastaneye doğru yürümeye başladı. Kalktığım banka geri otururken annem hemen yanıma oturmuştu. Adım sesleri gelirken bakışlarımı kaldırıp gelene baktım. Babam da gelmişti, güzel!

Bir şey demeden diğer tarafımda kalan boşluğa otururken derin bir nefes aldım. Böyle oturmayalı kaç sene olmuştu? Hatırlamıyordum..

"Ada nasıl?" diyen annemle gözlerim dolarken bakışlarımı yüzüne çevirdim.

"Günlerdir bizim yüzümüzden kıza yapmadığını bırakmamışsın. Tamam bizimle konuşma ama o kızı affet. Seni çok seviyor." 

Yanağımda hissettiğim sıcaklıkla elimi yanağıma çıkardım. Ağlıyordum..

Daha fazla dayanamayıp annemin beline kollarımı dolarken kafamı göğsüne yasladım. Annem ellerini saçıma atıp okşarken sesli bir şekilde ağlamaya başladım.

"Hepsi benim suçum. Ona çok kötü şeyler yaptım. En son benden uzaklaşsın diye getirdiğim kız bunları yaptı. Beni affetmeyecek."

"Seni seviyor. Seven insan affeder."

"Bende hala sizi seviyorum. Ama affedemiyorum." Annemden uzaklaşıp babama da kısa bir bakış attım.

"Pars, çok uğraşıyoruz. Artık senden bir adım atsan?" Babamın dediğiyle gözlerimi silip "Tamam." dedim ve derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya devam ettim.

"Ada için.."

Ayağa kalkıp hastaneye doğru yürürken peşimden geliyorlardı. Köşede oturan Gökçe'ye baktığımda ayağa kalktı. Surat ifadesine bakınca içimi bir korku kaplamıştı.

"Ne oldu?" dediğimde yanına varmıştım.

Kolumdan tutup beni bir yere götürürken tekrar ağlamama ramak kalmıştı. Bir odanın önünde durduğunda kapıyı açıp beni içeri itti. Ağlama sesi gelirken büyük bir kaç adım attım. Ada karnına dikiş atıldığı için ağlıyordu. Bakışları beni bulduğunda kaşlarını çattı.

 "Bunlar hep senin yüzünden oldu. Seni.." acıyla inleyince cümlesi yarım kalmıştı. Az önce gelen ağlama isteği yerini gülümsemeye bırakırken Ada kaşlarını biraz daha çattı. Hemşire işini bitirip odadan çıkarken yanına yaklaşıp yatağın kenarına oturdum.

"Cümlen yarım kalmıştı." 

"Evet. Seni öldüreceğim." Bakışlarımı gözlerine dikince çatılan kaşları gevşedi ve uzandığı yerde doğrulup zorlanarak oturdu. Elini yanağıma çıkarıp "Sen ağladın mı?" dedi.

Kafamı olumsuz anlamda salladığımda "Gözlerin kızarmış." dedi.

"Senin gibi bir çirkin için mi ağlayacağım?"

"Hah!" Elini çekip kafasını başka tarafa çevirince kollarımı yarasına denk gelmeyecek şekilde beline sarıp, kafamı omzuna yasladım.

"Özür dilerim."

Bakışlarını yüzüme çevirdiğinde konuşmaya devam ettim. "Yaptıklarım için, yaşadıkların için.. Ben.." dediğimde sözümü kesip konuşmaya başladı.

"Sen hala o kırgın küçük çocuksun. Herkesin seni üzeceğini düşünüyorsun. Sana karşı bir hata yaptığım zaman bunu tekrar tekrar yapacağımı düşünüp kendinden itmeye çalıştın. Ama hesaba katmadığın bir şey vardı."

"Neymiş o?" Beni bu kadar iyi tanıdığı için gülümserken elini tekrar yanağıma çıkarıp okşamaya başladı.

"Senden vazgeçemeyecek kadar çok sevdiğim."

"Bende seni seviyorum ağlak." dediğimde gülüp tamamen bana döndü.

"Ağlak konumunu sana bırakıyorum."

"Hadi oradan." Gülerek yüzüne bakarken bir daha böyle saçma hatalar yapıp onu üzmemek için kendime söz vermiştim. Ada benim her şeyimdi..



YANLIŞ NUMARA | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin