Multimedya : Bengü - Ağla Kalbim
~iyi okumalar~
Konferans salonundan içeri girdiğimizde içim içimi yiyordu. Gözüm sürekli telefonumda, kulağımsa her an gelecek olan mesaj sesindeydi.
Bizim ekibi gorünce oraya yöneldim. Arkamdan Emir ve Belinda geliyordu. Onları beklemeden Gencay, Bade ve Gece'ye selam verip yanlarında durdum. Sandalye falan yoktu. Bende 10 cm topukluma baktım. Zor bir gece olacağı kesindi. Emir ve Belinda'da yetişim bir yerde direndiler. Yanımızdan geçen bir garsonu durdurdum ve mavi renginde bir kokteyl aldım. Burnuma getirip kokladığımda alkol olmadığın fark edip gönül rahatlığıyla bir yudum aldım.
"Çok güzel olmuşsun" yanımdan gelen sesle oraya döndüm.
"Teşekkür ederim"
"Mercan, ben sana bir şey demek istiyorum?"
"Söyle Gencay?"
"Burda değil"
"Nerde peki?"
Eliyle boş bir masayı gösterdi ve "şuraya gidelim" dedi.
Telefonum titreyince "bir dakika" dedim.
Serseri : harika görünüyorsun.
Mercan : keşke aynı şeyi bende senin için diyebilsem. Nerdesin?
Serseri : sen çok zekisin
Mercan : aman iyi deme
Mercan : ne zaman karşıma çıkıyorsun?
Serseri : 1 saat sonra olsa?
Serseri : görmem gereken birileri var.
Mercan : iyi git hadi
Deyip telefonu masanın üzerine koyup gosterdiği boş masaya geçtim. Gencayda peşimden geldi.
"Iııı..nasıl başlasam bilemiyorum"
"Başla bir yerden" dedim sıkkınca. Gözlerimi etrafa çevirince Gecenin pür dikkat bizi izlediğini gördüm. Ben ona bakınca göz göze geldik ama daha fazla bakmadan gözlerini önüne çevirdi.
"Ben sanırım senden hoşlanıyorum. Biliyorum beni sevmezsin ama bir şans versen? İlk geldiğim gün yani seni kafetrayda gördüğüm ilk günden beri aklımdan çıkmıyorsun" soluksuz konuşurken araya girmeden onun bitirmesini bekledim.
"Ben üzgünüm." Dedim kafamı onaylamazca sallarken "bana olan ilginin farkındayım. Arakadaştan öte olamam seninle" dedim ve masadan uzaklaşıp kendi masamıza gittim.
Belinda kulağıma eğildi "ne diyormuş küpeli"
Kafamı salladım "önemli bir şey değil. Sonra söylerim."
2 dakika sonra hastane sahibi ve baş hekim çıkıp klasik konuşmalarını yaptılar. Baygınca dinledim. Böyle yerlerde pek rahat değildim. Buraya gelme amacımı zaten bilyorsunuz. Bilmeyen iki kişi vardı Emir ve Belinda. Emir engelleyip konuşmayı kestiğimi sanıyordu. Belindaya da sorsada bir şey dememiştim.
Sonunda bir saat dolduğunda sürekli telefonuma bakıyordum. Sonunda titredi.
Serseri : terastayım
Mercan : geliyorum.
Dedim ve Belindaya dönüp "ben tuvalete gidiyorum" dedim.
"Ay dur bekle ben de geliyorum." Deyince panik oldum. "Hayır ya! Gelme"
Kaşlarını çattı "niye be?"
"Lavaboya gitmiyorsun değil mi?" Dedi sonra.
"Gitmiyorum" diye mırıldandım. Belime cimcik atıp "nere gidiyorsun?" Dedi.
"Ah!" Deyip yüzümü buruşturdum. "Sersuiyle blçam" mırıldandım
"Ne?"
"Üf serseriyle buluşcam."
"Nee?" Diye cırlayınca yakın masadaki ve bizim masadakiler baktı.
"Ne bağrıyosun?"
"Ne demek serseriyle buluşcam? Kim ki?"
