Texting için uzun sizin için kısa bir bölüm.💫
_iyi okumalar_
Elbisemde son kez gezdirdim ellerimi. Karşımdaki aynadan kendime bakınca çıkarıp pijamalarımı giymek istemiştim. Çok mu abartı olmuştu? Dünden hevesli gibi gözükmek istemiyorum. Kapı tıklatılınca oraya döndüm. Belinda usulca kapıyı açtı ve başını içeri soktu. Kısık sesle "Mercan harika görünüyorsun" dedi.
Gülümsedim. "Abartmadım değil mi?" Dedim. Derin bir nefes alıp "hayır çok güzelsin" dedi. İçim huzursuz olurken "ben hiç iyi bir arkadaş değilim. Akşam konuşacaktık. Seni bırakmak istemiyorum." Dedim.
Kaşları çatıldı. "Geldiğin zaman konuşuruz. Söz" dedi. Onaylar bir şekilde mırıldandım.
Evden çıkmak üzereyken salona göz gezdirince berjere oturmuş bana ters ters bakan Emiri gördüm.
Ofladım ve kapiyı kapatıp yanına gittim. "Emir böyle yapma ama" dedim sıkkın bir şekilde.
Omuz silkti. Devam ettim "Kırılıyorum. Hem sen bana güvenmiyor musun?"
Oyuncağı alınmamış bir çocuk gibi küskün bir şekilde mırıldandı "güveniyorum"
"Yanlış olan bir şey yok. Hem beni tanıyorsun?" Dedim ikna edici ses tonumu kullanarak. Heralde bu numara 3 tü. Evet bende ses tonlarımı numaralandıran değişik biriydim.
"Iyi git. Ama aranızda 10 metr olsun." Dedi.
Göz devirdim. "Muhtemelen beni aşağıda arabasıyla bekliyor. Ve bildiğim kadarıyla limuzinle gelmeyecek. 10 metre ne Allah aşkına?"
"9.5?" Diye mırıldandı
"Emir yaa" dedim. Yine gidecektim ama onunda gönlü olsun istiyordum. "Aman iyi git. Çok geç kalma akşam ezanında burda ol"
"Emir saat 9. Akşam ezanı okundu bile"
Gözlerini kaçırdı. Bana bakmadan nefes aldı ve tekrar mırıltıyla "git" dedi.
Gülümsedim. "Ayrıca geldiğim zaman sizi sorgulayacağım. Benden gizli saklınız mı var sizin?"
Belindaya baktım. Yanakları kızardı. Gözlerini kaçırdı. Emir şaşkınca Belindaya bakıp "inanmıyorum. Söyledin mi? Hani aramızda kalacaktı? Doğru zamanda beraber söyleyecektik. Arabada öyle demiştin?"
Yavaşça yerimden kalktım. Buralar karışacaktı. Belinda titrek bir nefes alıp "az önce sen dedin" mırıldandı.
Dış kapıyı kapatmadan önce ikisine doğru muzipçe bakıp "ben yokken öpüşeceğiniz konular aman konuşacağınız konular vardır" dedim ve kötü kahkalarımdan attım. Belinda mora dönerken Emir elindeki yastığı kapıya fırlattı. Bana yetişemeden kapıya çarpıp yere düşmüştü muhtemelen. İç çektim. Merdivenlerden dikkatle inip kapıdan çıktım.
Arabasına yaslanmış kollarını göğsünde bağladığı için kol kasları kasılmış ve siyah gömleğinden taşmak istemiş gibi duran Egemene iç çekerek baktım. Başarılı bir doktor olarak ona hayrandım. Ama diğer şekile sevebilir miydim bilmiyorum. Ama hoşlanmıyorum desem yalan olurdu. Ona karşı hoşlantı besleyen bir Mercan vardı içimde. Hava çıplak bacaklarımda iğne etkisi yaratırken bir kaç adım attım. Topuk sesimden geldiğimi anlayıp bana döndü bakışları. Yaslandığı yerden doğruldu. Bende o sıra baştan aşağa onu süzdüm. Siyah gömlek ve dar kesim bir takımın pantolonu vardı sadece. Ve hava nerdeyse -40 dereceydi. Tamam biraz abarttım ama cok soğuktu işte.
Yavaşça ona yaklaştım. Yutkundu gözlerim gözlerindeyken "bakma öyle cennet gibi ölesim geliyor" dedi boğuk bir sesle.
Omuzlarına tutundum. Gözlerindeki parıltı beni içine çeoiyordu. Yavaşça yutkunup "gidelim?" Dedim. Hafifce silkinip kendine geldi. "Tabi" dedi. Önden dolanıp kendi kapısını açtı ve oturdu. Şaşkınca ona baktım. Hiç bir zaman kapım açılsın gibi bir isteyim olmamıştı ama beni öyle ortada bırakınca biraz şey olmadım değil yani.