Multimedya : lil skies- no bad vibes
_iyi okumalar_
Tek tatil günüm olan pazar gününü hayvan gibi uyuyarak geçirmek istiyordum. Ama gelin görünki sabahın 6 sında kalkmış bir daha da uyuyamamıştım. Sanırım ağlayacaktım. Benim uyuma planlarım suya düşmüştü. Komidine uzanıp telefonumu elime aldım ve saate baktım. 8 olmuştu. 2 saat yatakta dönmüştüm resmen.
Sanırım birine kötü bir şey yapmıştım ve karşılığında bana beddua etmişlerdi. Bu acı tıpkı kapı kolunun ıslak olması gibiydi. Yoksa bu bahtsızlığın başka açıklaması olamazdı.
Evde tektim diğerleri izin günlerini hafta içi kullanmıştı. Kapı zilini duyunca istemeye istemeye yerimden kalktım.
Tavşanlı panduflarımı ayağıma geçirdim. Esnerken ağzım yamulunca inledim ve çenemi tuttum. Kesinlikle uykuluyken ben ben değildim.
Bana yarım saat gibi gelen sürede kapının önündeydim. Tekrar esnerken kapıyı açtım.
Aşağıdan yukarıya süzdüm geleni. Parlak ayakkabılar, ütülü bir pantolon ve pantolonu tamamlayan ceket içine giyilmiş siyah gömlekle adeta jilet diyeceğim tarzda giyinmiş bir Egemeni elbette beklemiyordum. Siyah gözlüklerini çıkardı ve o da beni baştan aşağa süzdü. Durun ben anlatayım nasıl göründüğümü. Unicornlu pijamalarım ki bi ayağım toplandığı için kısa görünen pijama altı, tavşanlı panduflarım, kulaklıklarım gibi karışık saçlarım kısacası ben gibi işte."Güzellik uykunuz mu böldüm Mercan Hanım?"
"Yok ya uyanmıştım" dedim kabaca. Hâla eve davet etmediğimi fark edince kapıyı araladım ve "buyrun" dedim.
Göz devirdi. İçeri geçerken "sana sadece 10 dakika veriyorum. Bu paspal halinden kurtulmak için"
"Sebep?" Dedim. Oldukça saygısızdım bugün. Üstelik hâla uykum vardı.
İçeri geçti ve bordo koltuklara rahtça oturdu. "Ah! Bende ummuştum ki Ankaradaki ameliyata benimle gelip girmek istersin." Sonra ayklandı ve "peki madem gelmiyorsan ben Badeyi alırım"
Gözlerim dinozorla karıncanın yavrusunu görmüş gibi büyüdü ve ellerimi omuzlarına koyup onu tekrar oturttum. "Hocam ben 10 dakikaya geliyorum. Beraber gidebiliriz"
Memnunca gülümseyip "bende öyle ummuştum."
Apar topar odama daldım. Ne giysem hem rahat hem şık olurdum?
Sonuçta Ankara soğuğu diye bir şey vardı.
Mavi kotumu içine siyah badimi giydim. Gri beremi takıp yünlü kabanımı da aldım. Siyah çantamın içine lazım olacak şeyleri de attım. Odadan çıkarken elimle saçlarıma şekil veriyordum. Neyseki saç konusunda şanslı sayılırdım. Dolaşsa bile hemen açılan düz saclarım vardı.
(Mercanın giydiği kıyafet)
Salona geldim ve "10 dakika olmadi ama ben hazırım."
Egemen bana bakti ve "bu ne mercan?"
Bende üstüme baktım. "Ne var ki?"
"Pişersin böyle. Ağustostayız haberin var değil mi?"
Omuz silktim "Ankaraya gidiyoruz" gözlerimi belertip "bir kere orda az daha donuyordum."
Gözlerini devirdi ve "hangi ayda gittin?"
"Şubat"
"Akılsız asistan." Dedi ve kapıya yürüdü.
Somurtarak arkasından gittim.
Anahtari alıp evi kitlerken konuştum. "Neden gidiyoruz? Yani ameliyat için gidiyoruzda neden?"
Beni beklerken umursamazca konuştu "babamın bir arkadaşı. Tümör varmış ameliyat edeceğiz. Babamda benim yapmamı istedi."
"Anladım." Dedim ve merdivenlerden inmeye başladık.
Kapıda duran arabayla gözlerimden kalp fışkırdı adeta. Siyah arabalara düşüyordum. Hele de bu araba range rover'sa.
Sırıtarak arabaya binip emniyet kemerini taktım.
Egemen alttan bana baktı ve "o zaman Ankara yolculuğu başlasın?"
Hevesle kafamı salladım. O da durgunca önüne dönüp arabayı çalıştırdı. Bugün her zamankinden daha gıcıktı.
Vitesin yanındaki telefonu çalmaya başlayınca göz ucuyla baktım. "Birtanem❣ arıyor" yazınca önüme döndüm. İstemsizce kasılmıştım.
O da göz ucuyla telefona baktı ve oflayarak açtı.
"Efendim Hande"
Handenin ağlayan sesini duyunca bende merake edip konuşmalarına dikkat kesildim. Göz ucuyla bana bakıp devam etti.
"Gidiyorum şimdi"
Hande hâla ağlıyordu. Ama ne dediğini duymuyordum.
"Hande olmaz"
....
"Güzelim önemli bir durum yok gidip geleceğim sadce bu kadar endişelenme"
....
Ofladı ve "peki madem evin önünden alırım seni" dedi.
Yüzümü buruşturdum. Kız resmen bizi yanlız bırakmamak için buraya geliyordu. Yaptığı çocukça şeye sırıttım. Ama sinirden.
Araba geldiğimiz yolları geri dönerken koltuğuma sindim.
Iki katlı dublex bir evde durduğumuzda kapıda hâla omuzlari sarsılan Handeyi gördüm. Biri ölmüş gibi sarsıla sarsıla ağlıyordu. Egemen küfür edip arabadan çıktı ve gidip nişanlısına sarıldı. Bir şeyler konuştuklarında Hamde artık ağlamaya bırakmıştı. Omzundan tuttuğu gibi arka koltuğa oturttu. Kendi yerine oturduğunda tekrar bana baktı.
Arabayı çalıştırdığında bende çantamdan kulaklığımı çıkarıp kulağıma taktım. Ne Hande bir şey dedi arabaya binince ne de ben neden ağladığını sordum.
Yaklaşık 5 saatlik yolculuğumuz başlamıştı.
..................................
Oy ve yorum yapmayı unutmayın sizi seviyorum.😘