"Bilmiyorum. Terasta beni bekliyor. Izin verirsen gidip kim olduğunu öğreneyim"
Kolumu ne ara tutmuştu bilmiyorum ama yavaşça bıraktı.
Zaten geç kalmıştım apar topar asansöre yöneldim. En son kata basıp sabırsızca bekledim. Ah hadi ama ben 2 ay beklemiş kızdım 5 dakika mı bekleyemeyeceğim?
Nihayet asansör durduğunda karşımda terasın kapısı vardı. Teras dediğime bakmayın helikopterlerin uçuş yerinden bahsediyorum. Ellerim titrekçe kapının koluna gitti. Sonra geri çektim. Derin bir nefes alıp bir seferde kapın koluna asıldım. Teras boş gözüküyordu. Uca kadar gidip yüksekliğine baktım. Arkamda adım sesleri işitince arkama dönmek istedim ama dönemedim. Belime bir kol sarıldı tabi ondan önce burnuma nüfus eden kokuyu anımsadım. Bu koku şeyin kokusuydu.. Egemenin
"Bu zamanı ne kadar hâyal ettiğimi bilemezsin"
Arkama dönmek istedim ama izin vermedi. Şaşkınlıktan konuşamıyordum bile "dönme yoksa anlatamam" dedi.
"Seni 3 sene önce bugün görmüştüm." Israrla iki ay sonra demesinin sebebini öğrenmekle birlikte şaşırmadan edemiyordum.
"Üniverstenize geldim. Organ nakli için organ almaya. Babam yollamıştı. Beyin ölümü gerçekleşmiş birinin kalbini alıp gelecektim sadece" dedi ve güldü. Erkeksi gülüşü kulağıma gelince kollarında titredim. "Kalp biz gelene kadar ölmüştü. Ama bu aksilik yetmiyormuş gibi ben de kendi kalbimi orda bıraktım."
Sonunda beni bırakınca arkama döndüm. "Ne bu şimdi? HOCAM!"
Böyle bir tepkiyi bekliyormuş gubi rahatça yüzüme baktı. Göğsünden ittirdim. "kandırırkende baya eğelenmişsinizdir?"
Kaşları çatıldı dirseklerimden tutmak isteyince kollarımı geri çektim. O da vazgeçip ellerini yeni fark ettiğim siyah takımının ceplerine soktu.
"Kandırmadim seni. Sadece sabrettim. Sana sarılmamak seni öpmek için"
Tekrar ittirdim. Kabul edemeyerek başımı salladım. "Hayır ben istemiyorum. Ben sizi görmekte istemiyorum." Dedim ve arkama bakmadan çıkışa doğru adımladı.
Kapıdan çıkmadan "ben seni beklerim." Dedi. Ona bakmadan kapıdan çıkıp asanzörle konferans salonuna indim. Kaşlarım çattıktı ve kendi kendime söyleniyordum. Abartı bir tepki verdiğimi düşünmüyorum. Hem başkası olsaydı da koşup boynuna sarılmazdım orası ayrı ama böyle çocukça bir oyunu oynanyanın Egemen olduğunu bilmek beni deli ediyordu. Kapıdan girerken aynı zamanda söyleniyordum "ben seni beklerimmiş. Hah!" Kızgınca Belindayı aradı gözlerim. Haber verip burdan gitmek istiyordum.
Sonra bir ses duyuldu. Silah sesi gibi. Kadınlar çığlık çığlığa bağırdı. Kulaklarım uğuldarken elim karnıma gitti. Elime sıvı bulaşırken aynı zamanda doğranıyormuş gibi bir acı hissettim. Ensemde bir nefes hissedince tüylerim havalandı. "Abiye selam söyle bizden Doktor!" Sonra yere düştüm. Adımı sesleniyordu birileri. Dönüp bakamıyordu. Sonra onun sesini duydum. Egemenin. Sonrasını zaten biliyorsunuz gözlerim kapandı falan.
...........................
Kavuşturmiyim derken kız vuruldu ya!
Yorum atınsanıza :))
Cidden görüşlerinizi merak ediyorum.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum😍😘